Gazze’den sonra Lübnan’da da soykırıma girişen İsrail, uluslararası camianın sessizliğinden cesaret alırken, Türkiye, İran, Yemen, Cezayir gibi az sayıda ülke dışında İslam ülkeleri de sessiz kalarak adeta siyonist zulmünü onaylıyor. İsrail’in durdurulmaması halinde savaşın bütün bölgeyi saracağına dikkat çeken uzmanlar, savaşın Türkiye sınırına taşınacağı uyarısında bulunuyor.
MUHAMMET KUTLU ANKARA
Hamas’a karşı operasyon yapacağını ileri sürerek 7 Ekim’den bu yana Gazze’de soykırımını sürdüren Siyonist terör devleti İsrail, bu kez de Hizbullah’ı bitirme bahanesiyle kuzeydeki Lübnan’a yöneldi. Her geçen gün savaşı bölgeye yayan İsrail, uluslararası camianın sessizliğinden cesaret alırken, Türkiye, İran, Yemen, Cezayir gibi az sayıda ülke dışında İslam ülkeleri de sessiz kalarak adeta siyonist zulmünü onaylıyor. Akit’e görüşlerini aktaran Gaziantep Üniversitesi Öğretim Üyesi, Stratejist Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe, “İsrail Gazze’deki soykırıma devam ederken aynı zamanda Gazze direnişine destek veren Hizbullah’a yönelik saldırılara başladı. Netanyahu’nun ABD Kongresinde ülkesine yönelik tehdit unsurlarını açıklarken Hamas, Hizbullah Husiler ve ‘onların koruyucusu’ dediği İran’ı hedef olarak belirtmişti. Şimdi çeşitli bahanelerle saldırılarına devam ediyor. İsrail’in muhakkak durdurulması gerekiyor. Batılı ülkelerin her koşulda destek verdiği İsrail’e İslam ülkelerinin de ideolojik, mezhepsel ve iktisadi saiklerle bir araya gelemediği ortamda umut ışıkları oldukça azalıyor. Ancak Türkiye’nin izlediği politika umut ışığı olarak beliriyor. İsrail muhtemelen Türkiye sınırına kadar çeşitli bahanelerle ilerleyecek. Bu arada kendisiyle birlikte hareket etmesi için ABD’nin desteğiyle ve onun vekil gücü olan PKK/PYD’yi de kullanması muhtemeldir. Bu durum Türkiye için en istenilmeyen senaryodur. Bu senaryonun sahneye konmaması için Türkiye’nin Suriye, Irak ve İran ile birlikte terör örgütlerine yönelik işbirliğini hızlandırması gerekiyor. Bu ülkelerin de Türkiye ile hareket etmesi oldukça önemli” dedi.
TÜRKİYE BİR GÜN İSRAİL’LE KARŞI KARŞIYA GELECEK
Güvenlik Uzmanı Ersan Ergür de, “1897 yılında Tehodor Herzl başkanlığında gerçekleştirilen 1. Siyonizm Kongresinde 100 yıllık plan yapılmış ve ilk 50 yıl sonra İsrail Devletinin kurulması, ikinci 50 yılın sonunda ise Büyük İsrail Devleti’nin kurulması kararı alınmıştır. 1948’de İsrail devleti kurulduğunda bu plana sadık kalınarak kuruluş gerçekleştirilmiş oldu. Ancak ikinci 50 yıllık plan tutmadı. Dolayısı ile İsrail Büyük İsrail Devleti’ni kurmak için daha fazla girişimde bulunacaktır. Ancak bölgemizdeki dengeler şu anda bunun gerçekleştirilmesine uygun değil. Türkiye bu planları bozacak adımlar attı ve milli iradenin hakimiyeti yeniden tesis edilerek Türkiye bölgesinde etkin bir oyun kurucu role yükseldi. Özellikle Suriye’nin kuzeyinde kurulmak istenen PKK terör devletinin önlenmesi siyonizm düşüncesini ve hedefini yerle bir etti. Elbette İsrail ve destekçisi ABD ve sair ülkeler bu hedeften geri adım atacak değiller. Her türlü yolu denemeye kararlı görünüyorlar. Bu bağlamda Lübnan Hizbullah’ını bahane ederek şimdi Lübnan’a karşı bir harekâta giriştiler. Görünen on ki siyonistler, Büyük İsrail Devleti’nin kuruluşuna kadar durmayacak. Lübnan ve akabinde Suriye’nin hedef olacağı aşikar. Tabi sonrasında Türkiye... Gerçi Türkiye ile askeri anlamda değil İsrail, ABD bile karşı karşıya kalmak istememektedir. Türkiye’yi askeri olarak değil siyasi bir oldu bitti ile yada bir tür darbe ile iktidar değişikliğine götürerek yanlarında tutmak istiyorlar. Bu konuda çok dikkatli olmak zorundayız. İsrail terör devletinin durdurulması uluslararası hukuk ile olmayacaktır. Çünkü gerek Uluslararası Adalet Divanı (UAD) gerekse Birleşmiş Milletler’de alınan kararlar ABD tarafından veto edilmekte ve yaptırım kararı devreye alınamamaktadır. Geriye iki şık kalıyor: İslam ülkelerinin ekonomik ve siyasi anlamda bir araya gelerek İsrail’e karşı yaptırımları artırmaları ya da askeri bir güç oluşturarak İsrail’e karşı bir adım atılabilecek iradenin ortaya konulması. Bu irade ortaya konulabilirse İsrail kesinlikle bugünkü saldırılarını durdurmak zorunda kalacaktır. Çünkü gerek bölgesel ve gerekse bir dünya savaşını hiçbir ülke göğüsleyecek durumda değil. Her kesim ciddi zarar görecek ve yıkıcı tahribatlar olacaktır. Ancak şunu muhakkak vurgulamam gerekiyor ki İsrail bir gün ya tek başına ya da ABD ve müttefikleri ile işbirliğine giderek bölgesel bir savaşa kalkacaktır. Çünkü Büyük İsrail Devleti hedefinden asla vazgeçmeyeceklerdir. Bu yüzden Türkiye savunma sanayini tamamen yerli, Hava Kuvvetlerini ABD ve Batıdan bağımsız, Hava Savunma sistemlerini etkin ve tamamen yerli hale getirmek için çok hızlı hareket etmelidir. Çünkü Türkiye bir gün muhakkak İsrail ile karşı karşıya kalacaktır. Bu kaçınılmaz güne hazırlıklı olmayan bir Türkiye ne kendi halkının geleceğini ne de bölge İslam ülkelerinin geleceğini tehditlerden koruyamayacaktır. Bu nedenle Türkiye bölge ülkeleri ile gerek ekonomik ve gerekse askeri işbirliğini muhakkak devrede tutmalı ve şimdiden görüşmelere başlamalıdır” dedi.