Maddecilik fırtınası
“Ey insan evladı! Bütün ömrünü miden ile bağırsaklarına harcamamalısın. Onları doldurman esas gayen olmamalı. Hayatına asıl yön verecek olan kalbin ve beynindir. Varlığının anlamı, onları mamur ve ‘insan’ eylemendir”. Laedri.
Bir garip maddecilik fırtınasına tutulmuş vaziyetteyiz. Yani kapitalizme tapıcılık, hayatımızın her dakikasını etkisi altına almış sürekli savrulmaktayız.
Azgın bir maddecilik tsunamisi içerisinde serseme dönmüş halimizi hepimiz gözlemlememize rağmen, hakikatle yüzleşmeye cesaret edememekteyiz.
Bu sebeple siyasetten sanata, kültürden ekonomiye kadar insanoğlunun el attığı her sahada öncelik; yorulmadan, çalışmadan, emek harcamadan kolay kazanmanın yolu aranmaktadır.
İşin tuhafı şu ki, bu meseleye karşı toplumu uyandırması gereken medya ve siyasi kurumlar da aynı fırtınanın etkisiyle tepetaklak gitmekte, toplumsal fırtınaya karşı önlem alınmaması için adeta direnilmektedir.
•
İnsan istikameti belli olan bir varlıktır. Nedir istikamet? İşte günümüzde bu soruya cevap vermek öyle zor ve karmaşık ki, yine de söyleyelim.
İnsan istikameti belli olan varlık olarak öncelikle iki dünyalıdır. Birisine inanıp da diğerine inanmayanlara istikametten söz etmek abes kaçar.
Lakin hiç olmazsa iki dünyanın birinin geçici, diğerinin ebedi olduğuna inananlarımız, inandıklarının gereğini yerine getirebilirsek diyerek, bu kadarla yetinelim.
İstikametini kapitalizme yahut maddeciliğe hasretmiş hiç kimseden ne ailesine ne toplumuna ne devletine ne milletine fayda gelmeyeceği aşikârdır.
Ne tek taraflı maddecilik ne de mana, beşeriyetin muhtaç olduğu istikametli hayatı kurup, huzur ve adaleti temin ve tesis edemez.
Kapitalizmin amansızca sevk edip, hırsa mahkûm ettiği psikoloji tüketim baskısı, insanların akli melekelerini zaafa ve dumura uğratmış vaziyettedir.
Medyanın ve sosyal medyanın tüketime yönelik şeytanı bile utandıracak yollara tevessülü, fertlerin çalışma idraklerini tamamen köreltmekte ve gaflete sürüklemektedir.
•
Batılılar kendi ürettikleri kapitalizmin çarkları arasında ezilmekte ve ezikliklerini bizim gibi ülkelere her yolla ihraç etmektedirler.
Her millet kapitalizme tapabilir, kapitalizmin ve maddeciliğin uşağı olabilir ama Müslüman milletlerin kapitalizme ve maddeciliğe kapılması, esir olması düşünülemez.
Bu hakikati bizden çok Batılılar bilmekte, bu sebeple de toplumumuzu; dini-milli değer yargılarından uzaklaştıracak şekilde üzeri zevk ve eğlence ile ambalajlı imkânlar, görseller, diziler, filmler, reklamlar yaptırarak kendi çukurlarına yuvarlamaktadırlar.
Madde tapıcılığı veya kapitalizmin esaretine teslim olmak, insanı insan yapan erdemleri temelinden sarsmaktadır.
Bu gerçeği, günlük insan ilişkilerimizde neler yapıp ettiğimize samimiyetle ve aklıselim şekilde baktığımızda rahatlıkla idrak edebiliriz.
Böyle bir durum pek çoğumuza normal gelebilir ama normal değildir. Kendimizle baş başa kalıp, kendimizle sohbet edebildiğimizde görebiliriz. Tabii mana öncelikli olursa!
•
Ezcümle:
Maddecilik fırtınasından kurtulup, hayatlarımıza biraz da hikmet ve irfan penceresinden bakarak, “nereye yolculuk” diye sorabiliriz.