• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Sedat Yılmaz
Sedat Yılmaz
TÜM YAZILARI

Bursa/İstanbul düzelirse cümle âlem düzelir!

02 Ocak 2019
A


Sedat Yılmaz İletişim:

Bursa!.. Osmanlı’nın ilk payitahtı… Son payitaht da İstanbul! Tarihî ve günümüz projeksiyonundan bakıldığında iki şehir arasında müthiş benzerlikler var...

Osmanlı’nın kurucuları Bursa’da metfûn… Son padişahlar ise İstanbul’da... Eski Bursa denilince; Çekirge, Kükürtlü, Fomara, Teferrüç, Altıparmak, Duaçınarı, Maksem, Cumalıkızık, Hamamlıkızık, Derekızık, Fidyekızık, Değirmenlikızık… Eski İstanbul denilince; Tarihi Yarımada… Fatih, Balat, Eminönü, Yedikule, Beyazıt, Sultanahmet, Aksaray, Şehremini, Topkapı… Biraz daha genişletirsek; Taksim, Beyoğlu, Salıpazarı, Beşiktaş semtleri akla gelir.

Bursa da, İstanbul da; medeniyet, tarihî ve turistik açıdan eşine az rastlanır merkezlerimizden. İki merkezde dâhi Osmanlı’nın sûfiyye, seyfiyye, ilmiyye ve kalemiyyesine dâir her izi ve her çizgiyi bulabilirsiniz… Dolayısıyla bu 4 sınıfın emârelerini, işaretlerini, eser ve nişanlarını bağrında barındıran nâdide iki kentimiz; günümüze ve yıllar ötesinden geleceğe devlet idaresi ve halkın yaşantısıyla alâkalı ışık tutar… Nesillere atasını, ecdâdını ve aslını tanıtır… Âleme medeniyetimizin nâmu şânını ve nâmusunu taşır…

Bursa ve İstanbul’u hatırlayınca vatandaşın da görmeyi arzuladığı fotoğraf, manzara ve silüet de bu!

Ağabeyim yazar Atilla Özdür’ün ifadesiyle “Mâruf olanı kollayıp münkerliği soldurmak” ifâdesini bugün bahsini ettiğim merkezlerimizde yaşatıp yaşatamadığımızı düşündüm! Hakikaten O’nun tâbiriyle “Mârufun emrini, münkerin def’ini” tam mânâsıyla yerine getirebiliyor muyuz? Yoksa dünyanın “metâını, yalan görüntüsünü, bitmez tükenmez heva ve hevesini hatta gâilesini” gaye edinip (bazen poyraz bazen meltem) hayatın rüzgârlarında savrulup duruyor muyuz? Veya elimizden bir şey gelmeyince oturup “Ya Sabır” mı çekiyoruz?

***

Sorularımın cevabını yine Atilla Ağabeyim’in veciz sözlerinde buldum… O, Bursa’dan bahisle “Lüks Portakal Sever misiniz?..” başlıklı 2018 yılının son yazısının bir bölümünde şöyle diyor:

“Menderes sonrası muhafazakârlığının rahmanî rayından hızla sapan arsız ve yüzsüzleri, Yeşil Bursa ovasının en verimli toprağının Demirtaş bölgesindeki yüzlerce dönümlük şeftali bahçelerine çirkin bir şehir oturttular… (Ya Panayır köyündeki vakıf arazisinde kurban kesilerek açılışı yapılan) Balkanlar ve kıt’a Avrupa’sının en büyük ve en lüks kerhanesine ne diyeceksiniz?..”

Bugün baktığımda İstanbul’da da Atilla Ağabeyim’in ifade ettiği Bursa’dan farklı bir manzara yok! Ve diyorum ki, Bursa ve İstanbul düzelirse Türkiye düzelir… Türkiye düzelirse bölge düzelir… Bölge düzelirse dünya ve cümle âlem düzelir!

