• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Halit Kanak
Halit Kanak
TÜM YAZILARI

Muhammed Ziya Ül Hak'ın Şehâdeti (17 Ağustos 1988)

18 Ağustos 2019
A


Halit Kanak İletişim:

"Pakistan, Türkiye'nin doğudaki bir vilayetidir. Ben bu vilayetin, Cumhurbaşkanı emrindeki valisiyim."

Bu samimi sözlerin sahibi Ziya Ül Hak 12 Ağustos 1924 yılında doğdu. 17 ağustos 1988'de şehid edildiğinde 64 yaşını 5 gün geçmişti.

Hindistan sınırındaki birliklerini C - 130 tipi askerî uçakla denetlemekten dönüyordu. Kendisi dâhil 37 kişinin içinde bulunduğu uçak, saat 18.00 civarında havada infilak etti.

İslâmî Devlet yapısı için bir "Anayasa" hazırlatıyordu. Ülkesinin mutluluğunun bir tek kaynağının İslâmiyet olduğuna yürekten inandığı için, İslâm Dinine uygun kanunların ülkesinde uygulanmasını istiyordu.

Yalnız ve tek başına karar aldı demesinler diye bunu halka sordu. Yaptırdığı halk oylamasından % 95 evet çıkınca kolları sıvadı işe başladı. Önce "Şerî Anayasa" hazırlamak için âlimlerden oluşan bir anayasa kurdu.

Ancak bu komisyonu çalıştırmadılar. İç ve dış güçler, çeşitli hile ve desiselerle komisyon üyelerine iş yaptırtmadılar. Komisyonda uyuşmazlık ve tartışmalar aylar alınca, Cumhurbaşkanı Ziya-ül Hak canlı yayında ağlayarak bu durumu halka anlattı. Sürekli birbiriyle didişerek süreci uzatan komisyonu ve bunu baltalayan Muhammed Han Junejo Başbakanlığındaki hükümeti anayasanın 58-2 b maddesi gereğince feshettiğini, yerine yenisini kuracağını ifâde ederek "Ülkemde İslâmî hükümleri hâkim kılmak için her türlü fedakârlığa hazırım" demiş bu sözlerinden bir kaç hafta sonra da şehid edilmişti.

Vatanını, halkını özellikle Türkiye ve Türkleri çok seviyordu. Hafta sonlarında çok önemli toplantısı yoksa, mutlaka Türkiye Büyükelçisinin konutuna kahvaltıya gelir, büyükelçinin çocuklarını makam arabasıyla kriket maçı izlemeye götürürdü.

Bu da yetmez zamanlı zamansız fırsat buldukça Türkiye'ye gelir, "Sayın Cumhurbaşkanım bir randevu alsaydık" diyen çalışma arkadaşlarına, "insan kardeşinin evine randevuyla mı gider" cevabını verirdi.

Ayrıca Türkiye'yi bir Türk kadar iyi tanırdı. Başta Ankara olmak üzere, defalarca İstanbul'a, Konya'ya, Bursa'ya, Çanakkale'ye gitmiş, pek çok kez de bayramlarımıza katılmıştır.

Tedbiri de elden bırakmazdı. Ülke içinde yaptığı seyahatlerde Amerikan elçisini yanında bulundurur, herhangi bir suikast girişimine karşı fırsat vermezdi. Bu alışkanlığını değiştirmeyince şehid düştüğü bu sabotajda ABD Büyükelçisi Arnold Ravi de hayatını kaybetmişti.

Kendisini bir kez Süleymaniye Camii'nde görmüştüm. Süleymaniye Camii'nin halılarını kendi cebinden yeniletmiş bir de mevlid okutmuştu. (Mevlid okuyanlardan biri de İbrahim Tatlıses'ti. Hatır kırmamış gelmiş.)

Muhammed Ziya-ül Hak aynı zamanda garip gurebâyı sever, muhtaçlara yardım ederdi. Sovyetler Birliği'nin Kızıl Ordusunun Afganistan'ı işgâli sırasında ülkesine sığınan iki milyondan fazla mülteciye bizim gibi kucak açmış, onlara sahip çıkmış, bütün ihtiyaçları için seferber olmuştu. Ülkeleri işgâle uğrayan Afgan mücâhidlerine her türlü silah, mühimmat ve lojistik desteği vermişti.

