• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Sedat Yılmaz
Sedat Yılmaz
TÜM YAZILARI

Madenci agresif ve cesaret verici politikalar bekliyor!

09 Ocak 2019
A


Sedat Yılmaz İletişim:

Madencilik sektörüne devam ediyoruz... Genel bilgileri bir kez daha hatırlatayım ki, durumumuz net ortaya çıksın. Dünyada ticareti yapılan 90 madenden 77’si Türkiye topraklarında… Yanlış okumadınız… Ülkemizde bulunmayan bir maden yok gibi! Altın burada, bor burada, kömür burada! Demir, bakır, krom, kaya tuzu, mermer, ponza, ne ararsanız burada!.. Allah vermiş… Bol bol vermiş!..

Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) ve ilgili kurumlar birkaç yıl önce oturmuşlar hesap etmişler… Sanayi ve teknoloji başta yaklaşık her sektörde kullanılan maden kaynakları hakkıyla işletilebilse ekonomik girdimiz dudak uçuklatacak… Şu andaki ekonomiyi en az 5’e/10’a katlayacak… İsterseniz yalnızca madencilikten elde edilecek tahmini geliri söyleyeyim… Tamı tamına 2,5 trilyon dolar.

Peki, şu anda madenciliğin mevcut durumu ne, diye sorarsanız… İşte orada biraz durun!.. Cevap vermek için üç kere yutkunmanız lâzım! Madencilik sektörünün gayri safi milli hasıla (GSYİH) içindeki payı yüzde 10, yüzde 20, 25 değil… Yüzde 1,1… Evet, evet yüzde 1.

Ticaret Bakanlığı verilerine göre, dünya maden ihracatında yüzde 48’lik payla Çin birinci sırada. Belçika, Yunanistan, Bulgaristan ve İspanya ilk 5’i paylaşıyor. İlk 20 ülke arasında ise Türkiye bulunmuyor. Maden üretiminde de ABD, Çin, Güney Afrika, Kanada, Avustralya ve Rusya dünyada başı çekiyor. Türkiye bu sıralamada da oldukça gerilerde...

Ülkemizde maden ve taş ocakçılığında dünya emtia fiyatlarının katkısıyla geçen yıl yaklaşık 4 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirilmiş. Sektörün toplam ihracattaki payı yüzde 2,2. Madenciliğin 2023 yılı ihracat hedefi 15 milyar dolar. İnşallah tutar!..

Yurttaki maden üretimi düşüklüğü tabi ithalat ihtiyacını da doğuruyor. Meselâ 2017 yılında kömür, linyit ve metal cevheri ağırlıklı 5,4 milyar dolarlık ithalat gerçekleştirmişiz. 2018 yılı rakamları da 2017 yılından aşağı değil!

Madenciliğin sorunlarıyla ilgili en az 5 rapor okudum… Sektörün rekabet gücünü ve gelişmesini engelleyen hususları bir bir not aldım…

Bir kere madencilik ülke kalkınmasında birinci etken. Madencilikte gerilerdeyseniz, ekonominiz zayıf demek… Maalesef ülkemizde madencilik yeterli desteği göremediğinden rekabette de pek adını duyuramamış… Madencilik bizde hep fantezi kalmış. Dolayısıyla mevcut yasalar ve işleyiş, sektörde atılım yapmanın önünü tıkadığından kimse cesaret edip madenciliğe soyunamamış.

Bir önceki yazımda özet geçmiştim… Şimdi biraz ayrıntıya gireyim... Neymiş bu sektörün önünü tıkayan engeller?.. Şöyle ki: Birincisi ruhsat alma zorluğu ve bürokrasi… Olay burada bitmiyor… Katma değer dâhil üretimde zorluklar daha fazla… Arazi tahsisi… Çevre izni… Üretim ruhsatı… Ve bu engelleri aşmada harcanacak yüksek maliyetler ve kaybedilecek zaman!..

Başka!.. Güvenlik… Sektörde iş kazaları ve meslek hastalıkları oranındaki yükseklik… Maden yataklarının ekonomik işletmeciliğe uygunsuzluğu… Üretimin küçük firmalar tarafından yapılması sebebiyle verimliliğin düşük seviyede olması… Sermaye ve teknolojik güce dayalı zâfiyet… Enerji maliyetlerindeki vergi yükü… Sektörde koordinasyon ve iletişim eksikliği… Üniversite / sanayi işbirliğinin yetersizliği…

Sektörde faaliyet gösteren Niziplioğlu Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Niziplioğlu da farklı bir şey söylemiyor ve diyor ki: “Madencilik gelişmiş ülkelerde en az milli gelirin yüzde 8-10 aralığında. Ülkemizde ise bu oran yüzde 1. Sanayi için gerekli malları ülkemizdeki madenlerden çıkarmadığımız sürece dışa bağımlılıktan kurtulamayız…”

Sektörün bir de finans ve yatırım tarafına bakalım… 2012/2018 arasında 590 milyar liralık toplam sabit yatırım tutarının ancak 22 milyar lirası madenciliğe gitmiş. Sektör aynı dönemde 998 yatırım ve teşvik belgesi kullanabilmiş. Bugün sektörde istihdam edilen kişi sayısı 27 bin ile ifade ediliyor. Yani ülkemizde üst seviye bir holding bile tek başına bu istihdamı karşılayabiliyor?

Madencilik doğrudan yatırım almada da iyi bir görüntü vermiyor. Meselâ 2017 yılında 7,4 milyar dolarlık uluslararası doğrudan yatırım girişi bir önceki yıla göre yüzde 107 artış sağlamış ama sektör 500 milyon dolarlık doğrudan yatırım bile çekememiş.

Özetle dış ticarette (ithalat/ihracat) yaklaşık 10 milyar dolarlık hacme sahip Türk madencilik sektörü içinde bulunduğu sorunlardan çıkmak için tutunacak bir dal arıyor. Dolayısıyla yasal engeller ve sermaye mes’elesi çözülmeden sektörü bir adım ileri taşımanın imkânı yok!

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 2017 yılında “Milli Enerji ve Maden Politikası”nı “Arz Güvenliği, Yerlileştirme ve Öngörülebilir Piyasa” başlıkları üzerine inşa etmiş… Yeni bakan Fatih Dönmez de geçen Eylül ayında Yeni Ekonomi Programı’nı (YEP) değerlendirirken, “YEP, Milli Enerji ve Maden Politikası ile başlattığımız sürecin daha da ileri götürülmesi noktasında önemli bir motivasyon kaynağı ve ekonomide büyük bir değişim ve dönüşümün hazırlığı olacak… Daha önce finansal ve teknik sebeplerden dolayı üretim yapılamayan maden alanları yatırımcılara açılıyor” demişti.  

Madencilikle ilgili yasal ve finansal atılacak adımların takibindeyiz. Şu ana kadar sondajlar dışında dişe dokunur bir icraatın gerçekleştiğini ve söylemlerin müşahhaslaştığını henüz göremedik ama umudumuzu da yitirmiş değiliz… Madencilik sektörü “agresif ve cesaret verici yeniden yapılanma”yı ihtiva eden müjdeli haberler bekliyor!.. 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23