Taksim’de toplu namaz
Taksim’de toplu namaz
HÜSEYİN ÖZTÜRK
Yakın geçmişimizde toplu namazlar vardı. 1960 yılının ikinci yarısından sonra merhum Mehmet Şevket Eygi’nin başlattığı toplu sabah namazları.
O tarihlerde yedi yaşında bir çocuk olarak Ankara’da Hacıbayram ve Maltepe Camii’ne babam rahmetli götürürdü.
Maltepe Camii’ni merhum Menderes’in yaptırdığını, idam edilmesinin sebeplerinden birisinin de bu cami olduğunu söylerdi.
Yıllar sonra mesleğe başlayınca araştırdığımda gördüm ki, hakikaten de öyleymiş. Menderes’e hitaben:
-“Sen misin cami yaptırarak sabahın erken saatlerinde tatlı uykularımızı ezanla böldüren” diye defalarca hakaret edilmiş.
Bu sebeple Maltepe Cami yıllardır camiden uzak ölen resmi devlet görevlerinin cenazelerinin kaldırıldığı cami olmuştur. Sanırım hâlâ öyle.
Çünkü İslam’a dost olan her müminin cenazesi yıllardır genelde Hacıbayram Camii’nden uğurlanır.
Pazar günleri toplu sabah namazları o dönemlerde sadece İstanbul, Ankara değil, bütün bir Türkiye’de icra edilmişti.
Bu büyük gelenek yaşatılmalı. Milli birliğimizin teminatı dilimiz ve dinimizdir.
Çünkü, dini, milli değer yargılarımız yara aldıkça bedeni ve ruhi zaaflarımız çoğalmakta, düne kadar yanlış ve ayıp olan şeyler artık normalleşmektedir.
*
Toplu sabah namazlarının olduğu günler, şehir ve insanlar bayram ederdi.
İşte yıllar sonra böyle güzel bir haber Pazar günü, TÜGVA İstanbul Medya ve İletişim merkezinden geldi. Şöyle deniliyordu:
“Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) İstanbul, ortaokullu, liseli ve üniversiteli 1500’e yakın gençle Taksim Camii’nde sabah namazında bir araya geldi.
Sabahın erken saatlerinde omuz omuza saf tutan gençler, namazın ardından tekbirlerle, salavatlarla cami avlusunu adeta manevi bir atmosferle doldurdu.
İstanbul’un gül bahçesi olması duasıyla, Peygamber Efendimiz (s.a.v) ve Mus’ab bin Umeyr hazretlerine dualar edildi.
Gençlerimizin coşkusu ve samimiyetiyle Taksim Camii, bu sabah bambaşka bir ruhla yankılandı”.
*
Evet, işte Cumhurbaşkanımız R. Tayyip Erdoğan’ın aradığı gençliğin önemli meziyetlerinden birisi budur. Mektep ile camiyi bütünleştiren bir gençlik. Bilgi ile ahlakı aynı teknede yoğuran bir gençlik.
Bu güzel haberde geçen Mus’ab bin Umeyr hakkında kısa bilgi verelim. Lakin İslam Ansiklopedisinden mutlaka okunmalı.
Mus’ab bin Umeyr, ilk müminlerden biridir. Efendimizin Peygamberliğine şiddetle karşı çıkan ailesinin baskısı karşısında ibadetlerini gizli yapar.
Durumu öğrenilince hayatında zor bir dönem başlar. Babası ve annesi, Müslüman olduğu için çok ağır cezalara çarptırırlar fakat dininden vazgeçiremezler.
Mus’ab, baskılar neticesinde Habeşistan’a ilk hicret edenlerin arasında yer alır. Bir süre sonra Mekke ileri gelenlerinden bazılarının İslâm’a girdiği yolunda yanlış haber üzerine otuz sekiz kişiyle birlikte döner ve Birinci Akabe Biatı’na kadar (621) Mekke’de kalır.
Bu tarihte Peygamberimiz (s.a.v.) Medinelilerin isteğiyle onu İslâm tarihinin ilk muallimi olarak görevlendirir. Böylece Medine’ye ilk hicret eden ilk muallimdir.