• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Sedat Yılmaz
Sedat Yılmaz
TÜM YAZILARI

Sâdece tarım bile işsizliği silip atar!

16 Şubat 2019
A


Sedat Yılmaz İletişim:

Rakamlar 2018 Kasım ayı verilerini gösterse de işsizliğin yükseldiği bir süreç yaşıyoruz. Bir önceki döneme göre 2 puan artarak yüzde 12,3’e çıkan işsizlik oranı son 2 yılın en zirve seviyesi. Endişelendiren taraf 15-24 arası genç nüfusta işsizlik oranının 4,3 puan artarak yüzde 23,6’ya ulaşması… İstihdamın tarımda 0,9, sanayide 0,8 ve inşaatta 1,1 puan azalması… Diğer mes’ele ise yüzde 33,6 olarak ölçülen kayıtdışı istihdamın kayıt altına alınamamasındaki sıkıntılar.

Neticede işsizlik giderek sosyal bir yara hâline geliyor. Sorunun elbette çâresi var... Makro ekonomiyi mikro ekonomiyle işletmek... “Merkez Bankası bağımsızdır” safsatalarını bir kenara koyup para politikalarına yeni bir düzen vermek… Maliye politikalarını vergi toplamadan ziyâde istihdam oluşturabilecek bir yapıya kavuşturmak bugün için yapılabilecek en iyi üç yol.

Büyük dişliyi çeviren çark belli… Mikro ekonomi çarkını harekete geçirmeden ne büyüme, ne istihdam, ne ihracat, ne borç stoku ve ne enflasyon sağlığa kavuşur! Zirâ mikro ekonomi “Pazar her zaman denge unsuru” prensibi üzerine çalışır. Teoriye değil pratiğe, lafa değil üretime önem verir.

Türkiye’de işsizlik sorununun çözümünü; önce tarımda, sonra sanayi ve teknolojide aramamız lâzım. Tarımdan başlayalım… Dört mevsimi yaşayan topraklarımız o kadar bereketli ki vatan sathında yetişmeyen hiçbir ürün yok. Aslında iş basit!.. Tarımda mikro ekonomi, üretici ve tüketici memnuniyeti ile gıdada kendine yeten bir Türkiye. Çözümün özeti bu!

Bu sebeple tarımın; istihdamı ve ihracatı artırmaya yönelik ürün ve işletme bazlı modern mikro ekonomik politikalarla istikameti çizilirse çözüm yoluna girilmiş olur.

Önceki yazılarımda su ürünleri sektörünün büyük bir istihdam oluşturabileceğinden bahsetmiştim. Dünkü yazımda da Türkiye’nin yüzde 65 limon ihtiyacını karşılayan Mersin’de yeni bir borsa kuruluşunun haberini vermiştim. Evet bu limon borsası… Tabii ki borsa; ürün fiyatlarının meşrû şekilde belirlenmesi ve üretim ile istihdamın artması demek…

Mersin tahılı, sebzesi ve meyvesiyle Türkiye’yi doyuran bir kent. Narenciyesi, muzu, çileği, şeftalisi ve kirazı altın değerinde. Ürün bazlı mikro ekonomik faaliyetler Mersin ekonomisine değer katıyor. Peki yeterli mi, elbette ki hayır! Çünkü bunca çabaya rağmen üretici kazanamıyorÜretici aracılara, komisyonculara, halcilere yem oluyor. Tarımda işsizliği artıran en önemli etkenlerden biri üreticinin kazanamaması. Üretici kazansa daha farklı üretecek ve istihdamını artıracak.

İşte işsizlik dâhil birçok ekonomik sorunu ortadan kaldıracak olan, “üretimde dönüşüm”… Üretimde dönüşümün yolu da mikro ekonomi… Türkiye, tarımda ekonomik sorunlarını çözmesi için katma değeri yüksek yeni ürün motiflerine geçmeli. Ancak işin plânlı ve programlı yapılması şart!

Meselâ Mersin Organize Sanayi Bölgesi’nde bir girişimcimiz ilâç ve kozmetik sanayine narenciye kabuğundan “narenciye yağı” üretiyor. Yaklaşık 1 ton narenciyeden 1 kilogram yağ elde ediyor. Yağın kilo fiyatı 20 bin ilâ 50 bin lira arasında değişiyor. Hepimiz biliyoruz ki bizde bir kilogram narenciye tarlada 50 kuruş etmiyor.

Hatırlatayım… 100 milyar avro ihracatı olan Hollanda sâdece narenciye ve narenciye ürünleri üzerinden 13 milyar dolar para kazanıyor. “Yörük sırtında kurban kesmek” diye işte buna denir.

Yine Mersin bölgesi safran bitkisi yetiştirmeye oldukça müsâit. Dünyanın en pahalı ürünü… Bir dönümden 800 gram kadar verim alınıyor. Safranın kilosu 45 bin lira. Başka bir ürün daha var… Mersin’de Toroslar Belediyesi’nin öncülük ettiği Ejder meyvesi üretimi de büyüyor. Meyvenin tanesi 15 lira… Bir dönümlük seradan 120 bin lira kazanabiliyorsunuz. Diğer taraftan Mersin’de kahve fidesi ekimi de başlamış. Başarılı bir çalışma. Zannediyorum Türkiye kendi kahvesini de üretecek.

Diğer bir konu seraların verimliliği… Klâsik usuller bir bir terk ediliyor. Seraların ihtiyacı elektrik ve su… Mersin’de yeni su kaynakları yakında devreye girecek. Diğer yandan sera çatılarının güneş enerji sistemleri (GES) ile donatılması gündemde. Böylece seralar fırtınalara karşı korunaklı hâle gelirken elektrik enerjisini de güneşten sağlayacak. Ayrıca Mersin’de yeni dönemle birlikte su kullanım fiyatları da en az yüzde 20 ucuzlayacak. Dolayısıyla üreticinin gözü yerel seçimlerde.

Bitti mi, hayır! Mersin’de kivi ekseniz yine müthiş bir kazanç elde edebilirsiniz. Fazla masrafı ve uğraşı da yok. Kurulum maliyetleri çok düşük. Dönüm başı 8-10 ton ürün alıyorsunuz. Kivinin kilosu 3 liradan satılıyor. 10 dönüm yeriniz olsa zenginsiniz…

Nar da ülkemizde en çok yetişen meyvelerden. Yine Mersin’de bir girişimcimiz kabuğunu, içindeki zarını ve suyunu ayrı ayrı değerlendirerek narın kilosunu 30 liraya getirmiş. Al sana katma değer…

Söz konusu bilgiler kitaplarda, dergilerde yazmıyor… Üniversitelerde okutulmuyor… Bu bilgiler bizzat üreticinin ve Mersin Büyükşehir Belediye Başkan adayı Hamit Tuna gibi üreticiyi ve üretimi destekleyenlerin ağzından duyduklarımız ve yerinde tespitlerimiz.

Türkiye yalnızca tarımdaki mevcût potansiyelini harekete geçirebilse ülkede işsizlik kalmaz. Daha bunun; sanayisi, teknolojisi, yeraltı zenginlikleri, turizmi, sanatı, sporu ve modası var… Yani “Yapacak çok iş var” desek yanlış olmaz!

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23