Bu kafaya 3 koyun bile teslim edilmez!
6’lı masanın aylardır sağa sola yamulan ayakları sonunda çöktü.
1 yılı aşkın süredir milleti, “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem”, “Sosyal, demokratik hukuk devleti”, “Eşitlik”, “Helalleşme”, “uzlaşma”, “Gümbür gümbür geliyoruz” teraneleriyle oyalayan 6’lı masa Asena’nın bir fiskesiyle yerle yeksan oldu.
Büyük bir hırs ve ihtirasla, “İlle de ben ille de ben aday olacağım” diyen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, kendisi dışındaki seçenekleri elinin tersiyle itmesi, masaya diktiği yüzde 1’lik figüranlara güvenerek kendisini dev aynasında görmesi pahalıya mal oldu.
Sen kalk ABD’lere git, Pensilvanya yollarında ‘hamburger’ ye sonra da ‘dost’ bildiğinden böylesi acı bir darbe al...
Sen kalk icazet almak için İngilterelere git, Almanyalara uç, sonra da masadaki iri ortağın, minik bir hamleyle hepsini boşa çıkarsın…
Sen kalk, Adalet Bakanlığına, İçişleri Bakanlığına, TÜİK’e, SADAT’a dayılan, masanda ‘İp’ oynatanların karşısında ise ‘tuş’ ol.
Gerçekten de Kılıçdaroğlu’nun düştüğü durum zor.
Allah kimseyi bu durumlara düşürmesin!
Bu işin bir tarafı elbette.
İşin diğer tarafı ise, Akşener’in Kılıçdaroğlu’na rest çekerek masayı dağıtmasını CHP içindeki bir kesimin büyük bir sevinçle izleyip, avuçlarını ovuşturması…
Mesela, YSK üyelerine yönelik “31 Mart’ı iptal ettirenler ahmaktır” hakaretinden dolayı 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezasına çarptırılan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu…
Henüz kesinleşmeyen ceza üzerinden ne güzel bir tiyatro sergilenmişti hatırlasanıza…
Kararı öğrenen Akşener, İmamoğlu’nu bağrına basmış, sarmış sarmalamıştı…
Gözleri ışıldayan Bay Ekrem de sanki ceza değil ödül almışçasına gülücükler saçarak, “İşte bu. Şimdi başlıyoruz” sözcüklerini terennüm ederek, 6’lı masanın cumhurbaşkanı adayı olmaya ne kadar hevesli olduğunu herkese göstermişti.
Yine Akşener’in kendi kurmayları aracılığıyla söylettiği, “Alevi bir adayla olmaz. Seçim kazanılmaz” sözüne içten içe hak veren CHP’lilerin sayısının da azımsanamayacak düzeyde olduğu aşikar…
Çakşener destekli İmamoğlu’nun, “Aday değilim. Genel başkanımın adaylığını destekliyorum” sözlerine de çok fazla itibar etmemek lazım.
Biz benzer sahneyi 2010’da Deniz Baykal’ın ‘kaset’ skandalı sonrası CHP genel başkanlığından istifa ettiği süreçte de görmüştük.
O dönem CHP Genel Başkanlığı için ismi geçen Kemal Kılıçdaroğlu, defalarca “Aday olmayacağım” açıklaması yapmış ancak sonra adaylığını koyarak o çok istediği koltuğa oturmuştu.
Bu konuda neler yaşanacağını hep beraber bekleyip göreceğiz…
İşin en ilginç tarafı ise bugüne kadar bütün ortaklarını yarı yolda bırakan ve adı ‘mikser’e çıkan Meral hanımın bu defa bir değil, 5 ortağını birden harcaması…
Akit, 17 Kasım Perşembe günü, 6’lı masanın “YPG ve PKK” ifadelerine yer vermeden yaptığı teröre tepki açıklamasını eleştirerek, milliyetçi-muhafazakar olduğunu savunan Akşener’in o masada yer almasına tepki göstermiş ve “Ya milliyetçiliği bırak, ya o masadan kalk” başlığını atmıştı.
