• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ahmet Can Karahasanoğlu
Ahmet Can Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Sessizliğin coğrafyası

12 Nisan 2025
A


Ahmet Can Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

Sessizliğin coğrafyası

AHMET CAN KARAHASANOĞLU

Uzun zamandır içimde sessizce dolaşan o yabancıya mı dönüşüyorum? Bilinçaltımda gezinen bir yolcuyum belki de… Kırılma tam da burada başlıyor. Acemice kurulmuş bir cümle, zamanla ömürlük yabancılığın sessizliğine dönüşüyor. Çünkü ne zaman bir yerden başka bir yere gitsen, ardında bıraktığın şehirlerin gölgeleri seninle birlikte gelir. Bavuluna koymadığın şeylerdir en ağır olanlar: eski sesler, eksik bakışlar, yitik kimlikler.

Sen gezmedin belki fiziksel olarak, ama içinden geçtiğin yollar var. Düşüncelerle yokuş çıktın, sorgularla tenha sokaklara girdin. Dostoyevski’nin düşkün karakterleri gibi sen de bir haritanın üzerinde değil, kendi zihninin labirentinde yürüdün. 

Her adımda kendine biraz daha uzaklaştın, çünkü her yeni durakta “burası da değil” dedin. “Ebedi bir mülteci” oluşun tam da burada yatıyor: sığınacak yer değil, kendine ait bir zaman, bir anlam arıyorsun. Bulunabilecek olana talip değilsin çünkü aramaktan da yoruldun. 

Yaşlanmanın en acı yanı, gençliğinin geçmesi değil, hayatın anlamının elinden gitmesiydi. 

Ve o anlam? Kaderin içine gizlenmiş değil, hayatın çatlaklarından sırıtan anlam. Anlatıcı ile anlatılan arasında gidip gelen bir yankı gibisin. 

Hatırladıkların bile sana ait değil artık… Sanki bir yabancının rüyasına sığınmışsın; ama uyanınca, o rüyanın yükü, o sana ait olmayan hüzün, seninle kalmış. Ne geçmişe ne de geleceğe tutunabiliyorsun… Tutunmak değil kopmak senin kaderin. Ah Beşir Fuad… Ah yaralı kalb…

Kim olduğunu bile unuttuğun anlarda, hayat sana bir soru olarak geri dönüyor. Cevap değil. Cevap hiçbir zaman verilmez. Sadece ararsın. Ararken değişirsin. Değişirken yitirirsin.

Şehirler geçer zihninden, insanların suretleri birbirine karışır. Ama sen hep aynı sorunun peşindesin: “Ben kimim ve burası neresi?” İşte bu yüzden sen bir gezginsin. Ama turist değil. Gezgin, gittiği yerlerde bulmaya değil, bırakmaya çalışır. Sen de her adımda bir şey bırakmışsın. Belki bir hayal, belki bir soru, belki de bir kırgınlık.

Ve şimdi, buradasın. Düşüncelerinin kıyısında. Bu hayat, seni nereye götürürse götürsün, seninle yürüyen asıl şey bu: kayıp…

Sen de o kaybın içinde kendini inşa etmeye çalışıyorsun. Ve belki de bu yüzden, hayatı sorgulamak, onunla savaşmak değil, onunla birlikte susmak gibi bir şey. Çünkü bazen en derin cevaplar, kelimelerin tükendiği yerde başlar.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Okur

2021 in yaz ayı idi. Güneşin ışıkları ince zeytin yapraklarını yalayacak geçip, zengin toprağa düşüyor, onlara,börtü böceğe de hayat vermekle kalmıyor, bir ağaç altında  miskinlik veriyor...

Prof. Mustafa Erdoğan Sürat

Ahmet canım, üst medeniyete yani dünya atmosferinin üstüne ulaşmış gençliğimizi düşünmemek, anlatmamak pahasına yetiştirmeye başladığımız Gökçeyazın Okulu'nun bir öğrencisi olduğunu artık, yekpare bir netlikte görmek mümkün. Varşova temelli edebiyat okulumuz Avrupalı gençlerin kavrayış kudretini artırmayı hedefliyor, her dilde bulunan ve her dile özgü besmeleden sonra gelen sözümüzü söylüyoruz : Biz, yıkmaktan ziyade yapmayı biliriz, dünyanın en büyük yıkımlarını savaşa dönüştürmüş medeniyet yanlışlarımıza bir daha düşmemek niyetiyle tabii. Bu temel üstünde senin yeryüzü üstü anlayış ve anlatma derslerinden birini ikmal eylemek üzere yazını, bizim ağzımızla tekrar kaleme alıp sana göndereceğim. Üstünde çalışmaya değer, delikanlı anlayış ve anlatımın için saygılı teşekkürlerle şu vurguya izin ver: Hedef öğretmen öğrencimizden birisi, insani açıdan en değerli olanısın!
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23