İslam’dan ‘uzaklaştırma’ projesi başladı… İsrail takımı istemeyen Bosnalılar
İslam’dan ‘uzaklaştırma’ projesi başladı… İsrail takımı istemeyen Bosnalılar
AHMET GÜLÜMSEYEN
Bugün günlerden Cuma. Müslümanların Bayramı olan mübarek günde, hayır konuşalım diyoruz ama, spor adı altındaki gerçekleşen gelişmeler, maalesef buna izin vermiyor. Buna somut bir örnek; İslami Dayanışma Oyunları. Kuraları ve yapılış şekliyle İslam ile uzaktan yakından bağlantısı olmayan İslami Dayanışma Oyunları Suudi Arabistan’da başladı. Bu yıl 6. kez gerçekleşen oyunlara Türkiye 110 bayan ve 102 erkek sporcuyla mücadele ediyor. Rakamlara baktığınızda bayan sporcu sayısı erkek sporcu sayısını geçmiş durumda. Sporumuzu yönetenler bu duruma sevinse de, biz sevinemiyoruz. Bunun en önemli nedeni, oyunların İslam ile bağdaşır yanının olmayışı.
Organizasyonda bayan sporcuların yüzme, jimnastik, güreş gibi daha birçok branşta, açık seçik kıyafetlerle mücadele edecek olmaları. Böyle bir uygulamanın olumlu bakış açısıyla İslam ile yapıcı değil ayrıştırıcı/uzaklaştırıcı bir bağ oluşturabileceğini görmek güç değil. Organizasyon esnası ve sonrasında, bayanların giydiği kıyafet, izleyici açısından bu sporların yapıldığı ortam, bayan sporcuların başında yer alan erkek antrenörler, medya yayınları ve diğer ayrıntılar. Evet, durum bu derecede vahim olmasa, daha önceki yazılarımızda organizasyonun bir özelliğinin de İslam’dan uzaklaşma oyunları yakıştırması yapmazdık…
KUTSAL TOPRAKLARDA ‘SPOR’ ADI ALTINDA REZALET
Günümüz performans sporunda kural koyucuları Yahudi ve Haçlı zihniyettin bir ürünü olduğunu hepimiz biliyoruz. Batılı anlayışın bir ‘ürünü’ olan ve geçmişten bugüne Avrupa, Dünya ve Olimpiyat Şampiyonaları adı altında gerçekleşen organizasyonlarda katılım gösterenlerin sporcuların ‘çoğunun’ hedeflerinden biri de yarışmalardan elde edecekleri madalyalar ve ödüllerle dünya hayatını güvence altına almak. Bugünün de yarınını, yani ebedi ahiret hayatını düşünenin pek az olduğu kanaati hakîm olunduğu bir tablo çıkıyor ortaya. Öyle olmasa, bugün Suudi Arabistan’da yapılan ve İslam ile ters düşecek spor ‘oyunlarda’ bayan ve erkek sporcuların sahne alması mümkün olabilir miydi?
Tüm dünya Müslümanları için kutsal sayılan Suudi Arabistan topraklarında, spor adı altında yaşatılan ‘rezaletin’ yaşatılması, gaflet uykusunda olduğumuzun bir başka örneği. Böyle bir sürece kalkıp ‘malzeme’ olmak ve elde dilecek sözde ‘madalyalarla’ övünmek, günü kurtarma hesaplarından da öte, büyük bir yanılgı veya art niyettir. 2020 Tokyo Olimpiyatlarında Almanya kadın jimnastikçilerin, bacakların açık kaldığı mayolar yerine vücutlarının tamamını saran mayolarla çıkma sürecinde, IOC’ye direnmeleri ve onurlu mücadelelerinden galip gelmeleri gibi yaşanmış, böylesi birçok örneğe rastlamak mümkün…
BOSNALILAR İSRAİL TAKIMI İSTEMİYOR
Dünyada sporun sevk ve idarisini gerçekleştirmesinden dolayı kamuoyu tarafından sporun lokomotifi-çatısı olarak isimlendirilen FIFA, UEFA, IOC, FIBA ve diğer spor federasyonların, İslami hassasiyetten uzak olduğunu, her defasında bu satırlarda paylaşıyoruz. Bugün dünyanın gözü önünde İsrail, Filistinli kardeşlerimize insanlık dışı vahşet yaşatırken, sporun bu çatı kuruluşları bu vahşeti uygulayan takımları savunmayı sürdürüyor. Bunun son örneği ise, İsrail Temsilcisi Hapoel IBI’nın Birleşik Arap Emirlikleri ekibi Dubai ile yapacağı Basketbol Avrupa Ligi karşılaşmasının Bosna Hersek’te oynanması. İsrail takımı maçının Saraybosna’da oynanmasına tepki gösteren protestocular, “Soykırımcı devletlere misafirperverlik yok”, “Maçı iptal edin”, “Saraybosna! Senin ilkelerin ne?” yazılı pankartlar taşıdı.
Maçın Bosna’da oynanmasına göz yumması, İsrail’den yana tavır alan FIBA için bir başka örnek. Yazımı yazarken FIFA’dan ‘İran’da statlara kadın taraftarların alınmasına övgü’ başlıklı yazı Anadolu Ajansından haber merkezlerine geçiyordu. Bugün bayana ‘tribün’ diyen ve alkışlayan zihniyet, yarın ‘sahada’ forma giydirdiğinde şaşırmamak gerek. Çünkü işleri güçleri ‘şeytansı’ projeler gerçekleştirmek. FIFA’nın alkış tuttuğu bu projenin, bugün Suudi Arabistan’da ‘spor’ adı altındaki ‘rezaletten’ hiçbir farkı yok…