Yusuf Kaplan, Kemalistleri İnönü’nün sözleriyle sıkıştırdı! “Sömürgeci batılılar bile bunu yapamazdı”
Gazeteci Yusuf Kaplan, Türkçeyi yozlaştıran dil devriminin asıl amacını, eski cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün sözleriyle anlattı. Ayrıca Kaplan, “Bu ülke, hiç kimseden çekmedi ‘yerli sömürgeciler’den çektiği kadar! Dilini, kültürünü sömürgeci Batılılar bile yok edemezdi bu kadar!” ifadelerini kullandı.
Yeni Şafak gazetesi yazarı Yusuf Kaplan, bugünkü yazısında, Müslüman Türk kimliğinin çözülüp benliğini yitirmesine neden olan, bir milleti aslından koparıp Batı’nın kapısına düşüren dil ve harf devrimiyle ilgili çok önemli bir yazı kaleme aldı. Kaplan, Türkiye’deki dil devrimiyle dünyanın başka hiçbir yerinde görülemeyecek bir cinayetin işlendiğini ve Türkçe’nin ait olduğu medeniyet dünyasından kopmasına neden olacak bir intihara kalkışıldığını belirtti.
Eski cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün Sabahattin Selek tarafından yayınlanan hatıratında dil ve harf devrimine ilişkin sözlerine de yazısında yer veren Yusuf Kaplan, Milli Şef’in şu ifadelerini hatırlattı:
“Harf Devrimi’nin tek amacı ve hatta en önemli amacı, okuma yazmanın yaygınlaşmasını sağlama değildir. Devrimin temel gayelerinden biri, yeni nesillere, geçmişin kapılarını kapamak, Arap-İslâm dünyası ile bağları koparmak ve dinin toplum üzerindeki etkisini zayıflatmaktı. Yeni nesiller, eski yazıyı öğrenemeyecekler, yeni yazı ile çıkan eserleri de biz denetleyecektik. Din eserleri, eski yazıyla yazılmış olduğundan okunmayacak, dinin toplum üzerindeki etkisi azalacaktı”
1968’deki ilk baskının ardından bu ifadelerin hatırattan silindiğini söyleyen Kaplan, “Sabahattin Selek, kayda alıp da yayımlamadığı bölümler de olduğunu söylüyor
Yayımlanan kısımların dahi kabul edilebilir olmadığının altını çizen yazar, devrimlerin gerçek hedefini ve gizlenen gerçeklerin çok güzel ortaya konduğu ifade etti.
Yüz yıl önce, Grekçe ve Latince’nin liselerde zorunlu ders olarak okutulmasını savunan bir güruhun zuhur ettiğini belirten gazeteci Yusuf Kaplan, 2014’te Osmanlı Türkçesi’nin liselerde ders olarak okutulması kararlaştırıldıktan sonra malum kesimin “Ortaçağ karanlığına mı dönüyoruz” diye bozuk plak gibi son derece bayat tepkiler verdiklerini anımsattı. Kaplan, “Oysa Osmanlı Türkçesi, dünyanın en zengin dili. Nicelik bakımından değil, nitelik bakımından.” diye yazdı.
Osmanlıca’nın, dünyadaki belli başlı tüm düşünce dillerinden, sanat dillerinden, bilim dillerinden beslendiğini ifade eden Kaplan, Osmanlıca’nın omurgasını ve ruhunu ise Kur’an Arapçasının filtresinden geçen tüm dillerin oluşturduğunu söyledi.
Kaplan, “Osmanlı Türkçesi bir yandan Arapça’nın, Farsça’nın, İbranîce’nin hatta Hint dili Sanskritçe’nin temel kilit kavramlarını, öte yandan da Fransızca, İngilizce, İtalyanca, Balkan dilleri, Rusça başta olmak üzere Batı uygarlığının kurucu iki dili Grekçe’nin ve Latince’nin ana kavramlarını kendisine mal etmesini bilen tek dünya dilidir” değerlendirmesinde bulundu.
Bu denli çoğulcu, derinlikli ve geniş çaplı bir dünya dilinin, Türkiye’de dil devrimiyle yakalanmasının tam bir intihar olduğunu vurgulayan yazar, eğer Osmanlıca yasaklanmasaydı meşrutiyet döneminde gerçekleştirilen atılımların devam edeceğini ve bu kadar köklü bir dile sahip olduğumuz için fikir, sanat ve hayatta tahayyül dahil edilemeyecek ölçekte büyük hamlelere imza atmış olabileceğimizi kaydetti.
Ebubekir Razi’nin, “Dil, aklın ve kalbin aynasıdır” şeklindeki sözünü alıntılayan Kaplan, “Bendeniz de, şunu söylüyorum: Diliniz ne kadarsa, dünyanız da o kadardır! Diliniz darsa, dünyanız da dardır!” ifadesini kullandı.
Türkiye’nin asıl sorununun dil olduğunu belirten gazeteci Yusuf Kaplan, sözde medeniyet dilinin, Müslüman zihninin, idrakinin ve tefekkür biçiminin yitirilmesine neden olduğunu belirtti.
Düşünemeyen insanın düşeceğini, düş göremeyeceğini vurgulayan Kaplan, dil devriminin vahyin ışığında yoğrulan dilimizi sekülerleştirdiğini ve İslami muhtevasını bitirdiğini söyledi.
Dinin de İslami muhtevasını yitirdiğini savunan yazar, dil gidince dinin de gittiğini, hayatın çölleştiğini ifade etti.
Dilini yitiren toplumun yerini, yerini yitiren toplumun da yönünü yitireceğini belirten gazeteci, bu toplumların insanlığa herhangi bir katkı sunamayacağını vurguladı.
Bir toplumu yok etmek için dilini ve kültürünü yok ederek gençlerinin aşağılık kompleksine sürüklenmesi ve özgüvenlerinin yok edilmesi gerektiğini söyleyen Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan, bu ülkenin “yerli sömürgeciler”den çektiği kadar kimseden çekmediğini söyledi. Kaplan, “Dilini, kültürünü sömürgeci Batılılar bile yok edemezdi bu kadar!” ifadesiyle yazısını noktaladı.