• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mehmet Duvarbaşı
Mehmet Duvarbaşı
TÜM YAZILARI

Cuntacı olunca ‘helâl’, milli olunca ‘celâl’! Öyle mi Bay Kemal?

16 Ocak 2023
A


Mehmet Duvarbaşı İletişim: [email protected]

 

 

Seçimler yaklaşırken, adayını hâlâ açıklayamayan ‘altılı masa’da sinirler iyice gerildi. 

Sayın Ahmet Davutoğlu’nun ‘Cumhurbaşkanının kararlarında 6 genel başkanın da imza yetkisi olacak’ mealindeki açıklamasının ardından Sayın Ali Babacan’ın da adaylık için hevesli görünüp, icap ederse masayı dağıtabileceklerinin sinyalini vermesi, adaylık girişimleri İP’e dolanan Kemal Kılıçdaroğlu’nun kimyasını alt üst etti.

Yakın dönemde bürokratları, memurları, yatırımcıları tehdit eden, kurumlara çat kapı baskınlar düzenleyen CHP lideri Sayın Kılıçdaroğlu, tehdit dilini kahraman komutanlara kadar uzatarak, “Siyaset askerin işi değildir. Haddinizi bilin. Etrafınıza siyaset koridorlarında kariyer devşiren askerler koyarsınız elinizde bol yıldızlı, apoletli Orta Doğu üniformaları kalır. Bu çürümüşlüktür. Siyaset yapacaksanız o üniformaları çıkarın!” dedi.

Peki, Bay Kemal’in bu kadar öfkelenmesine yol açan olay neydi?

Malum; Cumhurbaşkanı Erdoğan Sakarya’daki tank palet fabrikasında Yeni Nesil Fırtına Obüsleri Teslimat Töreni’ne katılmış ve burada yaptığı konuşmada, “Hedefimiz savunmada tam bağımsızlık” diyerek 2023’ün Milli Muharip Uçak, SİHA’lar ve yeni projeler açısından müjdelerle dolu olacağını, Yeni Altay tankının 2025’te seri üretime geçeceğini dile getirmişti.  

Normalde vatansever her Türk’ün gurur duyacağı bu sözler, terörle mücadelede büyük başarılar gösteren, milli sınırların ve milli egemenlik haklarımızın korunması için gecesini gündüzüne katan komutanlarımızı da gururlandırmış ve o sözleri yürekten alkışlamışlardı.

Olması gereken de bu değil mi?

Devlet-millet, başarılı Türk ordusunu alkışlar, bağrına basar…

Kahraman TSK da, kendisine yeni avantajlar sağlayacak, ülkesini savunmada, teknolojide sayılı ülkeler arasına sokacak proje ve hizmetlere alkış tutar.

Ama gelin görün ki, malum cenah için durum pek de böyle değil!

Milli kimliğinden uzaklaşan askeri, yıllarca ‘laiklik’ uyutmacasıyla, ‘devlet elden gidiyor’ tezgahıyla arkasına alan zihniyet, bugün yeniden milli ve manevi değerleriyle buluşan kışlayı da, komuta kademesini de hazmedemiyor…

80 yıl boyunca ‘heykel’ dikmekten başka bir iş yapmayıp millileşme, yerlileşme adına atılan savunma hamlelerine takoz olan CHP zihniyeti, onca yılda yapılmayan/yapılamayan devasa projelerin AK Parti ve Erdoğan öncülüğünde hayata geçirilmesinden büyük rahatsızlık duyuyor.

Milli İHA’ları, milli uçakları, milli tankları, yerli otomobili içten içe takdir eden bu zihniyet, iş bunu kabullenmeye gelince, CHP’li Engin Altay’ın da itiraf ettiği gibi, “Hükümet dünyanın en doğru işini yapsa bile yanında olmayacağız” mantığıyla hareket ediyor…

Bu işin bir tarafı…

Olayın diğer tarafı ise, bugün Başkan Erdoğan’ı alkışlayan TSK komuta kademesine hakaretler yağdıranların, dün asker, bürokrat ve yüksek yargı mensuplarına ne gibi yağcılıklar yaptıkları, ne gibi ‘şakşak’çılığa soyundukları…

Gelin o dönemde, “Herkes haddini bilsin. Kışla da, yargı da siyasetin yeri değildir” diyemeyenlerin ikiyüzlülüklerine kısaca bir göz atalım…

28 Şubat’ta hâkimler, savcılar ve yargı başkanları kendilerine brifing veren cuntacı paşaları ayakta alkışlarken; CHP, brifingi veren askerleri de birifingçileri ayakta alkışlayan hakim, savcı ve yargı başkanlarını da ayakta alkışlıyordu.