Ziya ül Hak'ın Afgan mücahidlerine yaptığı bu destek ABD tarafından memnuniyetle karşılanmış ve bu desteğin devam etmesini istemişti. Ancak, bir müddet sonra Rus askerleri Afganistan'ı terk etmek zorunda kalmış, 11 Eylül saldırılarını bahane ederek bu sefer ABD kendisi Afganistan'ı işgâl edince, Afgan halkına yine işgâlden kurtulması için Pakistan tarafından yapılan yardımlar bu sefer yine ABD tarafından terörist faaliyetler olarak nitelendirilmiş ve Pakistan'a pek çok hava operasyonu yapılmıştır.

Ziya ül Hak, neredeyse bir Türk gibi düşünür, Türk gibi yaşamaya çalışırdı. En büyük ideâli, Kızıl Çin işgâlinde Doğu Türkistan'da yaşayan Müslüman Türkler ile yine kızıl Bulgar yönetiminde her gün cehennem hayatı yaşayan Bulgaristan Türklerini esaretten kurtarmaktı.

Diğer idealleri şöyleydi. Atom bombasını yapan ilk İslâm ülkesi olmak. (Bunu başarmıştır.) Pakistan, Bangladeş ve Afganistan arasında İslâmî Anayasası olan, Asr-ı Sâdet ölçüleri içerisinde gören herkesin örnek alacağı bir "Federe Devlet" kurmak.

Türkiye, Malezya, İran, Irak, Afganistan ve Bangladeş arasında "Asya Ortak Pazarını" kurmak gibi pek çok projeleri vardı.

Ülkesindeki mevcut iktidar Pakistan'ı sosyalist sisteme doğru sürüklüyordu ve 1977 Haziran seçimlerinde yine çoğunluğu sağlayınca temmuz ayında iç savaş çıktı. Bunu bastırmak için ordu yönetime el koymuş, Ziya Ül Hak Genelkurmay Başkanı olarak idareyi ele almıştı akabinde grevleri yasaklayarak 11 yıl boyunca istikrarı sağlamayı başardı.

Bu süre içerisinde eğitime önem vermiş, 1980 yılında Uluslararası İslâm Üniversitelerini, 1983'te Karaçi Ağa Han Üniversitesini, 1986'da ise Lahor Yönetim Bilimleri Üniversitesini açmıştır.

Ayrıca o dönemde mevcut medreselerin yanında yeni medreseler açtırmış, öğrenci sayısı 700 binlere ulaşmıştı. (New York 11 Eylül ve Londra 7 Temmuz 2005 patlamalarının ardından medreseler üzerinde baskılar arttı. Lahor Yüksek Mahkemesi ve Yargıtay o dönemde üç milyondan fazla medrese öğrencisinin lise diplomasının denkliğini iptal etti.)

Kurban Bayramından bir hafta önce, Pakistan Ülke Başkanımız (Genel Başkanı olarak görev yaptığım Türk Dünyası Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği'nin ülke başkanı) Yücel Şimşek Kardeşimizin öncülüğünde, Akademisyen Durmuş Bulgur ve Halit Uğurlu Hocalarımın dâvetiyle Pakistan Mezunları Derneği 'PAMDER'i ziyaret etmiş, yüreklerinin güzelliği yüzlerine yansımış pırıl pırıl kardeşlerimizle tanışmış, onlarla Pakistan'ı ve oradaki dost ülke insanını konuşmuş, sohbet etmiştik. Önceleri Ak Hunlar ve Kuş Hanlar'ın, sonralarda Gazneliler ve Timuroğulları'nın kurduğu medeniyetin izleri Pakistan'da hâlâ görülebilmektedir. Hatırı sayılır Türk nüfus ise Abatâbâd, Mansehra, Haripu ve Muzafferâbâd şehirlerinde (Hazara ve Keşmir bölgelerinde) yaşarlar. Yine uzun ömürlü oluşlarıyla bilinen (110 - 120 yaş) Hunza Türkleri de dağlık bölgelerde hayatlarını sürdürmektedirler.

Dost ve kardeş ülke Pakistan, şu sıralar İngilizlerin o bölgeden çekilirken saatli bomba gibi kurup bıraktıkları Keşmir Bölge meselesiyle mücâdele ediyor. Allah (c.c) yâr ve yardımcıları olsun inşaallah. Pakistan doğu ve batı olarak ilk kuruluşunda Muhammed Ikbâl ile Muhammed Ali Cinnah'ın Müslümanların yoğun olduğu yerler Müslümanlara bırakılsın tezi dikkate alınmıştı. Müslüman nüfusun fazla olduğu yerler Pakistan'a, Hindu nüfusun yoğun olduğu yerler ise Hindistan'a bırakıldı.

