“Kıldan ince kılıçtan keskin”(3)
“Kıldan ince kılıçtan keskin”(3)
İlhan Oral
Hak-baatıl savaşlarında, bazen baatıl başarı kazanır. Bazen de hakkın zaferi gerçekleşir. Genelde baatıl, fıtrata aykırılığından halk nezdinde değer kazanamaz.
O zamanda kaderin esrarengiz tecellisi zuhur eder. Bu tecelli ile hak, baatıla gâlip olur. Hak karşısında, baatıl güneş görmüş kar gibi erir, gider. Hakkın hâkimiyeti ile baatılın zevali ve hakkın zaferleri dosta güven düşmana korku salar. Hak, adalet ve merhametin yayılması ile gayrimüslimler bile huzur ve güven içinde yaşarlar. Hak uzun ömürlü olur ve devam eder. Tabii ümmet dünyevileşmedikçe!
Ümmet dünyevileşince toplumun genelde yüreklerindeki zafer ateşi sönmeye başlar. Bu hengâmede halk, batan geminin malları gördüğü maddi değerlere temayül etmeye yönelir. Artık maddi değerlere yönelen ahali “kazandım” dedikçe kaybetmeye marûz kalır. Hatta bireyselleşerek özellikle inanmış insanlar bile ümmet vasfını kaybederler. Âlimler, arifler, sâlihler, dürüst iş ve ticaret erbabı dirseklenerek geri itilirler. Gönüllü, hasbî ve fedakâr insanlar tasfiyeye tabii tutulurlar. İtildikçe itilirler.
Bir tarafta bu kesim küsmeye ve kenara çekilmeye başlar. Otomatik olarak kendilerini pasifize ederler. Diğer taraftakiler çok ve de daha çok çıkar sağlama yarışına yoğunlaşırlar. Ne bulurlarsa benim olsun iştahı ile sınır tanımaz olurlar.
Artık bunlar Karûn’laşarak zenginliklerini ve makamlarını “Demokles’in kılıcı” gibi kullanırlar. Ne hazindir ki ne o servet, ne o zenginlik ve ne de o yetki ve otorite faydalı olur. Artık mal da, mülk de ve otorite de bir gün ellerinden çekilip alınır.
Burada açık yüreklilikle ve samimiyetle ifade etmemiz gereken, sinsice sürdürülen bir programı hatırlatıyorum. Mevcut iktidarın temellerinin altını boşaltma projeleri sinsice yürütülmektedir. Bunlar yarın bir gün ağır mağduriyetler getirebilir!
Hak Kur’an’dan kopup, Allah’dan uzaklaşıp dünya malı ve her tür dünyalıkla sarhoş olanlar çoktur. Bunları Rabbimiz şiddetle uyarıp herkesi hizaya çekmektedir;
Malınızla mülkünüzle, soyunuzla sopunuzla öğünüp gururlanmanız ile siz, kabirleri ziyaret ettiniz. (Tekâsür:102/1) Uyarı dozunu artırarak devam ediyor;
Diliyle çekiştirip insanları, kaş-göz hareketleriyle alay eden insanın vay haline! Mal yığıp onu saydıkça sayar ve malının kendini ebedîleştireceğini sanır. Hayır hayır! Andolsun ki o Hutâme’ye atılacaktır. (Humeze:104/1-4) Bunca mal düşkünlüğü kıldan ince, kılıçtan keskindir. Tabii, insan kazandığı birikimlerden Allah yolunda infak etmezse ağır sorumluk altına girmiş olur. Hesap vermede çok aciz kalır, perişan olur.
Ey iman edenler! Yahudi bilginlerinden ve Hristiyan râhiblerinden çoğu, insanların mallarını haksızlıkla elde eder yerler ve Allah yolundan saptırırlar; Onlar ki, altını ve gümüşü biriktirerek hazinede saklayıp onları Allah yolunda infak etmeyenler! İşte bunları sürekli acı veren azap ile müjdele! (Tevbe:9/34)
Görüldüğü gibi burada kıldan ince, kılıçtan keskin deyimi hem olumlu, hem de olumsuz yönleri ile yürekleri titretmektedir. Özellikle nakdî değerleri biriktirerek hazinede saklayıp onları Allah yolunda infak etmeyenlere, sürekli acı veren azaba sebep oldukları anlatılmaktadır. Bundan arınma ancak infaktır. İnfak ile beraber şükretmektir. Andolsun, “Allah’a şükret” diye Lokman’a hikmet verdik. Kim şükrederse, artık o, kendi lehine şükretmiş olur. Kim inkâr ederse, artık Allah Ganidir, mülk yalnızca Ona aittir, Hamiddir, hamd yalnızca O’na aittir. (Lokman:31/12)
Bugün insan haklarını ihlal edenler, devlet malını zimmetlerine geçirenler yarar görmeyecekleri nice hakkın dayanılmaz ve altından kalkılmaz günâhla ölüp gidiyorlar.
Bunlar “kıldan ince, kılıçtan keskin.” Esselamualeykum.