Şebnem, Kandil’i ‘korur’, HDP de Fincancı’yı…
Türkiye’yi ve sınır bölgelerini 40 yıldır kana bulayan terör örgütüne, “Ne istersin” diye sorsalar, sanırım Kandil’deki eli kanlı caniler şunları sıralardı…
l “TC’de Kürt haklarını savunduğunu iddia eden, ancak bizim propagandamızı yapan bir medya olsun.”
l “Sivil toplum örgütleri, PKK’nın, YPG’nin arkasında dursun. TSK karşıtı eylem ve söylemlerle bize güç katsın.”
l “Sözde adında Türk ibaresi olan yapılanmalar, özde bize çalışsın. Sağlık, eğitim, spor gibi alanlarda, kaos için uğraşsın. TC hükümeti ile halkın arasını açmak için elinden geleni yapsın.”
l “Suret-i haktan görünüp bize tabi olan siyasetçiler, uluslararası mecralarda yanımızda dursun, sınır dışında bir PKK devleti, Türkiye içinde ise federal bir yapı oluşturmak için bizimle kol kola yürüsün.”
l “İHA’sıyla, SİHA’sıyla, geliştirdiği yerli mühimmatlarla tepemize binen, bize soluk dahi aldırmayan TSK’ya yönelik kara kampanya yürütülsün. Kimyasal, biyolojik silah kullanıldığı, TSK’nın sivilleri hedef aldığı iddialarıyla, iktidar köşeye sıkıştırılsın. Toparlanmak için bize zaman kazandırsın.”
l “Vekili, başkan adayı, seçim stratejisi dahi bizim talimatlarımızla belirlenen siyasi oluşumumuz HDP’ye destek verilsin. Kürtlerin haklarını savunan legal bir oluşum izlenimi verilerek, algı operasyonları yürütülsün.”
l “Siyasi polemiklerle ve manipülatif söylemlerle, TC’nin gündemi terörle mücadeleden farklı yönlere çekilsin!”
Bunları şimdilik cepte tutalım…
Ehhh, Kandil bunu ister de aramızda dolaşan terör seviciler, bu taleplere karşı boş durur mu?
2020 yılında Türk Tabipler Birliği’nin başkanlığına seçilen ve terör örgütüne özgü selamlama ile görüntüler vermekten imtina etmeyen Şebnem Korur Fincancı’nın geçmişten günümüze sergilediği eylem ve söylemler, Kandil’in taleplerinin dahi çok ötesinde…
Gelin, Kandil’in ablası, ABD’nin kuklası Fincancı’nın karanlık siciline kısaca bir göz atalım…
Adli Tıp başkanı olduğu dönemde FETÖ’nün Ergenekon kumpasının avukatlığına soyundu, davaya müdahil olarak hain FETÖ’cü savcıların arkasında durdu.
Yetmedi!
Terör örgütüne yönelik Hendek operasyonlarının yapıldığı dönemde, “Cizre Türkiye’nin Srebrenitsa’sıdır” diyerek TSK’nın bu bölgede soykırım yaptığı iftirasını atacak kadar haddini aştı.
Bu kadarla da kalmadı…
Öcalan’a Özgürlük Patformu üyesi olan Fincancı, 2012’de yaptığı paylaşımlarda, “Savaşın son bulması için Öcalan’ın özgürlüğüne kavuşturulması gerekir” diyerek terör örgütünün eli kanlı elebaşına alenen destek verdi.
FETÖ ve PKK avukatlığı kesmemiş olacak ki, 2014 yılında PKK yandaşı bir TV kanalındaki konuşmasında, sözde Ermeni soykırımını savunarak, “Ermeni soykırımının hâlâ kapı arkasında konuşulmak zorunda hissedilmesinin, Ermeni halkının yaşadığı mahallelerde ilkokula, sokağa Türk isimlerinin verilmesinin utancını yaşıyorum” sözlerini sarfetti.
Terör örgütünün kapatılan yayın organı Özgür Gündem gazetesiyle dayanışma amacıyla 2016 yılının Mayıs ayında başlatılan “Nöbetçi Eş Genel Yayın Yönetmenliği Kampanyası’na destek veren Fincancı, terör paçavrasının yayın yönetmenliğini yaptı. Atılan kirli başlıklarla iktidarı, millet ve Mehmetçiği hedef aldı.
