Celladına aşık SP, solda mücahid arıyor!
Yarım yüzyıl boyunca, vatanın, milletin, ümmetin bekası için mücadele verdi.
İstanbul Teknik Üniversitesi’ni 3,98 ortalamayla birincilikle bitiren, önü açık, geleceği parlak bir mühendis iken, o Müslüman kardeşlerinin maruz kaldığı zulümlere son vermek, yüzde 99’u Müslüman olan bir ülkede dine ve dindara yapılan saldırılara boyun eğmemek için siyasete atıldı.
Kurduğu 4 parti, ‘laik düzene aykırı olduğu’ iftirasıyla kapatıldı. Cuntacılar-laikçiler-medya kalemşörleri işbirliğiyle iktidardan indirilip, boncuk boncuk terletilmesine rağmen hak bildiği davadan vazgeçmeyerek, 5. partisi olan Saadet Partisi’ni kurdu.
İşte merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın mirası olan o son parti, bugün onun yoluna taş koyanlarla, onun davasına savaş açanlarla, onun Türk-İslam dünyasına yönelik hayallerine ket vuranlarla aynı masadan yiyor, aynı istikamete bakıyor, aynı sinsi planları yapıyor…
Bu çarkıfelek gibi her yana dönen yuvarlak masanın üst akıl tarafından icat edildiği ilk günlerde (14 Aralık 2021) bir gazeteye röportaj veren Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, “Kılıçdaroğlu bir babayiğit. Partisini herkesle diyalog kurabilecek noktaya getirdi” demişti.
Evet…
1990’da yüzde 15 oranında bütçe fazlası veren SSK’yı, 1992-1999 arasındaki 7 yıllık genel müdürlüğü döneminde batıran, bütçe açığını 373 milyon dolardan 2 milyar 666 milyon dolara çıkaran ve kurumu 7 yılda 7 katlık bir açıkla bırakan Kılıçdaroğlu, bir babayiğit!
Bunu başka hangi babayiğit becerebilirdi ki!
Yine 2008’de başörtüsü yasağını kaldıran düzenlemeyi “Türban çuldur türban bir metrekarelik bez barçasıdır” diyerek Anayasa Mahkemesi’ne taşıyan Kılıçdaroğlu, gerçekten de bir babayiğittir!
Başka hangi vatan evladı, milli-manevi değerleriyle, kendi insanıyla böyle savaşabilirdi ki!
Daha Erbakan’ın cezasını ev hapsine dönüştüren cezaya itirazlar, devlet kurumlarına baskınlar, devlet memurlarına tehditler, devlet ricaline kafa tutmalar, ‘kâğıttepe’de oy vereceği yeri aramalar vs…
Var da var babayiğitlik örnekleri!
Milli arabayı üretmek için elini taşın altına koyanlar mı babayiğit!
Milli çıkarlar uğruna ABD’ye, Fransa’ya, İngiltere ve hatta Rusya’ya kafa tutanlar mı babayiğit?
Depremde evlerini, canlarını kaybedenlerin yaralarını sarmak için çırpınan ve yaklaşık 500 bin kalıcı konutu 1 yılda tamamlama sözü verenler mi babayiğit!
Hadi canım siz de…
Elbette ki en yiğit, en babayiğit deprem çalışmalarına bile sekte vuran Bay Kemal!
‘Babayiğit’ payesi vermek de kesmedi Saadetli arkadaşları…
2022 kasımında bir paylaşım yapan Saadet Partisi Ataşehir İlçe Başkan Yardımcısı Özcan Albayrak, “Hidayet Allah’tan. Biz kimsenin imanını ölçemeyiz, kimin hidayete ereceğini de bilemeyiz” diyerek Bay Kemal’e övgüler dizdi.
SP’liler, hidayete erdiğini düşündükleri Kılıçdaroğlu’nun, her cuma namazında kendileriyle saf tutacağını, Ramazan’da iftar sofralarını şereflendireceğini, hacı adaylarını uğurlama törenlerinde en ön safta olacağını umut ediyor sanırım…
(Gerçi; seçim startının verildiği gün, Mansur Yavaş ile Malatya’yı ziyaret eden Bay Kemal, cuma namazına giderek, cami-türbe sezonunu açtı ve SP’lilerin ‘hidayet’ umutlarını yeşertti!)
