TBMM Terör Alt Komisyonu, tespit ve değerlendirmelerini rapor olarak kamuoyu ile paylaştı. Terörün arka planı ve insani etkileri konusunda rapor hazırlayan alt komisyon, terör örgütünü bir an önce silah bırakmaya çağırdı.
YENİ AKİT/ANKARA
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nun bünyesinde kurulan Terör Alt Komisyonu, tespit ve değerlendirmelerini rapor olarak kamuoyu ile paylaştı. Terörün arka planı ve insani etkileri konusunda rapor hazırlayan alt komisyon, terörün bitmesi noktasında herkesin hemfikir olduğuna dikkat çekti. Terörle mücadeleden kaynaklanan her problemde ve kayıpta terör örgütünün payı olduğuna dikkat çeken komisyon, raporunda terör örgütünü bir an önce silah bırakmaya çağırdı. Türkiye’de terörün sebep olduğu yaşam hakkı ihlallerinin önlenmesi konusunda ‘Karma Tedbirler Paketi’nin uygulanması gerektiğine dikkat çeken komisyon, raporunda terör nedeniyle yaşanan yaşam hakkı ihlallerinin bir an önce sona ermesi ve Türkiye’de terörün son bulmasına yönelik bir dizi öneri sıraladı.
35 BİN 576 KİŞİ TERÖR
SEBEBİYLE HAYATINI KAYBETTİ
Türkiye’de terör nedeniyle yaklaşık son 30 yılda 7 bin 918 kamu görevlisinin şehit olduğu hatırlatılan raporda, 1984-2012 yılları arasında 22 bin 101 teröristin ölü olarak ele geçirildiğine vurgu yapıldı. Emniyet bölgesinde 1987-2011 aralığında bin 633, Jandarma bölgesinde ise 1984-2012 arasında 3 bin 924 sivilin terör nedeniyle hayatını kaybettiği belirtilen raporda, terör örgütlerinin kendi iç infazları, gerekse de kendi aralarındaki eylemlerle binlerce kişinin öldüğü vurgulandı. Terör nedeniyle toplam 35 bin 576 kişinin hayatını kaybettiği ifade edilen raporda, şehit aileleri ve terörle ilişkili mağdur ailelerinin ‘Artık başka gözyaşı akmasın’ ve ‘Artık başka analar, başka aileler ağlamasın’ ortak noktasında buluştuğu belirtildi.
İŞTE TERÖRÜ BİTİRECEK ÖNLEMLER
Komisyon, raporunda terör nedeniyle yaşanan yaşam hakkı ihlallerinin bir an önce sona ermesi ve Türkiye’de terörün son bulmasına yönelik şunları önerdi:
l Terör ortamını oluşturan, ona zemin hazırlayan ve yeşermesine imkân veren unsurlar daha baştan ortadan kaldırılmalı. Bu kapsamda ekonomik tedbirler geliştirilmeli, yatırımlar arttırılmalı, işsizlik önlenmeli, eğitime önem verilmeli, spor ve gençlik merkezleri çoğaltılmalı, sosyal kalkınmaya önem verilerek sosyal destek projeleri uygulanmalı, kültürel imkânlar geliştirilerek zenginleştirilmeli.
l Bölgede eskiden olduğu gibi tarım ve hayvancılığın yapılabilmesi yönünde adımlar atılmalı, sınır ticaretinin meşru yollardan yapılabilmesine imkan verilmelidir.
l Terörle mücadelede ‘imha edici-yok edici’ yaklaşımdan ziyade ‘hayatta tutan’, suçun rehabilitasyonu ile kazanmaya çalışan bir anlayışı hâkim kılmak esas olmalı.
l 12 Eylül 1980 darbesinin izlerini taşıyan 1982 Anayasası ve 80 döneminin izlerini taşıyan mevzuat değiştirilmeli.
l Terörün önlenmesi için işbirliğinin merkezde tek elden koordine edilmekle birlikte bu inisiyatifin tüm kurum ve kuruluşlarca yatay olarak paylaşılması, ayrıca merkezden taşra teşkilatı ve yerel yönetimlere yönelik dikey işbirliği ve sorumluluğun yayılması gerekir.
l Terörle mücadelenin mümkün olduğunca ihtisaslaşmış birimler tarafından yürütülmesi, sınır yönetiminin sivil ve uzmanlaşmış bir birim tarafından gerçekleştirilmesi gerekir.
l Çözüme katkı sağlayabilecek sivil toplum örgütlerinin çözüm sürecine katılması önemli. Bu noktada işbirliği yapılmalı.
l Terör olaylarının kamuoyuna duyuruluşunda terör örgütünün toplumda dehşet ve korku oluşturma amacına dikkat etmek gerekiyor. Sıra dışı dramatik görüntüler haberde kendisine yer bulamamaktadır.
l Kamu kurum ve kuruluşlarının terör, terör kaynaklı yaşam hakkı ihlalleri konusundaki verilerde olabildiğince saydam, bilgilendirici ve açık olması gerekir.
l Terörle mücadele ederken malul ve şehit olanların yakınları ile bir kurum muhatap olarak onların hakları sağlanmalı.
l Terör örgütünün silahı bir an önce bırakması yaşanan acıların bitmesi ve bir tek yaşamın bile bundan sonra terör nedeniyle son bulmaması açısından önemlidir.
l Terörün dış bağlantıları ve uluslararası ilişkiler boyutu da düşünüldüğünde çözüm gerektiren çalışmaların iç siyasetle sınırlı kalmaması ve dış siyaset ve uluslararası ilişkileri de kapsayan genişlikte ve derinlikte olması gerektiği malumdur.
