• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mehmet Duvarbaşı
Mehmet Duvarbaşı
TÜM YAZILARI

CHP milli güvenliğe tehdit mi?

02 Mayıs 2022
A


Mehmet Duvarbaşı İletişim: [email protected]

 

6 Mayıs 2010’da dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile CHP Ankara Milletvekili Nesrin Baytok’un skandal görüntüleri internete düştü. Sadece CHP’yi değil, bütün Türkiye’yi sarsan ‘kaset’ depreminin ardından Baykal istifa etti. Baykal’ın sağ kolu Önder Sav’ın girişimleri sonucu da hooooppp Kemal Kılıçdaroğlu CHP’nin başkanlık koltuğuna oturuverdi.

Bir kaset kumpasıyla Türkiye’nin en köklü partisinin başına geçen Dersimli Kılıçdaroğlu’nun, bu işi nasıl başardığı, genel başkanlık koltuğuna nasıl bu kadar kolay oturduğu konuşulurken fısıltı gazeteleri, “Bay Kemal’i o koltuğa ABD merkezli FETÖ destekli bir üst aklın yerleştirdiğini” yazıp durdu.

İşte o FETÖ’cü kaset kumpasçıları geçtiğimiz günlerde 2 yıl ile 92 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırıldı. 

Kılıçdaroğlu 12 yıllık süreçte 9 seçim kaybetse de, yalanları dolayısıyla milyonlarca liralık tazminat cezası ödese de arkasındaki güç tarafından kollandı. Ancak son yıllarda, bürokratları, hukukçuları, sağlıkçıları ve memurları hedef alan tehditleri ile gündemde. 

Hem kaset kumpası ile anılan geçmişi, hem sivil itaatsizlik çağrıları hem de Kavala davasından çıkan sonuç sonrası yaptığı, “Kavga edeceğiz” sözleri Bay Kemal’in bir güvenlik tehdidi olduğunun işareti!

+++

31 Mart seçimlerine yapılan itirazların ardından oy sayımının bitmesiyle birlikte İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı mazbatasını koltuğunun altına sıkıştıran CHP’li Ekrem İmamoğlu, ilk iş olarak Teftiş Kurulu Başkanlığı’na bir talimat vererek 5 kişilik heyetle tüm İBB veri tabanı kayıtlarının elektronik olarak kopyalanmasını istedi. 

Yani 16 milyonluk şehrin bütün kriptolarını, kritik noktalarını, ulusal güvenliği ilgilendiren bilgilerini kim olduğu belirsiz kişilere teslim etmeye kalktı.

Peki kimlere aktarılacaktı bu veriler!

CHP’nin İstanbul’u kazanmasında büyük payı olan HDP’ye diyet olarak verilen İBB kadrolarından terörist fışkırıyor olması bu konuda az çok fikir sahibi ediyor insanı…

Haa bir de dışarıda kar-kış kıyamet koparken, bir eski İngiliz ajanı elçiyle balıkçıda rakı-balık sohbetinin dönmesi ve Bay Ekrem’in Batılı elçilerle yatıp Batılı elçilerle kalkması da insanın kafasını karıştırmıyor değil…

+++

CHP’li İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Konak Pasaport İskelesi yerine konulan yüzer iskeleye, mitolojik Yunan kralı Agamemnon’un ismini vermiş bu karara yükselen tepkiler üzerine de, “Agamemnon isminden rahatsız olmak nasıl bir ruh halidir? Bunu anlamakta zorlanıyorum” açıklamasında bulunmuştu.

Aynı Soyer, Selanik ile İzmir’i kardeş şehirler ilan edip, 100 yıl önce Anadolu’yu işgal ederek namusumuza el uzatmaya çalışanlarla al gülüm ver gülüm ilişkiler kurmuş, Yunan elçileriyle ‘sır’ görüşmeler yapmıştı.

 Keza İmamoğlu da, seçimleri kazanmasının ardından Atina’da adeta kahraman ilan edilmiş, adına methiyeler düzülmüştü. Öyle ki İmamoğlu’nun geçtiğimiz yıl eylül ayında gerçekleştirdiği ziyaret sonrası, Yunan medyası, “Atalarını ziyarete geldi” manşetleri atmıştı. Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ile ağız dolusu gülücükler savuran Bay Ekrem, Türkiye’yi Batı’ya şikayet etmekten, iktidara kara çalmaktan da beri durmamıştı. 