Türk Tabipleri Birliği Genel Sekreteri Vedat Bulut, yerli Kovid-19 aşısı Turkovac’la ilgili faz çalışmaları sırasında, “Ortada bir aşı yok, aşı olduğu iddia edilen bir solüsyon var” dedi...
TTB’nin terör sevici başkanı Fincancı, iktidarın çalışmalarını küçümsemeye, toplumu manipüle etmeye yönelik bu iftiraya “gık”ını dahi çıkarmadı.
TBMM Genel Kurulu’nda sağlık personelinin özlük haklarınının görüşüldüğü dönemde sağlık çalışanlarını greve götürdü… Daha sonra Sağlıkta Şiddet Yasası’nı bahane ederek 14-15 Mart 2022’de grev kararı aldı ve milyonlarca insanın hayatını hiçe sayarak, doktor ile vatandaşı, vatandaş ile iktidarı karşı karşıya getirmeye matuf bir hamle yaptı.
HDP’ye yönelik kapatma davası ve teröre finansman sağlayan HDP’li belediyelere kayyım atandığı süreçte, “Desteğimiz HDP ile birlikte” açıklaması yaptırdı…
Bunlar da kesmedi Fincancı’yı…
15 Temmuz kanlı darbe girişiminin yaşandığı gün Erol Önderoğlu ve Ahmet Nesin gibi isimlerle ABD Büyükelçiliği’nde fink attığı ortaya çıktı.
Geçtiğimiz yıl terör örgütü PKK ile bağlantılı Medya Haber TV adlı televizyon kanalındaki konuşmasında ise açık açık “terör örgütü propagandası” yaparak Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yönelik alçakça iftiralarda bulundu.
“Teröristlerin cansız bedenlerini inceledim. Daha önce de incelemiştim. Sinir sistemini doğrudan tutan toksik gazlardan birisi kullanılmış durumda. Çok çeşitli kimyasal silahlar var. Her ne kadar kullanılması yasak olsa da ne yazık ki çatışmalarda kullanıldığını görüyoruz” diyerek şerefli Türk ordusunu hedef aldı, uluslararası kuruluşlar nezdinde Türkiye’yi ‘terör devleti’ gibi göstermeye çalıştı.
2 yıl 8 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldığı duruşmalar sırasında geri adım atarak, “Öyle bir şey demedim ben” dese de tahliye olduktan sonra, “Sözlerimin arkasındayım” diyerek omurgasız bir duruş sergiledi.
FETÖ, TKP, CHP üst yönetimi, Ali Babacan Fincancı’ya destek verirken HDP, “Şebnem Hoca toplumun vicdanıdır. Toplumu susturamazsınız” diyerek, terör sevici TTB başkanının arkasında durdu.
Türkiye karşıtlığında diğer hainlere nal toplatan Fincancı’nın, 11 Ocak’ta tahliye olmasının ardından ilk olarak HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya’ya sarılması, kimlerle, nasıl iş tuttuğunun ipuçlarını vermişti.
Fincancı geçtiğimiz perşembe günü ise canciğer kuzu sarması olduğu HDP’liler ile bir araya gelip, HDP’li Meral Danış Beştaş ile kucaklaştı. Fincancı’ya sarılarak poz veren Beştaş, sosyal medyadan yaptığı paylaşımına “Arkadaşım, Şebnem Hocamız hoş gelmiş” notunu düşmeyi ihmal etmedi.
Şimdi dönelim yazının başında sıraladığımız maddelere…
Adında ‘Türk’ ifadesi bulunan Tabipler Birliği’nin başkanı olan Şebnem Korur Fincancı adlı zatın yaptıkları ile Kandil’in talep edeceği ihanet girişimleri arasında bir fark var mı?
Bana kalırsa, fazlası var eksiği yok!
Mevlam, onurlu milletimizi, şerefli ordumuzu ve gençlerimizin bekasını hedef alan bu kirli zihniyeti ıslah eylesin…