• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mehmet Duvarbaşı
Mehmet Duvarbaşı
TÜM YAZILARI

Dünyalıklarla oyalananlar, vatan-millet sevgisiyle yol alanları anlayamazlar!

21 Kasım 2022
A


Mehmet Duvarbaşı İletişim: [email protected]

Akıllarınca küçümsüyorlar…

Tahkir ve tehdit ediyorlar…

Susun… Konuşmayın….

Etliye sütlüye, 

Karışmayın diyorlar…

Yaklaşık 30 yıldır, 

Müslümanların hak ve hukukunu korumak için,

Memleketin birlik ve dirliğine katkı sağlayabilmek için…

Vatan toprağına gavur postalı değdirmemek için…

Milletin başını yere eğdirmemek için…

İçin için kendini yiyen, zor ve kısıtlı imkanlarla Hak yolda halkına hizmet etmek için çırpınan bir medya organını, tehdit ve hakaretlerle dize getirmek istiyorlar…

Evet, 28 Şubat sürecinde cuntacıların ve yalakalarının hedefinde olan Akit bugün de sözde özgürlükçü görünen despot gürûhun hedefinde…

‘Paçavra’ diyerek aşağılamaya çalıştıkları,

‘Yandaş’ diyerek yaftaladıkları,

‘İktidar beslemesi’ iftirasını savurdukları o Akit, 

Kendi yağıyla kavrulan, bir avuç dava insanının inanç, kardeşlik, milli birlik ilkesiyle akıttığı alın terinin eseridir…

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, yeniakit.com.tr’de yayınlanan ve “Kasım ayını bekleyin…” sözlerinin yer aldığı haber üzerinden kopardığı tantana, ‘basın özgürlüğü’ söylemlerinin ne kadar iğreti ve yalan olduğunun tescilidir.

Hizipleşmeyi değil birleşmeyi, kaosu değil istikrarı, karanlık geçmişi değil, aydınlık yarınları, Haçlı’nın çan sesini değil, İslam’ın ezan sesini savunmayı şiar edinen Akit, birilerini elbette rahatsız edecektir.

Ancak, Akit’in sadece son bir haftada attığı manşetlerin, hemen ertesi gün Cumhurbaşkanı Erdoğan ve İçişleri Bakanı Soylu gibi vatansever, milliyetçi, muhafazakar yöneticilerce dillendirilmesi bile, Akit’in gazetecilik anlayışını ve milli irade yanlısı çizgisini ortaya koyması bakımından yeterlidir…

Akit; 16 kasım Çarşamba günü, Beyoğlu’ndaki hain saldırıyı konu alan manşet haberinde, “YPG’ye sahip çıkanlar saldırının suç ortağıdır” başlığını atmış ve yıllardır YPG güzellemesi yaparak, ‘terör örgütü değildir’ diyen iç ve dış mihrakların gerçek yüzünü ifşa etmişti. 

Hemen o gün G20 zirvesi için Bali’de bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan da, “DEAŞ ile mücadele kisvesi altında terör örgütüne destek verenler de dökülen her damla kana ortaktır” diyerek, Akit’in haberindeki isabeti ortaya koymuştur.

Yine Akit, 17 Kasım Perşembe günü, 6’lı masanın “YPG ve PKK” ifadelerine yer vermeden yaptığı teröre tepki açıklamasını eleştirerek, milliyetçi-muhafazakar olduğunu savunan İYİ Parti’nin o masada yer almasına tepki göstermiş ve “Ya milliyetçiliği bırak, ya o masadan kalk” başlığını atmıştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da Endonezya’dan dönüş yolunda benzer bir açıklama yaparak, “6’lı masadaki İYİ Parti’nin CHP ile aynı çizgiye düşmesi tabii düşündürücü. Temenni ederiz ki gerek bu masayı terk etmek, gerekse milli ve yerli bir duruş sergilemek üzere konumunu yeniden gözden geçirir” ifadelerini kullanması, Akit’in iç barışa yönelik, milli irade yanlısı gazeteciliğini bir kez daha teyit etmiştir.

Buradaki asıl sıkıntı, 

Akit’in vatan-millet düşmanlarınca kontrol edilememesi…

Dava ve icra yoluyla susturulamaması…

Başörtüsü istismarcısı,

Eski Türkiye özlemcisi,

Batı’nın şer gözlemcisi,

Despotizme meraklı güruhun yalan ve iftiralarını ifşa etmesidir. 

Kusura bakmasınlar!

Zaten böyle olmasaydı bugün ‘Akit’ diye bir medya grubu olmazdı.

Merhum İcra Kurulu Başkanımız Mustafa Karahasanoğlu’ndan, merhum Hasan Karakaya’dan ve ebediyete uğurladığımız diğer büyüklerimizden görüp öğrendiğimiz veçhile; bizim akitimiz milletle, bizim akitimiz hakla, bizim akitimiz şefkat ve merhametledir!

