Kemal Sunal, Hababam Sınıfı Yazarı Rıfat Ilgaz ile hiç yan yana gelmek istemedi
Kemal Sunal, Hababam Sınıfı Yazarı Rıfat Ilgaz ile hiç yan yana gelmek istemedi
RAMAZAN TOPDEMİR
Kötü öğrenci yoktur. Eğitimin amacı insan kazanmaktır insan kaybetmek değildir. Öğretmen sınıfta hem bir anne hem de bir babadır; düşüncesini Hababam Sınıfı’nda işlemeye çalışan Rıfat Ilgaz, yöresel atmosferin verdiği mizah öğelerini de eserlerinde sıkça kullanmıştır. Rıfat Ilgaz, Kastamonu’da Muallim Mektebinde okur. Mektep bittikten sonra uzun yıllar öğretmenlik yapar. Ancak 1938’de Verem hastalığına yakalanır ve uzun yıllar tedavi görür. II. Dünya Savaşı’nın verdiği mağduriyetten de çok etkilenir.1944’te Sınıf adlı eserinden dolayı altı ay hapis cezası alır. Bu cezadan dolayı yıllar sonra şu dizeleri söylemiştir: “Sınıfın Ozanıyım mimli/Hababam Sınıfının yazarıyım ünlü”
Rıfat Ilgaz, Kastamonu Muallim Mektebindeki anılarından yola çıkar ve 25 Temmuz 1956’da Dolmuş Dergisi’nde “Stepne” mahlası ile yazı dizileri yayınlayarak “Hababam Sınıfı” adlı eserini yazmış olur. Romanlarından, Sinemaya uyarlanan eserleri arasında: Hababam Sınıfı, Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı, Hababam Sınıfı Uyanıyor, Hababam Sınıfı Baskıda.. Bu bağlamdan yola çıkarak ana başlığa dönmek mümkündür:
Kemal Sunal, Ünlü Olmasını Rıfat Ilgaz’a Borçludur:
1-Rıfat Ilgaz’ın Oğlu; Aydın Ilgaz ile 27 Mart 2001’de yapılmış söyleşiden bazı kesitler:
Aydın Ilgaz’a göre; Kemal Sunal’ın, baba, Rıfat Ilgaz’dan kaçmasını; Gazeteci Yazar Nebil Özgentürk şöyle ifade eder: Kemal Sunal, hiç bir vakit Rıfat Ilgaz ile yan yana gelmek istemedi. Rıfat Ilgaz’ın Hababam Sınıfındaki “İnek Şaban” karakteri ile ünlendi ve çok paralar kazandı. Bundan dolayı Rıfat Ilgaz ile yüzleşmek istemedi. Oğlu Aydın Ilgaz ile yapılan görüşmeden edinilen izlenimlerden yola çıkarak Rıfat Ilgaz’ın, Kemal Sunal tiplemesinden de hoşlanmadığını söyleyebiliriz.
Çünkü İnek Şaban rolüyle ünlenen Kemal Sunal, yıllarca Rıfat Ilgaz’ın romanlarında oluşturduğu bir karakter sayesinde çok paralar kazanırken, eserin asıl üreticisi olan Ilgaz bu işten herhangi bir fayda sağlayamamıştır. Bu nedenle de kendi oluşturduğu karakterin başkaları tarafından kullanılması Rıfat Ilgaz’ı rahatsız etmiştir. Rıfat Ilgaz’ın oğlu Aydın Ilgaz, bu anısını anlattıktan sonra ifadelerini şöyle sürdürür: “Kemal Sunal, babamın eserindeki ‘Şaban’ karakteri ile ‘Rolls Royce’ marka arabayı almıştı. Babam, Rıfat Ilgaz vefat ettiğinde sadece bir telefonu vardı.”
Hababam Sınıfı sinemaya uyarlandığında gerçeklikten uzaklaşmıştır:
1-Çok okuyan, sürekli çalışanlar için kullanılan “İnek Şaban” nitelendirilmesi sinemada daha farklı bir biçimde halka sunulmuştur. Rıfat Ilgaz’ın, İnek Şaban’ı sınıfın en fazla ders çalışan kişisidir.
Televizyondaki ise romanın aksine bir şeyden anlamayan kandırılmaya müsait bir karakterdir. Küfürler, hakaretler, Rıfat Ilgaz’da yoktur.
2-Hababam Sınıfında okuyan öğrenciler fakir aile çocuklarıdır. Bu öğrenciler parasız yatılı olarak okulda kalmaktadırlar. Ancak sinemadaki Hababam Sınıfı, paralı bir yatılı okuldur. Zamanla Şaban karakteri özünden çokça uzaklaşır.
3-Rıfat Ilgaz’ın “İnek Şaban” karakterini canlandırmasında art bir niyetinin olmadığını Kastamonulu hemşehrileri söylemektedir.
4-Hababam Sınıfının müzesi de Kastamonu Abdurrahman Paşa Lisesi’nde bulunmaktadır. Lise müdürü ve öğretmenleri gayretli bir şekilde eğitim çalışmalarını devam ettirmektedir.
5-Kastamonu’da Valilik yapan Osmanlı Paşalarından Abdurrahman Paşa’nın yaptırdığı “Muallim Mektebi” günümüzde “Abdurrahman Paşa Lisesi” olarak eğitim ve öğretimine devam etmektedir.
Sonuç: Kişilerin fikirleri, düşünce dünyalarından ziyade, ortaya konulan eserler, verilen emekler önemlidir. Ortaya konulan emeklerin maddi ve manevi karşılığı verilmelidir. Hababam Sınıfı’nın değişik rollerinde sahne alan: Metin Akpınar’a, Mehmet Ali Erbil’e, Ercan Yazgan’a, Müjdat Gezen’e, ‘Oğul Ali Sunal’a, ‘Yonca Evcimik’e duyurulur:)
Günün Mesajı Abdurrahman Paşa Lisesi Girişindeki şu yazı olsun:
1915’te Çanakkale’ye Muallim Mektebinden öğrenciler gönüllü olarak cepheye gider. Öğrenciler sınıftaki kara tahtaya şu tarihi cümleleri yazarlar: “Hocam, biz vatan için cepheye gidiyoruz; bizi yok yazmayın.”