Ülke olarak refah seviyemiz yükselsin… Zenginleşelim… Büyüyelim! Ancak zenginleşelim, büyüyelim derken insanlık seviyemizi düşürmeyelim! Tarihimize, insanımıza, medeniyetimize, dinimize, diyânetimize, tabiatımıza ve çevremize nankörlük etmeyelim!

Mâlumunuz bundan önceki yazımda rahmetli Recep Yazıcıoğlu’nun meziyetlerini, çalışma prensiplerini, vatan sevdâsını ve millet aşkını anlatmıştım. Siyasette, mülki idarede, ticarette ve hatta her alanda Recep Yazıcıoğlu gibi şahsiyetlere ihtiyaç olduğunu dile getirmiştim… 

Dolayısıyla bu millet, artık FETÖ’ydü, PKK’ydı, şuydu, buydu vatan ve millet aleyhindeki örgütlerle adı anılmış kişilerin, hak ve hukuk tanımayanların, muhterislerin, menfaatperest gözü dönmüşlerin, politika kalpazanlarının hiçbir makam ve mevkide yer almasına râzı değil.

***

Sözü yeniden Bursa’ya, Bursa’nın ekonomisine getireyim… Bursa Ticaret Sanayi Odası’nın (BTSO) geçen hafta düzenlediği 45’inci Ekonomiye Değer Katanlar Ödül Töreni, şehrin istikbâline yönelik sevindirici adımların hızlandığını ortaya koyması açısından değerliydi. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Bursa milletvekilleri Hakan ÇavuşoğluEfkan Âlâ ve başta Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir’le birlikte çok sayıda siyaset ve iş insanı törende hazır bulundu. Biz de oradaydık…

Törenden sonra BTSO Başkanı İbrahim Burkay’ın bize verdiği röportaj da en az ödül töreni kadar mühim mesajlar ihtiva ediyordu... Röportaj sonunda; otomotiv, sanayi, teknoloji, tarım, tekstil ve turizm kenti Bursa’nın, potansiyelinin çok altında kaldığına ve mevcût klasik anlayışla bir yere varılamayacağına kanaat getirdim...

Özellikle her metrekaresinden tarih ve tabiat güzelliklerinin fışkırdığı Bursa’nın, meselâ turizmde hak ettiği değeri göremediğine şâhit oldum. Öncelikle Bursa turizmi sâdece Uludağ’dan ibâret değil… Hele hele şuursuzca ve hoyratça işletilen kaplıcalardan hiç mi hiç ibâret değil!

BTSO Başkanı Burkay da aynı şeyi söylüyor… “Turizmde yeni bir Uludağ projesi konuşuluyor. Yine bizden Payitaht, Çarşı ve Hanlar Bölgesi ile ilgili çalışma istendi. Tabiatın ve tarihin sunduğu zenginliği, ekonomik değerlere dönüştüremiyoruz, diye düşünüyorum. Yeni yönetim modelinin bakanlıklar arası karmaşayı çözeceği kanaatimdeyim. Zirâ yeni Bakan, turizmde 2023 yılı için 50 milyon turist, 50 milyar dolarlık hedefi, 70 milyon turist ve 70 milyar dolar olarak revize etti…”

Başkan Burkay’ın üzüldüğü bir nokta daha var… BTSO’nun makro projelerinden “sağlık serbest bölgesi” 2013 yılından bu yana hâlâ hayata geçirilememiş!.. Burkay bu alanda 35/40 milyar dolarlık bir potansiyelden bahsediyor. Ayrıca insanların Bursa’ya genelde iş için geldiğini ifade eden Burkaykongre ve fuarcılık turizmiyle ilgili yeni bir vizyon ortaya koymanın gerekliliğini de tespit ediyor. Burkay turizmde öncelikle “arza dayalı değil, talebe dayalı bir turizm anlayışı”nın hayata geçirilmesini istiyor.

Gelecek yazımızda aynı konuya ilginç taraflarıyla devam edelim diyorum. 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23