Dünyalıklarla oyalananlar, kan ve gözyaşından nemalananlar, vatan-millet sevgisiyle yol alanları anlayamazlar!

Şefkat mayasıyla yoğrulan, her sendelediğinde milletin duasıyla doğrulan Akit yoluna emin adımlarla devam edecektir. Kalın sağlıcakla…

Sürücü sınavı, müfettişlerin sorunları ve ‘paralel park’ işkencesi!

Milli Eğitim Bakanlığı’nın denetiminde Özel Eğitim Kurumları kapsamında faaliyet gösteren sürücü kursları, son dönemde sürücü adayları ile sınav müfettişleri arasında kalmış durumda. 

Çevremizdeki pek çok mağdurdan aldığımız bilgiye göre, ehliyet alabilmek için sürücü kurslarının kapısını aşındıran yaklaşık 5 bin vatandaş, aylardır sınav tarihi bekliyor. 

Kurs yöneticileri, sıkıntılı bir dönem geçiren müfettişlerin sınav günlerinin ve sınava girecek sürücü adaylarının sayısını azalttığını, bu yüzden de sürecin geçmiş dönemlere göre çok daha ağır ilerlediğini ifade ediyor.

Kurslar, MEB’e bağlı görev yapan müfettiş kadrolarının işi yavaştan alması ya da sınav sayısını azaltmaları sebebiyle mağduriyet  yaşarken, sürücü adayları da aylarca süren ‘ehliyet’ işkencesi sebebiyle mağdur oluyor.

Olayın bir başka mağduru ise, zorlaşan hayat şartları sebebiyle ek mesai, ulaşım ve yiyecek desteği bekleyen müfettiş kadroları…

Yani sınav kursları da, vatandaş da, müfettiş de mağdur pozisyonunda. Bütün mağdurların beklentisi ise, MEB’in bir an önce harekete geçerek, müfettişlerin maddi sıkıntılarını gidermesi ve ‘ehliyet’ bekleyen binlerce vatandaşın önünü açması…

Sürücü adaylarından bahsetmişken…

Adayların en çok dert yandığı konulardan birisi de, defalarca sınavdan kalmaya yol açan ‘paralel park’ uygulaması… Konilerle belirlenen alana 2 hamlede park etmeyi içeren bu uygulama, binlerce sürücünün kabusu oldu adeta. 

Çoğu sürücünün, hatta sürücü eğitmeninin dahi yapamadığı ya da yapmakta epey zorlandığı ‘paralel park’ uygulamasının sürücü sınavı esnasında ‘kırmızı’ kategoride yer alması da ayrı bir garabet. 

Direksiyon sınavında 1 kırmızı hata, 2 sarı hata ya da 5 mavi hata yapan aday başarısız sayılıyor…

Bunda bir sorun yok elbette.

Ama 2 hamleden oluşan park uygulamasının ‘kırmızı’ kategoride yer alması adayların uykusunu kaçırıyor.

Düşünün…

Sınava giriyorsunuz, araç kontrolü, emniyet kemeri, ayna kontrolü gibi aşamaları eksiksiz geçiyorsunuz…

Kalkışta, vites geçişlerinde, sinyallerde hiçbir hata yapmıyorsunuz…

Ancak, 40-50 kilometre hızla geçilen bu kritik aşamaların ardından, aracın neredeyse sıfıra yakın hareket ettiği park esnasında ön ya da arkadaki dubaya ufak bir temas halinde sınavdan bırakılıyorsunuz…

Sınava giren binlerce gencin henüz acemi şoför olarak değerlendirilmesi durumunda, bu uygulamanın biraz ağır olduğunu söylemek mümkün…

Dışarıda on binlerce trafik canavarı, sinyal vermeden kendini şeritten şeride atarken, makas atmayı bir marifet sayarken, kırmızı ışığı görünce kendisini boğa sanırken, yeni şoför olacak adayların park sebebiyle defalarca sınavdan bırakılması ve kendilerine olan güvenlerinin sarsılması ne kadar doğru tartışılır…

Umarım müfettişlerle ilgili sorun en kısa sürede çözülür..

Ve yine umarım ki, araç sürüşünde çok daha önemli ve belirgin kurallar varken, adeta işkenceye dönüşen ‘paralel park’ eziyetini hafifletmeye yönelik adımlar atılır…

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Sayın Akit

Lütfen süresiz nafaka bombasıda(benzetmek gibi olmasın,Allahım bir daha göstermesin)artık patlamasın,yuvaları yıkmasın.Artık kaldırılsın.Epeyidir bu konuda gayretiniz yok.

nuri

Üstat. Çok uzun yazıyorsun, Çoookk...
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23