Ertesi gün ise G20 zirvesi için gittiği Endonezya’dan dönüşte konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “6’lı masadaki İYİ Parti’nin CHP ile aynı çizgiye düşmesi tabii düşündürücü. Temenni ederiz ki gerek bu masayı terk etmek, gerekse milli ve yerli bir duruş sergilemek üzere konumunu yeniden gözden geçirir” diyerek, Akşener’i milli iradeye paralel hareket etmeye davet etmişti.
Pekiii…
Ne cevap vermişti Akşener?
“Biz o masadan kalkmayacağız. Biz birbirimize düşersek, inatlar uğruna yanlış olursa, o zaman hepimizin saçını başını seçmen yolar…”
Ne oldu peki neticede, Meral hanım masayı yıktı, ortaklarını sattı...
Biz de naçizane 13 Haziran 2022 tarihli yazımızda tam da bu konuya işaret etmiştik.
“Sinsi Meral hanım ortak satmaya doymuyor” başlıklı yazımızda, Akşener’in sinsi ve zikzaklı siyasetine işaret ederek şu bilgileri paylaşmıştık:
“90’lı yıllarda DYP lideri Tansu Çiller’in en güvendiği isim olan Meral hanım, Çiller ailesinin desteğiyle girdiği 1995 seçimlerinde İstanbul’dan milletvekili seçilmiş, ardından da Türkiye’nin ‘İlk kadın İçişleri Bakanı’ unvanını kazanmıştı. Ne olduysa 28 Şubat sürecinde oldu ve Akşener, Refahyol’un yıkılmasından sonra parti içi muhalefete soyunarak kendisine siyaset yolunu açan Çiller’i devirmeye çalıştı.
Meral hanımın bir sonraki durağı ise, adı AK Parti olmadan önce ‘Yenilikçiler’ olarak bilinen Erdoğan ve dava arkadaşlarının yapılanması oldu. Ancak burayı da kısa sürede terk etti Meral hanım…
Milliyetçi-muhafazakar olduğunu savunan Meral hanım daha sonra MHP lideri Devlet Bahçeli’nin davetiyle MHP saflarına geçti. Gözünü daha fazla güç hırsı ve koltuk ihtirası bürüyen Akşener, bu defa da Bahçeli’yi devirmek için elinden geleni yaptı. Hatta korsan kurultaylar ile MHP’yi ele geçirmeye çalıştı…”
Ama huylu huyundan vazgeçmez misali, Meral hanım kurduğu İYİ Parti ile de ortaklarını, yoldaşlarını yıkıp geçmeye devam ediyor.
Yine 4 Nisan 2022 tarihli “Akşener’in ‘İP’iyle kuyuya inilir mi?” başlıklı yazımızda da, Hacı Meral’in herkese mavi boncuk dağıtmasından bahsetmiş ve siyaseten güven vermediğinin altını çizmiştik.
Nitekim yaşananlar bizleri yanıltmadı.
Süreci birlikte yaşadık, gördük.
Hem, Akşener terk etmiş ne gam!
Masada İP’in yedeği de hazır zaten…
Kılıçdaroğlu, ‘sofrayı büyütmeye devam edeceğiz’ diyerek, masanın gizli ortağı HDP’yi alenen masaya davet etti.
Masa’da ip oynatmaya meraklı o kadar çok figüran var ki.
Meral gider, Pervin gelir…
6’lı masa olmaz da 5+1’li masa olur…
Ancak aylarca milleti oyalayanların, seçime sayılı günler kala bir aday üzerinde dahi uzlaşamadan tepetaklak olduğunu gören kitle, şunu net bir şekilde anlamıştır…
Ülkeyi 6’lı konsey ile yürütmeyi planlayan bu 6 isme; her birinin başına iki kişi düşecek şekilde 3 koyun verseler, 12 ay değil, 12 saat içinde hepsini kaybederler!
Bunlara bırakın devleti, 3 koyun dahi emanet edilmez!