Şehitlerimiz var
Şehitlerimiz var
Latif Erdoğan
Ve okuduğum, teselli aradığım bazı ayetler: “Allah yolunda öldürülenlere sakın ‘ölüler’ demeyin. Hayır, onlar diridirler, fakat siz bilemezsiniz. Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla; mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle sınayacağız. Sabredenleri müjdele! Onlar başlarına bir musibet geldiğinde ‘Doğrusu biz Allah’a aidiz ve kuşkusuz ona döneceğiz’ derler. İşte rablerinin lütufları ve rahmeti bunlar içindir, işte doğru yola ulaşmış olanlar da bunlardır.” (Bakara, 154-157)
“Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü zannetme! Aksine onlar diridirler ve Rableri yanında rızıklanmaktadırlar.
O şehitler, Allah’ın kendilerine bağışladığı nimetlerle sonsuz bir mutluluk duyarlar. Arkalarından gelecek olup, henüz kendilerine katılmamış olan mücahit kardeşleri adına da: ‘Onlara hiçbir korku yok, onlar asla üzülmeyecekler’ müjdesiyle sevinirler.
Yine onlar, Cenâb-ı Hakk’ın kendilerine olan büyük lütfu ve ihsanıyla sevindikleri gibi, ayrıca Allah’ın, müminlerin mükâfatını zayi etmeyeceği yolundaki vadinden dolayı da büyük bir sevinç duyarlar.” (Ali İmran, 169- 171)
“Kim Allah’a ve Peygamber’e itaat ederse, işte onlar Allah’ın kendilerine nimetler verdiği peygamberler, sıddîklar, şehitler ve sâlihlerle beraberdirler. Bunlar ne güzel arkadaştır!” (Nisa, 69)
Ve okuduğum, teselli aradığım bazı hadis-i şerifler: “Şehitleri kanları ile sarın. Zira Allah yolunda açılan bir yara kıyamet günü mahşere gelindiğinde, o yara, rengi kan rengi, kokusu misk kokusu olarak kanar.”
“Şehitler cennetin kapısında, nehrin parlak zinetinde, yeşil çadırdadır. Sabah - akşam rızıkları Cennetten onlara gelir.”
“Malını müdafaada öldürülen şehittir, ırz ve namusunu müdafaa ederken öldürülen şehittir, nefsini müdafaada öldürülen şehittir...”
“Suda boğulan şehittir, ateşte yanarak ölen şehittir, gurbette garip ölen şehittir, zehirli hayvan sokmasından ölen şehittir, karın ağrısından ölenler şehittir, bina yıkılıp altında kalarak ölen şehittir, evinin üstünden düşerek boynu kırılıp ölen şehittir, üzerine büyük taş düşüp ölen şehittir...”
“Din kardeşini müdafaada öldürülen şehittir, masum olan komşusunu savunurken öldürülen de şehittir.”
“Şehit, aile ve akrabasından yetmiş kişiye şefaat eder, şefaati kabul edilir.”
“Kıyamet gününde üç sınıf şefaat edecek: Peygamberler, sonra âlimler, sonra şehitler.”
“Cennete giren hiç kimse dünyaya geri dönmek istemez. Ancak Allah yolunda şehit olanlar müstesna. Onlar şehitliğin derecesini gördükleri için on kere de olsa geri dönüp şehit olmak isterler.”
Ve okuduğum, teselli aradığım mısralar: “Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber / Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber”.. (M. Akif Ersoy)
Ve içimi yakan bir taziye: Azerbaycan’dan Türkiye’ye dönerken Gürcistan üzerinde düşen C- 130 askeri kargo uçağındaki yirmi şehidimize Allah’tan rahmet, başta yakınları olmak üzere bütün silah arkadaşlarına ve tüm milletimize sabrı cemil niyaz ediyorum. Ruhları şad mekanları cennet olsun. Rabbim bir daha bizlere böyle acılar yaşatmasın.
Ve buruk bir not: Haberi duyunca çok üzüldüm, adeta kilitlendim. Hıçkırıklarım boğazımda düğümlendi. Gözyaşlarıma hakim olamadım. Kendimce bir teselli aradım. Yukarıda bir kısmının mealini aktardığım ayet ve hadislerle teselli olmaya çalıştım. Sizi de bu teselliye ortak etmek istedim. İnancımız odur ki, her nefis ölümü tadacaktır. Biz Allah’tan geldik ve O’na dönmekteyiz. Ve yine inancımız odur ki, hakiki teselli ancak imanda ve Allah’a teslim olmaktadır.
Uçağımız düştü mü, düşürüldü mü? Düştü ise niçin düştü? Düşürüldü ise niçin ve kim düşürdü? Bunlar ilgililer tarafından mutlaka bütün ihtimalleri göz önünde bulundurularak araştırılacak ve sonuç bütün milletimizle paylaşılacaktır. Bu mevzuda spekülatif bilgi ve yorumlardan kaçınılmalı devlet erklerinin beyanı esas alınmalıdır. Dünya çok hassas bir dönemden geçiyor. Vakit, bin düşünüp bir söyleme vaktidir.