• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Yüz yıllık gizli çete: Masonik yapının sonu mu geliyor? “Atatürk Mason Localarını kapattı” yalanı

Yeniakit Publisher
Yücel Kaya Giriş Tarihi:
Yüz yıllık gizli çete: Masonik yapının sonu mu geliyor? "Atatürk Mason Localarını kapattı" yalanı

Yazar Yücel Kaya, bu günkü köşe yazısında Osmanlı'nın çöküşünden günümüze dek Türkiye siyasetini ve toplumsal hayatını perde arkasından yönettiğini iddia ettiği "masonik-Sabataycı" bir yapıyı mercek altına alıyor.

Kaya, İttihat ve Terakki'den Cumhuriyet'in tek parti rejimine, çok partili hayattaki darbelerden (Menderes'in idamı, 12 Eylül, 28 Şubat) FETÖ'nün 15 Temmuz girişimine kadar yaşanan kilit olayları bu gizli yapının operasyonları olarak yorumluyor.

 

Yazıda, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın devletin kılcal damarlarına sızmış bu yüz yıllık yapıyı temizleme kararlılığının altı çiziliyor ve son olarak Mason Üstad-ı Âzamı Remzi Sanver'in "suç örgütü kurmak" ve "kara para aklamak" suçlamasıyla tutuklanmasının, "çekirdeğe vurulmuş en sert tokat" olduğu belirtirken yine Remzi Sanver’in ağzından “Atatürk mason localarını kapattı” yalanını gözler önüne seriyor. İşte Kaya’nın o yazısı…

 YÜCEL KAYA 

Osmanlı’nın çöküşü tesadüf değildi. 

2. Abdülhamid’i deviren İttihatçı kadrolar, dönemin mason localarıyla bağlantılı paşalardan oluşuyordu. 

1909–1918 arasında devlet, adeta yabancı merkezlerin kontrolüne teslim edilmiş; Osmanlı masa başında bitirilmişti. 


Cumhuriyetin ilk yıllarında da tablo çok farklı değildi. 

Meclis’in önemli bir bölümü masonlardan ve Sabataycı Müslüman görünümlü gizli yahudi kimlikli isimlerden oluşuyordu. 


 

Müslüman görünerek devletin en kritik noktalarına yerleşen bu yapı, milletin bütün manevi değerlerini ayaklar altına aldı. 

Kur’an yasaklandı, ezan susturuldu, harf devrimiyle millet kökünden koparıldı. 

Tek parti rejimi, tam 30 yıl boyunca faşizan bir yönetimle milleti susturdu. 


Cumhuriyet ve demokrasi nutukları atan bu kadrolar, aynı dönemde 30 yıl boyunca tek bir seçim yapmadan ülkeyi yönettiler. 


Çoğunlukla CHP içinde faaliyet gösteren bu masonik yapıya dokunan yanıyor, her milli çıkış yapan ağır saldırıya uğruyor, itibarsızlaştırılıyordu. 

30 yıl sonra halk nihayet iradesini sandığa yansıttı ve gerçek liderine başbakanlık koltuğunu verdi.  


Ancak bu gizli masonik yapı CHP eliyle Menderes’i astı. 

Asmakla yetinmedi, 

Yönetimi ele geçirip onun ölümünü bayram olarak kutladı. 


Ardından 12 Eylül 1980 darbesi geldi. 


 

Kenan Evren ve paşalar yönetime el koydu. 

Kenan Evren’in de mason olduğunu çok sonradan Mason üstadı Yüce Katırcıoğlu’ndan öğrendik. 

Hatta Katırcıoğlu, Bülent Ecevit’ten Fetullah Gülen’e kadar birçok ismin mason üyeliğini dile getirerek, “Amaç milli değerlerden arınıp Yahudileşmeye başlamaktı” diyerek itirafta bulunuyordu. 


Sonra Erbakan’a saldırdılar. 

Çünkü Erbakan’ın: 

D-8 projesiyle Müslüman ülkeleri birleştirme vizyonu 

İsrail’e bağımlı savunma politikalarını azaltma hedefi 

Kudüs ve Filistin’e açık desteği 

İslam birliğini güçlendirme söylemleri Mossad bağlantılı masonik yapıyı rahatsız ediyordu. 

Post-modern darbe ile Erbakan Hoca’yı indirdiler. 


Sıra Erdoğan’a gelmişti. 

CHP’nin eski Genel Sekreteri Kasım Gülek’in 1950’lerden itibaren ABD ve İsrail lobileriyle yakın teması ve Fetullah Gülen’in onunla birlikte mason olduğu iddiaları artık sır olmaktan çıktı. 

15 Temmuz’da FETÖ önderliğinde Erdoğan’a darbe yapmaya kalkıştılar; başarısız olunca da Pensilvanya’ya sığındılar. 

Ancak FETÖ’nün söylemlerini CHP sürdürmeye devam etti. 


