Başörtüsü zulmü bitmedi! Sadece zalim değişti
Başörtüsü zulmü bitmedi! Sadece zalim değişti
MUHAMMET SEYFULLAH MADEN
Allah’ın adıyla...
*
Başörtüsü zulmü bitmedi. Sadece zulmün failleri değişti.
90’ların sonunda, başörtülü kadınlar, en temel haklarından biri olan eğitimi karşılamak adına, sokaklarda polislerle burun buruna geliyorlardı. Devletin kemalist odakları, başörtülülere elinden gelse yaşam hakkı bile tanımayacaktı. Güç zamanlar güçlü insanlar doğuruyordu. Tesettürlü Müslüman kadınlar içinden yığınla idealist “dava kadını” yetişiyordu. Tek istekleri başörtüsü ile okumak, çalışmak, seküler insanlarla eşit haklara sahip olmaktı.
AK Parti iktidarı, kemalist vesayet yüzünden bu sorunu yıllarca çözemedi ancak mütedeyyin insanlar, adım adım özgürlüğe kavuştu, refah seviyeleri yükseldi.
Ve ne yazık ki Müslümanlara rahat battı.
Bugün sosyal medyada, erkek dansözün etrafında dans eden başörtülü kadınların yılbaşı kutladıkları videoyu gördüğümde, şakaklarıma matkapla delik açıyorlar gibi bir acı, ağrı hissettim.
Sayın Erdoğan’ın “kültürel iktidar olamadık” sözünün hiç irdelenmeyen yönünü gösterdi bana bu video.
Türkiye’deki bazı mütedeyyinlerin amacı gerçekten, sadece ve sadece sekülerler ile eşit haklara sahip olmakmış. Biz, refaha ve özgürlüğe kavuştukça, kendimize yeni hedefler belirlemek yerine, o özgürlüğü tıpkı sekülerler gibi yaşamanın peşindeymişiz!..
Halbuki bir Müslüman’ın hedefi, cennette olmadığı her ânı gurbette yaşarcasına, her ânı Allah’ın rızasını kazanmak için fırsat bilircesine hareket etmek olmalı değil miydi?..
Biz bu özgürlüğü neden bilim insanları, sanatkârlar yetiştirmek için kullanmadık da refah içinde kaybolduk?..
Senarist Sümeyye Karaarslan’ın yazdığı Gassal dizisi yüzümüze şamar gibi vurmadı mı? Sadece hikâyesiyle değil, bir mütedeyyin kadının, tesettürlü bir yazarın başarısı olduğu için de önemliydi. 23 yılda kaç dizi çıktı içimizden Gassal gibi?..
Dertlenemedik... Derdimizi unuttuk... Üniversiteye rahatça girmeyi hedef belirlemişiz kendimize. Halbuki hedef, üniversiteye rahatça girerek, rıza-ı ilahi için eğitim almak, son nefese kadar bu uğurda çalışmak olmalı değil miydi?..
Her hafta sosyal medyada -alkolsüz- şampanya ile nişan kutlaması yapan, makyaj videoları çeken, abuk sabuk internet akımlarına uyup tüm mahremiyetini milyonlarca insana açan, nikahsız birliktelik yaşadığı erkekle görüntülerini kimseden çekinmeden paylaşan başörtülü kadınlara bakıp dertlenmemek, Allah aşkına elimizde mi?..
Biz kaybettik. Toplum mühendisliğine yenildik. Düşmana benzedik. Bir avuç insan kaldı İslam’ın bilincinde olan. Kadınıyla ve erkeğiyle.
Evet, İslam’ın nuru elbet galip gelecektir. Ancak biz bu galibiyetin neresinde olacağız, bunu hiç hesaba katıyor muyuz?
Bakın, işin sadece sosyal medya kısmını konuşuyoruz. Mütedeyyin kadınların siyasi, sosyal, iktisadi vb. hatalarına hiç girmiyoruz... Üstelik erkeklerin nasıl davasından saptığını ve geçen yıllarda nasıl çözüldüklerini konuşmaya başlasak, kelimeler yetmez!.. En basitinden şunu yazalım ki, feminizm propagandası kadınlardan çok erkekleri etkiledi. Efemine erkekler yüzünden Türkiye’de sosyal yapı öyle bozuldu ki, kemalistlerin cumhuriyetin ilk yıllarındaki kasıtlı uygulamaları bile toplumu bu denli bozamamıştı!..
Konuyu saptırmaya gerek yok... Erkekleri sonra konuşuruz.
Hülasa, rahata eriştikten sonra Müslümanlar olarak doğru düzgün bir yol haritası çizemedik kendimize. Herkes kendi yoluna gitti. Olan topluma oldu. Bundan da herkes sorumlu. Siyaset içindeki mütedeyyinler de, okuldaki öğretmenler de, tekkeyi beklemeden çorbayı içmeye kalkan tarikat ehli de, kürsülerini kitap satmak için kullanan hocalar da.
Evet, başörtüsü zulmü bitmedi. Sadece zulmün failleri değişti. Artık başörtüsüne zulmeden sadece kemalistler değil. Bu zulmün bir ucundan tutan da “seküler Müslümanlar” oldu. Bunların yalnızca başları kapalı. Diğer tüm hasletleri sekülerlere benziyor.
“İslam’ın kızı” olmanın bilinciyle, her anını cihadda gibi yaşayan kadınlardan Allah razı olsun ve sayılarını çoğaltsın. “Seküler Müslümanlara” da hidayet versin.
Hepimize hidayet versin... Hepimize!..
“Ey İman edenler! İman edin...” (Kur’an: 4:176)
Ve minellâhit-Tevfîk!