Yahudi Prof. Norman Finkelstein'den Gazze İçin Yürek Dağlayan Çağrı "Ne Dediğimi Duyuyor Musunuz?"
Dünyaca ünlü Yahudi akademisyen ve insan hakları savunucusu Prof. Norman Finkelstein, son katıldığı bir televizyon programında, Gazze'de yaşanan insani krize dikkat çeken çarpıcı açıklamalarda bulundu. Konuşmasında ses tonunu yükselterek sorduğu "Ne dediğimi duyuyor musunuz?" sorusu, sadece izleyicilere değil, tüm dünya kamuoyuna yönelik güçlü bir uyarı olarak yankılandı.
Finkelstein, Gazze'de son 6 ayda yaşanan vahşeti sayılarla ortaya koyarak şöyle konuştu:
“Gazze’de son 6 ayda öldürülen çocuk sayısı, dünyadaki diğer tüm savaş bölgelerinde 3 yılda öldürülen çocukların 4 katı. Evet, yanlış duymadınız. 6 ayda 3 yılın 4 katı kadar çocuk katledildi. Ne dediğimi duyuyor musunuz?”**
İnsanlık Vicdanına Çağrı
Konuşmasında zaman zaman duygulanan ve öfkesini gizlemeyen Finkelstein, Batılı devletlerin ve uluslararası kuruluşların Gazze'de yaşananlara karşı sessizliğini de sert sözlerle eleştirdi:
“Sözde medeni dünya, demokrasi, insan hakları nutukları atarken Gazze’de çocuklar uyurken bombalanıyor. Kadınlar, doktorlar, gazeteciler hedef alınıyor. İnsanlık şu an Gazze’de sınanıyor. Gözlerimizin önünde bir halk yok ediliyor.”
Finkelstein Kimdir?
Norman Finkelstein, özellikle İsrail’in Filistin’e yönelik politikalarını sert bir dille eleştirmesiyle tanınıyor. Yahudi kökenli olmasına rağmen İsrail’in işgal ve abluka politikalarına açıkça karşı çıkıyor. Eserlerinde Holokost’un siyasi araç haline getirilmesini de eleştirmiştir. Kendisi uzun yıllardır Filistin halkının haklarını savunan bir duruş sergiliyor.
Uluslararası Sessizlik ve Medyanın Rolü
Finkelstein, açıklamasında Batı medyasının da sorumluluğuna dikkat çekerek şöyle devam etti:
“Medya, Gazze’de olanları gizleyerek ya da çarpıtarak kamuoyunu manipüle ediyor. Oysa gerçekler ortada: Yıkılmış hastaneler, yerle bir edilmiş okullar, yoksul bir halkın üzerine yağan bombalar… Bunları görmezden gelmek, suça ortak olmaktır.”
Sonuç: Bir Sessiz Çığlık
Prof. Finkelstein’in bu sözleri, dünyanın dört bir yanından vicdan sahibi insanlara yapılmış güçlü bir çağrıydı. “Ne dediğimi duyuyor musunuz?” sorusu, sadece bir retorik değil; dünyanın görmezden geldiği bir trajediyi haykırma çabasıydı.
Gazze’de yaşananlar artık sadece bir bölgesel çatışma değil; insanlığın ahlaki pusulasının ne yöne gittiğini sorgulatan küresel bir sınav.