28 Şubat sürecinin, fişlemeci, ispiyoncu medyası mütedeyyin kesime kan kustururken, tetikçi medya marifetiyle halkı hedef alan cuntacılara ‘selam çakan’, alkış tutan yine CHP ve avaneleri idi.

AK Parti hakkındaki kapatma davasının tartışıldığı günlerde, ‘367 Sabih’ olarak bilinen dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun İzmir’de sarfettiği, “Yüzde 97 de oy alsa kapatılır. AK Parti kapatılırsa hukuken etkilenmeyecek olan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ahlaken istifa etmesi gerekir” sözlerini alkışlayan CHP ve arka bahçesi niteliğindeki dernekler, “Ya hu siyasete gireceksen, cübbeni çıkar da gel. Haddinizi bilin, siyaset hukuk adamlarının işi değildir” dememiş, diyememişti.

Cuntacıya ‘destek’, kendisi gibi düşünmeyene ‘köstek’ CHP’nin genlerinde var…

CHP’nin eski cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce de, Erdoğan’ın bir konuşmasını alkışlayan 2. Ordu Komutanı İsmail Metin Temel’i önce “30 Ağustos’ta emekli etmek”le sonra daha da ileri giderek “Apoletlerini sökmek”le tehdit etmişti.

28 Şubat sürecinde Genelkurmay İkinci Başkanı olan cuntacı Çevik Bir, Washington’da, Türk-Amerikan Konseyi toplantılarının son gecesinde düzenlenen baloda Refahyol iktidarına ‘ayar’ niteliğinde bir konuşma yapmış, laikçi-sol kesimin alkış curcunası ile biten gece ertesi gün gazetelerde “Muhtıra gibi” manşetleriyle yer almıştı. 

O toplantıda dönemin Devlet Bakanı Abdullah Gül de vardı. Gül, hükümetinin ağır şekilde eleştirildiği, aba altından sopa gösterildiği o konuşmayı, istemeye istemeye ayağa kalkmadan alkışlamış, konukların ayağa kalktığını görünce de zoraki bir şekilde ayağa kalkarak, cunta aşıklarının alkışlarına eşlik etmişti. 

Ancak Gül’ün alkış konusundaki bu geç tutumuna öfke saçan Çevik Bir, “Alkışlamayanın ellerini kırarım” diyerek, iktidarın bir bakanını aleni şekilde tehdit etmişti.

Şimdi sormak lazım. 

CHP o zaman neden “demokratik”, “insani” ve “vicdani” bir tepki ortaya koyarak, “Herkes haddini bilsin! Asker siyaset yapacaksa önce apoletlerini söksün, sonra siyasete girsin” diyememişti?

Yine 2004’te Çanakkale’deki anma törenleri sırasında çarpıcı bir konuşma yapan dönemin başbakanı Erdoğan, daha sonra Ergenekon Davası’nda tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne konulan Korgeneral Engin Alan’ın saygısızlığına maruz kalmıştı.

Erdoğan’ı alkışlamayan Alan, saygı gereği ayağa kalkma nezaketi bile göstermemiş, CHP ve malum medya Alan’ı yere göğe sığdıramayıp ‘kahraman’ ilan etmişti.  

Velhasılı…

CHP ve avanelerinin zihniyeti şu:

“Beni alkışlar, peşimden gelir, arkamda durursan sorun yok!

Ama iktidarın dünyaya parmak ısırtan proje, eser ve hizmetlerini alkışlarsan, çıkar üzerindeki o üniformayı!”

Hep bu sığ kafa yüzünden kaybetmedi mi ülkemiz zaten…

Kalın sağlıcakla…

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Ali Uygur

Bizim toplumumuz bu kadar dejenere olan,herseye karşı cikan eleştiriden başka şey bilmeyen sadece sloganı "Erdoğan gitsin "olan sadece yıkmak küçümsemek itibarsizlastirmak isteyen, kendi ülkesini dis güçlere şikayet eden bir ittifaka meyletmez. Tuvalet terliğine bile oy verecek kesim hariç herkes Recep Tayyip Erdoğan etrafında birlesecektir.Buna inanın.

sukru

Bunlarda utanma,sıkılma yok.Çıkar dilini bir bakayım desen gösteremezler,nasıl göstersinler dilleri simsiyah 
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23