Emekli emekliyor
Benim yazılarım amme efkarında ne kadar tesir icra eder bilmiyorum.
Benim yazılarım meydanı siyasette ne kadar bir etki alanına sahiptir bilmiyorum? Kapsama alanı ne kadardır?
Benim yazılarım riyaseti hükümette ne kadar etkili olur bilemiyorum? Ne kadar nüfuz ve füyûz eyler ki?
Emekli olan tanıdıklarım, arkadaşlarım ne zamandır illa benden bu hususta bir yazı rica ediyorlar. Onlara hep şunu söylüyorum: “Ben de emekliyim. Hanımım da emekli. Ve ben daha bu yazarlık işine yeni başlamış biriyim. Benim yazımın ne kadar getirisi olur?”
Bu son zamlardan sonra bir araştırma yaptım. Emekliler, özellikle Bağ-Kur ve SGK emeklileri, Ak Partili olanları kast ediyorum; eğer bu yerel seçimlerde bile yine Ak Partili adaylara oylarını vermeye devam ederlerse, emin olun onlar kadar bu partiye sadık ve sahip bir kitle olamaz.
Çok samimi itirafta bulunayım ki; yirmi bir yıllık Ak Parti devrinde gerek vekil, gerek belediye başkanı, gerek il veya belediye meclis üyesi veya il ilçe teşkilatlarında bir süreliğine görev yapmış onlarca insan bugün, devri vazifelerinde partiden sağladıkları menfaat azalınca veya sona erince gemiyi terk ettiler.
Adeta çevremiz onların siyasi cenazeleriyle veya bıraktıkları çöplerle dolu. Fakat emekliler, özelikle Bağ-Kur ve SGK emeklileri hâlâ bu partiye oy veriyorsa veya verecekse Ak Parti bunların teker teker isimlerini bir “Sadıklar ve Vefakarlar Parkı” oluşturup orada zikretse isabet olur.
Baktım. Bir memur emeklisi ile çalışan memur arasındaki maaş farkı yarıdan daha aza inmiş. Çalışan bir öğretmenle emekli bir öğretmen arasındaki fark yarıdan aza inmiş. Bağ-Kur ve SGK emeklisi ise gerçekten sürünceme bir hayata itilmiş.
Sayın Cumhurbaşkanı! Türkiye’de yayın yapan gazetelerde yüzlerce makale yazarı var. Bunlar içinde, şu yazmaya başladığım bir yılda, sizin ve Ak Parti lehine en fazla yazı yazan yazarlardan biriyim. Ama söy-le-mek-durumundayım: Bu sorun büyük..
Son birkaç seçimdir sizin oy oranınızdan yırtarak partinin eksikleri yamanıyor.
Şahsen ben, “memura da çok ver emekliye de çok ver” tezini savunanlardan değilim. Devletin imkanları varsa zaten verir. Devlet halkının düşmanı değildir.
Ancak haksızlık şurada: Çalışana emeklilere oranla çok fazla veriliyor. Aradaki makas açılıyor.
Sayın Cumhurbaşkanı! Şeriatın kestiği parmak acımaz. Hukukun değil. Kararın değil. Mevzuatın değil. Şeriatın… Şeriat demek adalet demek. Az verin ama azda eşitlik olsun. Çok verirseniz herkese verin ki; çokta eşitlik olsun.
SGK ve Bağ-Kur emeklisinin maaşı yeniden değerlendirilsin derim.
Ayrıca bazı göstergeler var. Engellilerin parası iki bin küsura çıkarılmış. Yaşlı maaşı şu kadar olmuş. Bunlar gülünç şeyler. Puan kazandırmaz.
Çocuğuna Recep Tayyip adını veren baba da isyan ediyor, Ulaş adını koyan da…
Sayın Cumhurbaşkanı! Partiye ve devri iktidarınıza yönelik eleştiriler çoğaldı. Bu eleştiriler sizin iyi niyetinizden kuşku duyan eleştiriler değil ama sizi birilerinin kuşattığına, sizin de onlara itiraz edemediğinize inanan eleştiriler.
Şu haliyle Ak Parti, her cihetten tenkit ediliyor. Hilafet tartışmaları sebebiyle, 5816 sayılı yasa sebebiyle, İslam’a ve mukaddeslere saldırılara karşı gereken tedbirleri alamamış olması sebebiyle, eğitimde başarılı bir yol alamaması sebebiyle, okul müfredatına milli bir tarih dersi koyamamış olması sebebiyle v.s. sebebiyle…
Bunlarda haklı oldukları yer var, haksız oldukları yer var. Biliyorum ki; her şey tenkit edenlerin sandığı gibi değil lakin neticede bu eleştiriler Ak Parti yığınından koparıp götürüyor.
Adam atını kaybetmiş, arıyormuş. Birine sormuş: Kardeş şu minvalde bu şemailde bir atım vardı, kayboldu. Gördün mü acaba?
Kardeş sen hiç atı kaybolmuşa benzemiyorsun. Atı kaybolan ağlar, sızlanır, sesini kısar, gözleri kızarık olur.
Adam: Şu dağın ardında da bir umudum var. Eğer orada da bulamazsam seyreyle bendeki ağlamayı o zaman…
Emeklinin, yine de Cumhurbaşkanından umudu var.
Vesselam.