SP’li arkadaşlar bu kadar da saf olamaz, derken SP GİK üyesi Ümit Çebi, üzerine bir de tüy dikti.
Kılıçdaroğlu’nun CHP grubundaki veda konuşmasını, “Haydi Bismillah” diyerek tamamlamasından çok etkilenen(!) SP Genel İdare Kurulu Üyesi Ümit Çebi, sosyal medya hesabından, “Geliyor Mücahid Kılıçdaroğlu” paylaşımı yaptı.
SP İstanbul Kadın Kolları Başkan Yardımcısı Habibe Erdoğan da CHP liderini ‘mücahit’ yakıştırmasıyla övdü.
Birilerinin ‘seyyid’lik, kimilerinin ‘hafızlık’ addettiği Bay Kemal’e, Milli Görüş’ün temsilcisi olduğunu iddia edenlerin de ‘mücahidlik’ payesi vermesi ne acı bir durum…
Ömrü davayla, kavgayla geçmiş…
Müslümanların düşünce, fikir ve görüşlerinin siyaset sahnesinde yer alması için mücadele vermiş…
Ümmetin, sosyalizm ile emperyalizm arasında ezilmemesi, dik durması, inancını yaşaması pahasına bedeller ödeyen, Kıbrıs harekatına direnen sol zihniyete rağmen dik durarak harekatın gerçekleşmesini sağlayan…
ABD’nin, İngiltere’nin karşısında sergilediği bu omurgalı duruşu sebebiyle de “Mücahid Erbakan” sloganlarına mazhar olan merhum Erbakan’ı, ABD ve İngiltere’de icazet arayan Kılıçdaroğlu ile aynı kefeye koymak…
Erbakan Hoca’nın yıllarca mücadele ettiği cenahın SP binası önünde attığı sloganlara eşlik ederek, “Adayımız babayiğit Kılıçdaroğlu” demek!..
Ne diyelim…
Recep Tayyip Erdoğan hazımsızlığınız sonucu kaybedilen İstanbul seçimlerinin ardından, rakı ve bira kadehlerini tokuşturarak, “Şerefine Tayyip” sloganları atan gürûhla bir kez daha kol kolasınız…
Herkes sevdikleriyle haşrolunur!
Allah sizleri ıslah eylesin...
* * * * *
İhtiras Dallas’tan, entrika Bizans’tan…
6 Mart pazartesi günü, İP ile 5’li masa arasında oynanan köşe kapmaca oyunu ve Meral Akşener’in ‘ikna odası’nda kafa kola alınıp masaya geri dönmeye zorlanmasıyla işleyen süreç Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığının ilanıyla sonuçlandı.
Artık adına ‘noter masası’ mı dersiniz, ‘kumar masası’ mı dersiniz, ‘kurtlar sofrası’ mı dersiniz…
Ne derseniz deyin!
Ülkenin siyasi, ictimai, diplomatik, ekonomik birikimlerini ulûfe dağıtır gibi dağıtan, kimisine mavi boncuk, kimisine başkan yardımcılığı, kimisine bol kepçeden bakanlık vaat eden CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, yaklaşık 1 yıldır mücadelesini verdiği adaylık pazubandını taktı ve oy devşirmeye yönelik şovlarına başladı.
Hem de sol cenahın inisifiyatifiyle değil…
Sözde milliyetçi Meral Akşener’in, güya Milli Görüşçü Temel Karamollaoğlu’nun, hesapta muhafazakar Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan ve Gültekin Uysal’ın desteği, teşviki ve alkışlarıyla…
Yaşanan, Dallasvari ihtiraslar, Bizansvari entrikalar ve alafranga uzlaşmalar, Erdoğan’ın ne büyük bir lider olduğunu bir kez daha tescilledi. Başka hangi lider, laikçisini, milliyetçisini, muhafazakarını, demokratını, marjinalini, terör yandaşını aynı potaya sokabilirdi ki! Tabii ki son söz milletin…
*