Böyle kaç dava ve vefa insanı kaldı? (1)
Böyle kaç dava ve vefa insanı kaldı? (1)
HÜSEYİN ÖZTÜRK
“Dava ve vefa” kavramı, insan olabilen herkesin sevdiği iki mefhumdur. İnsan olmayı ve kalmayı sürekli kılar.
İnsan olan ve insan kalabilen, nasıl ve neden yaratıldığını idrak edebilen kimselerin, davasına sadık kalması için vefa insanı olması gerekir.
Tabii, davaya inanmak ve vefa, nefsi ve dünyalık olmamak kaydıyla!
Dünyalıkları için dava ve vefa insanı gözükenler, istediklerini alamayınca kendilerini ve çevrelerini aldatacak nice hadiseler uydurur ve vefasızlık örneği gösterirler.
Siyasi tarihimiz böyle şahıslarla doludur. Siyasi tarihimiz derken elbet her partiden bahsetmiyoruz. MNP, MSP, Refah ve Ak Parti’den söz ediyoruz.
MNP’yi kuran kadrolar, MSP’yi. MSP’yi kuran kadrolar, Refah’ı, Refah’ı kuran kadrolar da Ak Parti’yi kurmuştur.
Yani MNP’den başlayan dava şuuru, Ak Parti’de Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsında neşvünema bulmuştur.
Tabii aynı kadrolar içerisinden başka kimseler de partiler kurmuşlardır. Bugün hangi zihniyete yakın durdukları meydandadır. Geçelim.
Ömrümün 40 yılı, MSP’den Ak Parti’ye, halen hem sahada hem salonlarda, daha çok da sahada geçmektedir.
•
İşte bu kadroların ilk kurucu şahitlerinden birisi de Hasan Aksay’dır. Senelerdir yakından takip ederim. Uzun seneler birlik ve beraberliğimiz oldu.
Önceki gün ziyaret etmek imkânı bulduk. Nüfus hüviyet cüzdanına göre doğum tarihi 1931 olsa da 1933’lüdür. Yani bugün 92 yaşında.
Kızı Tuba Hanım, damadı Ahmet Bey’in yakın ilgisiyle hafıza sağlığı, yemesi içmesi-yerinde, sadece yürümede zorluk çekmektedir. Dava ve vefa inancı ise zikzak çizmeden devam etmekte.
Yaşı büyütülerek siyasete girmeden önce, son Osmanlı ulemalarından babası “Kara Müftü” lakaplı Mehmet Emin Efendi, 5’i erkek, 2’si kız yedi evladına şu vasiyette bulunur:
-“Bu millete hizmet, Kelime-i Tevhid’e hizmettir. Bu yoldan ayrılmadan, istikametinizi bozmadan, yolunuzu şaşırmadan vefadan ve davadan vazgeçmeyin”.
Benim şahit olduğum yıllarda beş erkek evladının davaya sadakatleri hep sürmüştür. Kardeşler içerisinden Hasan Bey’in siyasete girmesi istenir.
Şart şudur:
“CHP zihniyetinin bu ülkeye ve millete yaptığı kötülüklerle mücadele etmek için mutlak siyasete girilmelidir”.
CHP’nin karşısında Demokrat Parti vardır. O halde Demokrat Parti’de siyaset yapılmalıdır. Bu düşünceyi güçlendiren bir hadise yaşanmıştır.
1940 yılında kurulan ve o günkü adıyla Haruniye Köy Enstitüsü olan sonradan Düziçi ismi verilen mektepte sergilenen tiyatro oyununda, merkep rolüne giren birine sarık ve cübbe giydirilir ve çevrede infial meydana getirilir.
Bu hadise, siyasete girmeden CHP zihniyetiyle mücadele edilemeyeceği inancıyla Hasan Aksay’ın yaşının büyütülmesi gerekir ve iki yaş büyütülerek siyasete girer.
•
Ezcümle:
Tabii Hasan Bey’in vefa ve dava adına girdiği siyaset, köşe yazılarıyla anlatılacak gibi değil. Yıllardır anlattıklarından aklımda kalanları yazdım.
Yarına devam.