• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Faruk Köse
Faruk Köse
TÜM YAZILARI

Alevilerin Başbakan’dan talepleri

26 Kasım 2014
A


Faruk Köse İletişim: [email protected]

Başbakan’ın “Cemevi ziyareti”ne diyecek bir şeyim yok. Bu ülkede yaşayan herkesin Başbakanının, farklı kesimlerin “önde gelenler”ini ve “önemli mekânlar”ını ziyaret etmesi kadar normal ne olabilir ki?

Ancak bunu normal görmem, “ziyaret esnasındaki tarz”a dair sözüm olmayacak anlamına gelmez. Zira, mesela kamuoyuna “Başbakan Alevi Dedesinin elini öptü” diye yansıyan fotoğrafa bir açıklama gelmeli. “Dede” veya “bir vatandaş”, bu önemli değil. Önemli olan, bunun normal olup olmadığı. Bu noktada “Başbakan, Alevilerden ‘başka kesimlerin önde gelenlerinin eli’ni de öper mi, öpecek mi?” diye sorulursa ne cevap verilecek?

Kimin eli olursa olsun, gerekli de olsa, “politik bir manevra”da Başbakan’ın gidip de sağda-solda el öpmesini kesinlikle doğru bulmuyorum.

Bir başka husus, Başbakan’ın, Pir Sultan Abdal’ın heykelini ziyaret etmesi. Bunu nasıl yapar, aklım almıyor. Pir Sultan Abdal, Anadolu’yu Osmanlı Devleti’nden koparıp Şah İsmail’in Şii Devleti’ne bağlamak için çalışmadı mı? Hani, şiirlerinde “Siyaset (idam) günleri gelip çatmadan, Açılın kapılar, Şah’a gidelim” diyor ya, o şah, İran Şahı işte. Tamam, Başbakan cemevini ziyaret etsin de, böyle birinin heykelini nasıl ziyaret eder?

Bu hususlar hakkında yorum yapmayacağım, sadece sorup geçiyorum. Bugünkü konu, Alevilerden Başbakan’a verilen “12 maddelik talep listesi.” Önce bu listedeki birkaç hususa değinip, ardından “Ehl-i Sünnet mensubu” olarak ben de “12 maddelik talep”te bulunmak istiyorum.

“Aleviler ötekileştirilmesin” deniyor, ki doğrudur, tabiî ki ötekileştirilmesin. Ancak “Alevilere pozitif ayrımcılık” da yapılmasın. Bu talep içinde “Türkiye’de Alevi bir bakanın, müsteşarın, valinin, genel müdürün olmaması”ndan söz ediliyor ki, bu doğru değil. Türkiye tarihinde kim ne zaman nereye geldi bilinmiyor mu da böyle bir “mazlumiyet edebiyatı” yapılıyor?

“Cemevleri, Alevi inancının ibadet mekânlarıdır. Cemevlerinin inançsal statüsü tanınmalı, diğer ibadethanelerin yararlandıkları tüm haklardan yararlanmalı” deniyor. Tamam, öyle olsun; ancak bu durumda Aleviler bir hususa karar versinler: Eğer müslüman iseler cemevleri tekke veya kültür merkezi gibi bir yer olmalı; her müslüman gibi camiye gelip müslümanca ibadet etmeliler. Yok, Alevilik “ayrı bir din” ise, bunu ikrar ve ilan etsinler, o zaman tabiî ki kendi dinlerinin ibadethanesi olarak cemevine statü isteyebilirler. Şu dikkat çekici: Aleviler, aslında bu husustaki tavırlarını “Alevi köylerine cami yaptırma girişimi ve imam atamaları durdurulmalı” talebiyle göstermiş olmuyorlar mı?

“Alevi İslam inancı ortaöğretimden başlayarak öğretilmeli; yükseköğretimde Alevi inancına yönelik inanç önderlerini yetiştiren akademik birimler kurulmalı” talebi de iyi niyetli bir talep gibi durmuyor. Çünkü Alevilik İslam’dan ise, niçin ayrı bir eğitim isteniyor? Mesela, ayrı bir Hanefilik, Şafiilik eğitimi var mı? Aleviler önce bu hususta net bir karara varmalı.

“İslam tarihi, mezhepler üstü bir anlayışla doğru ve tarafsız olarak yeniden yazılmalı, başka inançları yok sayma düşüncesinden vazgeçilmeli” deniyor. Kendi inançlarına toz kondurmayan Alevilerin, “İslam Tarihi”ne müdahil olmaları iyi niyetten olabilir mi? İslam tarihi dersi nasıl mezhepler üstü, ya da tarafsız yazılabilir? İslam tarihinin “başka inançlar”a göre (de) yazılmasını talep etmek, abesle iştigal değil mi? Niçin başka inançlara göre yazılsın, İslam’a göre yazılmalı değil mi?

Abesle iştigal mahiyetindeki bir talep de “İstanbul Boğazı’na yapılan bir köprüye Yavuz Sultan Selim ismi veriliyorsa, Boğaziçi Köprüsü’nün adı da Şah İsmail Hatayi olarak değiştirilmeli” talebi. Yavuz Sultan Selim İslam devletinin başkanı, Şah İsmail ise o İslam devletini parçalamak ve müslüman halkı “Ehl-i Sünnet inancı”ndan döndürmek için çalışan bir “Şii fitnecisi.” Bu ikisini nasıl aynı kefeye koyarlar?

Alevilerin talepleri sadece bu kadar değil. Şimdilik sadece bu kadarına temas ederek, kendi 12 talebime geçiyorum:

1- Laik-Kemalist zihniyete göre hazırlanan Din derslerinin içeriği, İslam’ın esaslarına uygun hale dönüştürülmeli.

2- Hilafet’i kaldıran yasa kaldırılmalı.

3- Diyanet İşleri Başkanlığı kaldırılarak yerine Şer’iyye ve Evkaf Bakanlığı kurulmalı.

4- Kemalist Devrim yasaları kaldırılmalı.

5- Devleti Kemalist ilkelerin biçimlendirmesine son verilmeli.

6- İçki, kumar, zina gibi büyük günahların üzerindeki devlet koruması kaldırılarak bunlar bütçe kaynaklarından sayılmamalı.

7- Allah ve Rasulü’ne, Kur’an ve Sünnet’e küfretmek, hakaret etmek en şiddetli cezayı gerektiren bir suç sayılmalı.

8- Rejim, toplumun inanç, kimlik ve kişilik değerlerine uygun hale getirilmeli.

9- Siyasal, sosyal ve kültürel hayat toplumun inanç, kimlik ve kişilik değerlerine uygun hale getirilmeli.

10- Medreseler açılarak İslami ilimlerin eğitimi özerkleştirilmeli.

11- Çok hukuklu sisteme geçilip Şeriat yasalarına işlerlik kazandırılmalı.

12 - Ayasofya ibadete açılmalı.

Sayın Başbakan’a arz ederim.

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23