Nüfusun % 95'i Müslüman olan Keşmir'e sıra gelince hangi ülkeye dâhil olacağına kendileri karar verilsin dendi. Halk Pakistan'a katılmaktan yana karar almasına rağmen, İngilizlerin fitnesiyle Keşmir Prensi Maharaja Hari Singh Keşmir'in Hindistan'a bağlanmasına karar verdi. Halk Prense karşı ayaklanınca, prens Hindistan'dan yardım istemiş ve işgâl başlamış. Pakistan ordusu da Müslüman halkı korumak için asker gönderince oradaki bitmeyen çatışmalar da 1947'de böylelikle başlamış oldu.

1949'da BM araya girince ateşkes anlaşması sağlanmış, bu anlaşmaya göre Keşmir'in geleceği BM kontrolünde referandumla belirlenecekti.

Ancak Hindistan anlaşmaya uymayı reddetti ve askerlerini geri çekmediği gibi, işgâl ettiği nüfusun tamamına yakını Müslüman olan bölgeyi Cammu Keşmir adıyla kendine bağladı.

Şu anda Müslüman Keşmir bölgesinin % 45'i Hindistan, % 20'si Kızıl Çin tarafından işgâl altındadır. Türkiye olarak, nüfusu 200 milyona yaklaşan dost ve kardeş ülke Pakistan'a desteğimiz artarak devam etmeli ve Muhammed Ziya Ül Hak dönemindeki samimi günlere yeniden dönmeliyiz. Çünkü Yeni Türkiye oturduğu eksen üzerinde bu tür dostlarla iş birliği güç birliği yaparak mazlum, mahsun ve mağdur toplumların yaralarını sarmaya devam etmelidir.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Farklı bölge aktörleri

Ziya el-Hak: Erdoğan; Butto: Kılıçdaroğlu' dur.

Vahdet M.G

FİTNE FUCURLUĞUN ÇAĞRIŞIMI...İNGİLİZ MÜSTEŞRİK VAY AJAN OLABİLİR (MÜSTEŞRİK İSLAMİ BİLGİYİ BİLİP MÜSLÜMAN OLMAYAN DEMEKTİR)HAŞA HZ MUHAMMEDİN ÜMMETİNİ MİLLETİNİ YIKMAK İÇİN...AF BUYURUN FUHUŞU ARTIRMALI..ÇÜNKÜ ERKEKLERİN NEFSİ BU KONUDA ZAAFİYETİ VARDIR..İNGİLİZ SİZLERİN SÖYLEDİĞİ GİBİ KEŞMİRİ -KIBRISI-MUSUL-KERKÜKÜ-BRUNEYİ-SİNGAPURU-KUWEYT -IRAK ARASINDA TARAFSIZ BÖLGEYİ..AYNI BÖLGE GİBİ MISIR SUDAN ARASINDA TARAFSIZ BÖLGEYİ FİTNEYLE HARİTASINI OLUŞTURMUŞ..FRANSIZDA HATAYI...BİZ MÜSLÜMAN ÜLKELERDE ÖNCEDEN PLANLADIKLARI KAN VE GÖZ YAŞI DURMASIN DİYE ..ARAKAN .MİYANMAR BAŞAKANA BARIŞ ÖDÜLÜ..MOROLU MÜSLÜMANLAR ŞİMDİKİ FİLİPİN BAŞAKNIYLA YARI BAĞIMSIZ OLDULAR YILLAR SONRA ..EN ÖNEMLİSİ FİLİSTİN...İSRAİLLİLERE YARDIM EDEREK 1948 DE KURDURMASI...NÜFUSUNU ARTIMAK İÇİN DÜNYANIN 4 YANINDAN YAHUDİYİ FİLİSTİNE GÖTÜRMESİ...KEŞKE UGANDADA KURULSAYDI..DEMEK İŞTEN BİLE DEĞİL....MÜSTEŞRİK İNGİLİZİN SÖZLERİYLE 1923TEN İTİBAREN ŞEHİT KANIYLA SULANMIŞ ÜLKEMİZDE İNGİLİZ ASKERİ İÇİN ERMENİ KADIN GENEL EVİ AÇAR... ÖLÜNCE VASİYETİLE MANUKYANA TESLİM EDER.  YÜCE RABBİMİZ BATIYA DERDİNİ VERİYOR HER TÜRLÜ SAPKINLIK VE UYUŞTURUCU ..AVRUPANIN NÜFÜSUNU AZALTIYOR. 100 YIL SONRA NASIL BİR AVRUPA OLACAK...AHESTE AHESTE...SAYGILARIMLA
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23