Ümit Yenişehirli, sporu köklü bir hastalıktan muzdarip olan "toksik ikizler" olarak adlandırdığı bahis ve şikenin tarih boyunca nasıl el ele yürüdüğünü gözler önüne seriyor. Neredeyse her gün yeni bir skandalla gündeme gelen bu karanlık ilişkide, yasal bahis kavramının bile ne kadar tartışmalı olduğu vurgulanıyor.
Bahis ve şike, kitaplardaki tanımlarda ve hukuki metinlerde boşuna yan yana anılmıyor. Zira, yatırılan paranın miktarını ve bahsin hacmini etkilemeyecekse bir spor müsabakasında şike yapmanın ne anlamı kalır? Bu döngü, kimi çevrelerce "kuru yağmur" kadar ironik bulunan "yasal bahis" sisteminin dahi bu tablonun neresinde durduğu sorusunu beraberinde getiriyor.
Antik Çağdan Günümüze Uzanan Hile Zinciri
"Dalavere çevirmek, tağşiş" anlamını taşıyan Fransızca “chiqué” sözcüğünden türeyen şike, sözlüklerde "maddi veya manevi bir çıkar karşılığı maç sonucunu değiştirmek için yapılan anlaşma" olarak geçiyor. Hile, yolsuzluk ve manipülasyon bu olgunun özünü oluşturuyor.
- Tarihteki İlk Şike (MÖ 388): Kayıtlara geçen ilk şike olayı, MÖ 388'de Antik Olimpiyatlar'da yaşandı. Boksör Thessalialı Eupolos, para vererek üç rakibini "yenmiş" ve şampiyon olmuştu.
- Drahma Karşılığı Yenilgi: MÖ 267'de Mısır'daki bir güreş müsabakasında, galip sporcunun babası, diğer sporcuların antrenörlerine "Kasten yenilin, 3800 drahma vereceğim" teklifinde bulunmuştu.
Utanç Kaideleri ve Sert Önlemler
Kumar ve bahis tutkunu olan Antik Yunanlar, şikeye karşı sert önlemler alıyordu. Şike yapan sporculardan toplanan para cezalarıyla, Olimpia'daki kutsal alana Zeus putunun kaidesine özel tabletler yazdırılır veya bağımsız heykeller dikilirdi. "Utanç Kaideleri" adı verilen bu heykeller, ibret olsun diye stadyuma giden yol üzerine dizilirdi.
- Şike Yöntemleri: En yaygın yöntem, rakibe para vererek kaybetmesini sağlamaktı. Bunun yanı sıra, köle atletleri rüşvetle satın alıp, özgür vatandaş gibi gösterme, yasak olmasına rağmen "göz oyma" gibi ihlaller yapma ve hatta rahiplere para vererek beddualar yazdırıp tesislerin belirli yerlerine gömme gibi batıl itikatlara dayalı yöntemler de kullanılırdı.
Roma'da At Yarışı Sabotajları ve Orta Çağda Hileli Zarlar
Roma İmparatorluğu'nda, "Circus Maximus" denilen araba yarışları büyük bahislere sahne oluyordu. Dört büyük takım (Kırmızılar, Beyazlar, Yeşiller ve Maviler) arasındaki yüksek rekabet, beraberinde acımasız manipülasyonları getirdi.
- Sabotaj: Sık sık rakip sürücüleri satın alma, başarılı olunamazsa araba dingiline müdahale etme, atı sakatlama veya zehirleme gibi sabotaj girişimleri görülüyordu.
Orta Çağ Avrupa'sında ise zar atma, en yaygın sosyalleşme ve eğlence etkinliğiydi. İnsanlar zar ve diğer şans oyunları üzerine büyük paralar koyuyordu. Bu maddi büyüklük, hileli zarların ortaya çıkmasına neden oldu. 1400'lü yıllara ait Bergen'de bulunan bir zar, 4 ve 5 sayılarının daha sık gelmesi için özel olarak tasarlanmıştı.
Şövalyelerin Kirli Oyunları
Orta Çağ'ın önemli spor etkinliklerinden olan mızrak dövüşleri de şikeye sahne oluyordu. Şövalyeler, itibar ve sosyal statülerini belirleyen bu müsabakalarda, onur söylemlerine rağmen sık sık hileye başvuruyordu:
- Performans Hilesi: Kendi mızrak ve kalkanını kuralların ötesinde güçlendirme ya da rakibinkini gizlice zayıflatma.
- At Manipülasyonu: Rakip şövalyenin atına uyuşturucu verme veya kendi atına performans artırıcı maddeler verme.




