TRT’de Canlı Yargı İsteyen CHP, Dosya Sızınca Rahatsız Oldu! Ali Mahir’den “Şeffaflık” U-Dönüşü
CHP’nin yargı üzerinden sürdürdüğü ikiyüzlü siyaset bir kez daha açığa çıktı. Daha düne kadar yolsuzluk suçundan tutuklu Ekrem İmamoğlu’na ilişkin yargılamaların “şeffaflık” adı altında TRT’den canlı yayınlanmasını isteyen CHP cephesi, bugün ise soruşturma dosyasına ait bilgilerin basına yansımasından rahatsızlık duydu.
CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, gizlilik kararı bulunan bir soruşturma dosyasından bazı bilgilerin medyaya sızdırılması üzerinden konuşarak, “masumiyet karinesinin ayaklar altına alındığını” iddia etti. Başarır, henüz hakkında hüküm verilmemiş bir savcıya yönelik kamuoyunda linç kampanyası yürütüldüğünü savundu.
Ancak bu çıkış, CHP’nin kısa süre önce sergilediği söylemlerle açık bir çelişkiyi de gözler önüne serdi.
Dün TRT’de Canlı Yayın, Bugün ‘Gizli Dosya’ Hassasiyeti!
Hatırlanacağı üzere CHP’li isimler, İmamoğlu dosyasına ilişkin yargılamaların TRT’den canlı yayınlanmasını, “vatandaş her şeyi görsün” gerekçesiyle hararetle savunmuştu. Mahkeme salonlarının kameralarla donatılmasını isteyen CHP’liler, bugün ise dosya içeriğinin basına yansımasını masumiyet karinesi ihlali olarak nitelendiriyor.
Ortaya çıkan tablo ise şu soruyu kaçınılmaz kılıyor:
Madem dosyadaki bilgilerin yayınlanması masumiyet karinesini ihlal ediyor, o halde yargılamanın TRT’den canlı yayınlanması talebi neyin nesiydi?
Şeffaflık mı, Algı Yönetimi mi?
CHP’nin “şeffaflık” söyleminin sınırlarının, iş kendi siyasi pozisyonlarına zarar verdiği noktada bittiği bir kez daha görülmüş oldu. Kamera karşısında yargılama çağrısı yapanların, dosya içeriği kamuoyuna yansıdığında “gizlilik” hatırlatması yapması, siyasette ilkesizliğin yeni bir örneği olarak değerlendiriliyor.
Masumiyet karinesi, CHP için yalnızca işine geldiğinde hatırlanan bir kavram mı?
Yoksa TRT kameraları açıkken masumiyet zarar görmüyor da, basına sızan bilgilerle mi zedeleniyor?
