Kadir Bekil Mirat Haber'de yazdı: Bir medeniyetin çöküşü dıştan değil, içten başlar. Ve bu çağ, içten çöküşlerin ustaca pazarlandığı, alkışlandığı bir çağdır. Bu çağ, bâtılın hak suretine bürünüp gönüllerde taçlandığı bir çağdır. Artık ordularla gelen düşman yok. Cübbeyle, kravatla, ekranla, kürsüyle gelenler var. Adı bizden, sesi bizden, sûreti bizden… Ama yüreği, ruhu bizden değil.
Kadir Bekil Mirat Haber'de yazdı: Bir medeniyetin çöküşü dıştan değil, içten başlar.
Ve bu çağ, içten çöküşlerin ustaca pazarlandığı, alkışlandığı bir çağdır.
Bu çağ, bâtılın hak suretine bürünüp gönüllerde taçlandığı bir çağdır.
Artık ordularla gelen düşman yok.
Cübbeyle, kravatla, ekranla, kürsüyle gelenler var.
Adı bizden, sesi bizden, sûreti bizden…
Ama yüreği, ruhu bizden değil.
Haçlı Seferleri Gömlek Değiştirdi
Eskiden kılıçla gelenler, şimdi “Kur’an’a dönüş” sloganlarıyla geliyor.
“Aklı kullanmak”, “özgür düşünce”, “reform”, “çağdaş yorum” gibi parıltılı sözlerin altına gizlenmiş bir fitne var:
İslam’ı dönüştürmek…
Daha doğrusu, İslam’ı tasfiye edip Batı’ya uyumlu, Batı’ya zararı olmayan cihâd’dan arındırılmış yeni bir din icat etmek…
Hedef: Kur’an’ı Yetim Bırakmak
Modernistlerin ilk hamlesi, hadislere saldırmaktır.
Çünkü bilirler ki; Sünnet giderse Kur’an sahipsiz kalır.
Ayetler bağlamını yitirir, anlamı buharlaşır.
Sonra da “tarihselci” yorumlarla ayetler bugüne taşınamaz hâle getirilir.
Ve ardından şu cümle kurulur:
“Bu ayetler o gün içindi, bugün için geçerli değil!”
İşte modernizmin asıl amacı budur:
Kur’an’ı susturmak için konuşmak.
Mezhepleri Küçümse, Âlimleri Aşağıla
Asırlar boyunca terle, emekle, binbir zahmetle, fedâkarlıkla; ilimle, hikmetle, yoğrulmuş mezhepler…
Bugün “çağın gerisinde”, “donuk”, “dogmatik” yaftalarıyla aşağılanıyor.
Âlimler “halkı uyutmuş”, “aklı dışlamış” diye karalanıyor.
Bu Batı’nın laboratuvarlarında, oryantalistlerin masasında, planlanıp yazılan bizden görünen figüranlarla sahnelenen bir sahne oyunudur.
Çünkü gelenek susturulmadan, modern putlar inşa edilemez.
Modern Din Tasarımcıları: Yeni Din Mühendisleri
Modernist ilahiyatçılar, Batı’dan onaylıdır.
Onların İslam’ı; ne cihadı bilir, ne şehadeti…
Ne ümmeti tanır, ne hilafeti…
Ne faizi haram sayar, ne LGBT’yi sapkın…
Onlar için İslam:
Allah’ın sadece camide söz sahibi olduğu, hayata karışmayan bir inanç sistemidir.
Bireysel, seküler, hepsi Batı’ya uyumlu bir din…
Kendi nesillerini koruma altına alırken,
bizi düşman karşısında silahsız, şuursuz ve savunmasız bırakan bir din…
Bizi “kardeşlik” masallarıyla uyutup,
düşmana karşı vicdanımızı rehin alıp, irademizi felç eden bir din…
Ne cihada yer var, ne hilafete…
Ne Allah’ın hükmüne, ne de İslam’ın egemenliğine…
Ruhu alınmış, sadece şekli kalmış bir din…
Zihin Tahribatı: Şüpheyle Zehirleme
Bu oyun, idrakimizi hedef alır. Çünkü zihin zehirlenirse, imân kendiliğinden yıkılır.
Bu oyun, önce zihni karıştırır, sonra kalbi kuşatır. İnkârı doğrudan öğretmez; şüpheyi sızdırır, zihni felç eder.
Strateji basit ama derindir:
“Kur’an bize yeter. Kur’an neyine yetmiyor?”
(Ama Kur’ân-ı anlamak için kendileri ciltler dolusu kitap yazarlar.)
“Mezhepler zaten siyasi yapılardı.”
“Hadisler güvenilmezdir; Peygamberin sözü mü, belli değil.”
“Bu çağda örtü, had (ceza) mi olurmuş?”
“İslam zaten evrensel ahlaktır; gerisini boş ver.”
Ve sonunda şu cümle doğar:
“Ben Allah’a inanıyorum ama dinlere inanmıyorum.”
Yeni bir nesil çıkar ortaya:
Hem dindar, hem dinsiz… Hem mümin, hem müşrik…
Asıl Amaç: Müslüman’ı Kendi Dinine Yabancılaştırmak
Modernizmin nihai hedefi; İslam’ı Batı’nın arzu ettiği forma sokmaktır.
Tepkisiz, sorgulamaz, dirençsiz bir din…
Cihadı atılmış, hilafeti gömülmüş, ümmeti bölünmüş, hayatı sekülerleştirilmiş bir İslam…
Ve sonunda şu ortaya çıkar: Sözde İslam, özde ise laiklikle zincire vurulmuş, gavura asla tehdit oluşturmayan ılımlı bir putperestlik…
Çözüm: Köklerimize Dönmek, Sünnete Sarılmak
Bu tuzağı bozmanın tek yolu; kendi köklerimize dönmektir.
Kur’an’ı Sünnet’le okumak, mezhep birikimini kuşanmak, Selef-i Sâlihîn izinde yürümek…
Çünkü hakikat, modern olan değil; Allah’ın rızasına uygun olandır.
Ve unutma:
Reform, dine değil; tahrife hizmet eder.
Modernizm, hakikatin sesi değil; düşmanların maskesidir.
İslam modernize edilmez; çünkü hakikat hevâya değil, vahye dayanır.
Allah, düşmanlarına değil; kendisine teslim olmamızı emreder.
“Kim Resûle itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur.”
(Nisâ Suresi, 80)
“Hayır! Rabbine andolsun ki, aralarında çıkan anlaşmazlıklarda seni hakem tayin edip, sonra da verdiğin hükme içlerinde bir sıkıntı duymadan tam anlamıyla teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar.”
(Nisâ Suresi, 65)
Kadir Bekil
İSLAMİ HABER MİRAT