Yarınki seçim ve tarihten ibret almak
24 Haziranda ülkemiz belki de yüzyılın en önemli birkaçseçiminden birine sahne olacak. Belki farkında değiliz ama o kadar tarihi bir tercihle karşı karşıyayız.
Sayın Cumhurbaşkanımızı, Osmanlı’nın son haşmetli sultanı II. Abdülhamid Han’a benzetmek ve karşılaştırmak neredeyse her kesimin uygun gördüğü bir durum. O devrin şartlarıyla, Sultan’ın icraatlarıyla, devletin şimdiki gibi içten ve dıştan kuşatılmasıyla sanki tarih tekerrür ediyor gibidir. Maalesef zamanın aydınları bu yüce sultana sahip çıkmadıkları bir yana dış güçlerle aynı dili kullanarak tahttan indirilmesini sağladılar. Peki, sonrasında ne oldu dersiniz?
Milat Gazetesi yazarlarından kıymetli arkadaşım Dr. Cenap Şirin, II. Abdülhamid hâl edildikten sonra Osmanlı Devletinin başına gelenleri 03.06.2018 tarihli yazısında şöyle özetlemiş:
“Abdülhamid’le beraber neler kaybettik?
Son derece yetenekli bir padişah olan II. Abdülhamid, bütün çırpınmalarına rağmen, kaçınılmaz sonunu ancak geciktirebilmişti. Darbeyle tahtını terk ederken “on yıl bile yönetemeyeceksiniz” demişti.
Padişah’ın devrildiği 1908 senesinde istatistiklere göre, devletin nüfusu 30.893.950 kişiydi. Ülkenin yüzölçümü 5 milyon kilometrekareden fazlaydı. Padişahı devirenler Cumhuriyete ancak sekiz buçuk milyon nüfus devredebilmişlerdir. Abdülhamid’i devirenlerin 10 sene zarfındaki nüfus zayiatı yirmi iki buçuk milyondur. Memleket itibari ile kaybını topluca ifade etmeye kalkarsak elden çıkarttırdıkları vilayetlerin isimlerini yazmak kâfidir.
Avrupa kıtasında: Kosova, Manastır, İşkodra, Yanya vilayetlerinin tamamı.
Afrika’da: Trablusgarp, Bingazi, Fizan(Libya) vilayeti ve müstakil sancakları.
Arabistan’da: Yemen, Asir, Hicaz, Necid vilayetleri ve onlara bağlı yerler.
Suriye’de: Beyrut, Cebel-i Lübnan, Şam, Halep, Dirzor, Kudüs, Maan vilayet ve müstakil sancakları.
Irak’ta: Basra, Bağdat, Musul, Güney Kürdistan vilayetleri.
Akdeniz’de: Cezayir ve bağlı bütün adalar.
Bütün bu yerleri toprak genişliği olarak düşünürsek, bugün elde kalan arazinin beş mislinden fazla olduğunu görürüz.
“Hürriyet (Özgürlük) Kahramanı” Enver Paşa, 1 Kasım 1918 Cumartesi gecesi saat 23.00’de bir Alman istimbotu ile kurtarmaya kalktığı ülkeden kaçarken, yaveri Mersinli Cemal Paşa’ya şu acı itirafı yapar.
“Turan yapacaktık, viran olduk. Bizim en büyük günahımız, Sultan Hamid’i anlayamamaktır. Yazık Paşam, çok yazık! Siyonistlere alet olduk ve onların hıyanetine uğradık!”
“Hürriyet Kahramanları” yine viran etmeye hazırlanıyorlar...”
Evet, Dr. Cenap Şirin dostumuzun anlattığı aynı oyun tekrar sahneye konmuş durumda. Bunu bozmak ise Sayın Cumhurbaşkanımızın yanında olmaktan ve en başta da yarınki seçimde onu desteklemekten geçiyor. İnşallah Enver Paşa ve benzerleri gibi pişmanlık duyacağımız gelişmeler olmaz.
SÜLEYMAN SOYLU’YU DİNLERKEN
Dün sabah kahraman ve çalışkan İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu’yu 40 kadar hekim arkadaşımızla dinleme ve sorular yöneltme fırsatını bulduk. Gerçekten konusuna hâkim ve gayretli bakanımız Tayyip Erdoğan Bey sayesinde insanlarımıza özgüven geldiğini, ülkemizin sayısız kazanımları olduğunu, Türkiye’nin artık büyük devlet olarak büyük fotoğrafla ilgilendiğini anlattı. Bu 16 yılda yapılan müthiş sıçramaya yenilerinin de eklenmesi için yarınki seçim sonuçlarının önemli olduğunu söyledi.
“Yoksa” dedi ve ekledi: “Ters bir durum olursa, Allah korusun 16 yıllık kazanımların kısa sürede acımasızca elimizden gitmesi ve tekrar eski Türkiye’ye dönüş söz konusu olur.”
Rabbim şer odaklarına ve kötü niyetlilere fırsat vermesin.