Yukarıda Abdülhamit Han’ın İttihat Terakki tarafından tahttan indirildiğini ve 9 yıl içinde Osmanlının yıkıldığını anlatmıştım. 

CHP Genel Başkanı Özgür Özel; 

“Erdoğan kendini Abdülhamid sanıyor; biz ise Jön Türk geleneğinin temsilcisiyiz” diyerek kendini ele veriyor, Jön Türkler gibi batı hayranı, İngiliz uşağı gibi davranarak İngiltere’ye sızlanarak, “Bizi yalnız bıraktınız” diye sitem ediyordu.  


İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu yolsuzluk ve rüşvetten içeri alınınca ona en çok sahip çıkan CHP’nin yanı sıra yine FETÖ’cüler olmuştu. 

Yurt dışındaki hesaplar üzerinden Türkiye’ye saldırıya geçtiler.  


Ancak Erdoğan, devletin damarlarına çöreklenmiş bu 100 yıllık masonik ağı temizlemekte kararlıydı. 

Ve adım adım ilerledi. 

CHP içindeki masonik–Sabataycı klik her adımda paniğe kapıldı.  


Bugün yaşanan gelişmelerin hiçbirinin tesadüf olmadığı artık açık. 

Can Holding operasyonu bunun en net ispatıdır. 

Gözaltına alınıp tutuklanan Remzi Sanver sıradan biri değildi. 

Onun Türkiye masonluğunun en tepesindeki isim, bir Mason Üstad-ı Âzamı olduğunu öğrendik. 

Yani çetenin tam merkezi. 


Sanver’in “suç örgütü kurmak” ve “kara para aklamak” suçlamasıyla cezaevine alınması ne anlama geliyor? 

Demek ki rahatlıkla Erdoğan artık doğrudan çekirdeğe, merkeze dokunuyor diyebiliriz. 

Yüz yıldır perde arkasından Türkiye’yi yöneten karanlık yapı ilk kez böyle bir darbe yiyor. 


Bu operasyon basit bir şirket soruşturması değildir. 

1900’lerden beri Türkiye’yi dizayn eden masonik çekirdeğe vurulmuş en sert tokattır. 


Düşünün: 

Darbelerle iktidar kuran bu yapı, bugün ilk kez savunmasız yakalanmış durumda. 

Bugüne kadar: 

Edebiyatı onlar şekillendirdi. 

Sanatı onlar belirledi. 

Medyanın önemli bir kısmını onlar yönetti. 

Siyaseti ise büyük ölçüde CHP üzerinden dizayn ettiler. 


Ama şimdi duvar yıkılıyor. 

Çatı çökmeye başladı. 

Üstad-ı Âzam’ın tutuklanması bunun en güçlü işaretidir. 

Türkiye belki de ilk kez kendi kaderini gerçekten kendi elleriyle belirliyor. 

Millet artık gizli locaların değil, kendi iradesinin yönettiği bir ülke istiyor.  


Ve Erdoğan’ın attığı adımlar, bu karanlık organizasyonun köküne doğru ilerleyen tarihî bir hesaplaşmaya işaret ediyor. 

Görünen o ki… 

Bir asırlık gizli çete çöküyor. 

CHP’ye rağmen, İP'e rağmen.

Hatta, Saadet ve Yeniden Refah’a rağmen… 

Türkiye yüz yıllık esaretten kurtuluyor. 

YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN>>>

NOT: ‘ATATÜRK MASON LOCALARINI KAPATTI’ YALANI

Kamuoyunda sıkça konuşulan bir yalan var! Atatürk masonlara karşıydı ve bu yüzden 1935 yılında mason localarını kapattı.

Mason Üstad-ı Âzamı Remzi Sanver Fatih Altaylı’nın sunduğu Teke tek programında 1935’te locaların “devlet tarafından kapatılmadığını”, dönemin yönetiminin ve mason örgütlerinin kendi iç dinamikleri nedeniyle locaların kapandığını ya da kendilerinin kapattığını şöyle ifade ediyor.


 

“Atatürk mason localarını kapatmadı. O dönemin siyasi atmosferi ve uluslararası şartlar nedeniyle cemiyet olarak kendi faaliyetlerimizi durdurma kararı aldık. Devlet tarafından kapatılma gibi bir uygulama olmadı.”


 

CHP ve tek parti dönemine dair dikkat çeken sözler

Sanver, aynı açıklamasında o dönemle ilgili olarak masonluğun temel ilkeleriyle CHP’nin resmi ideolojisi arasında örtüşen noktalar bulunduğunu, bunun da karar üzerinde etkili olduğunu ifade ediyor. Kamuoyuna yansıyan söylemlerinde Sanver’e atfedilen şu cümle özellikle tartışma yarattı:

“Bizim savunduğumuz bazı ilkeler CHP’de zaten vardı. Faaliyetleri durdurma kararında bunun da etkisi oldu.”

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23