+++

Kasetli başkan Kılıçdaroğlu’nun tehditleri, İmamoğlu’nun veri ihracı, HDP’ye diyetleri ve Keleşli personeli, Tunç Soyer’in, İzmir’i Yunan’a peşkeş çekme niyetleri…

Yani, Haçlı’nın taşeronluğunu üstlenmiş bir terör örgütünün militanları ile ‘ast-üst’ olmak…

Türk ve İslam düşmanlığı tescilli olan Yunan gavuruyla bu kadar içli dışlı olmak…

Ve alenen ülkenin insanlarına savaş açmak bir milli güvenlik sorunu değil ise nedir?    

Sen duble yol dersin, onlar duble rakı anlar!

 

Uzlaşma, anlaşma, helalleşme hepsi hikaye…

Bunların ne memleket gibi bir derdi var, ne de bu necip millete sevgisi saygısı…

Milli iradenin seçtiği cumhurbaşkanına hakaret edip tehditler savurmayı marifet sayan, şehit yakınlarına edilen galiz küfürlere arka çıkan, sırf 3-5 oy fazla almak uğruna  küresel-sosyal gerçeklere rağmen halkını ‘açlık’, ‘yokluk’ edebiyatı üzerinden isyana çağıran bir zihniyetten vatana da millete de fayda gelmez…

Ülkenin geleceğini bir dönem Müslüman halkın sinir uçlarına dokunarak, camisine, ezanına, Kur’an eğitimine el uzatarak heba ettiler.

Sonra bir dönem geldi, kendileri gibi düşünmeyen vatan sevdalılarını 10 yılda bir gerçekleştirdikleri darbelerle terbiye etmeye kalktılar ve yarım yüzyılımızı daha çöpe attılar.

Daha sonra irtica ile mücadele bahanesiyle çaldılar güzel ülkemizin yarınlarını…

Bugün ise; fitne fücur ile aynı şeyi yapıyorlar.  

Millet için yapılan, ülkenin geleceği için inşa edilen hiçbir şey umurlarında değil!

Sen SİHA yapar, 

“21. yüzyıl Türkiye’nin olacak” dersin 

Onlar, “Bunlar tenekeden oyuncak” der…

Sen salgın sürecinde millet için aşı yaparsın,

Onlar üretilene şaşı bakar, ‘solüsyon’ der.

Sen yerli otomobil yaparsın, 

hem de elektrikli dört çeker..

Onlar “Tu kaka” der, tutar ayağından aşağı çeker!

Sen, Fatih’in emanetini ibadete açarsın, 

“Özgür Ayasofya” dersin…

Onlar, “Ne gerek vardı. Of ya!” der…

Sen teknolojide milli hamle başlatırsın, 

genç beyinlere “Haydi gel” dersin

Onlar, “Bunlar gerici kafa. 

İlle de heykel, ille de heykel” der!

Sen, “Şehit, gazi, diriliş” diye haykırırsın

Onlar, “Taksim, Gezi, direniş!” diye böğürür!

Sen, “Alın size köprü, alın size yol. 

Hem de duble” dersin,

Onların aklına rakı gelir, “Versene iki duble” der…

Velhasılı kelam,

Bunların işi gücü millet ile kafa bulmak!

 

Bayramımız bayram ola...

 

Ramazan neydi?

Ramazan sevmekti.. Anneyi, babayı, evladı, akrabayı, komşuyu, çiçeği, böceği kısacası yaradılanı sevmekti…

Oruç neydi?

Unutulanı hatırlamaktı. Yaradana sığınıp; düşeni kaldırmak, aç kalanı doyurmak, yetimin başını okşamak, mazlumla-mağdurla hemhâl olmaktı…

Nefsi yenmek neydi?

Senden ötede olan seni öldürmekti. Boyundan büyük gölgeye bakıp böbürlenmemek, egoyu, benliği törpülemekti.

İbadet neydi?

Yaradana şükretmekti yarattığından ötürü. Affı mağfiret dilemek, sınavın gereklerini yerine getirmek, şükürle-sabırla dua etmekti.

Bir Ramazan ayını daha, oruçlu ağızlarla, nefsimizi terbiye etmeye çalışarak, ibadetlerimizi tüm bir seneye yayma gayret ve umuduyla geride bıraktık. 

Allah ibadetlerimizi kabul ve makbul eylesin. 

Hayırlı, bereketli bayramlar...

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Umut Özkan

Chpkk-fetö-pkk en büyük tehditler bunlar.. Allah hepsinin kökünü kurutsun amin..

Gerçekler

Sırf para için, 15. Temmuz un finansörü BAE ile, zalim Suudi Arabistan la dost olmak müslümanca bir duruş mu yani sana göre
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23