İcra Kurulu Başkanımız Mustafa Karahasanoğlu ile yazarlarımız Abdurrahman Dilipak ve Ahmet Varol’un da İstişare Kurulu üyeleri arasında yer aldığı Kudüs Dayanışma Derneği, Başkanvekili Adem Çevik aracılığıyla Meclis’e başvuruda bulundu. Başvuruda, Mescid-i Aksa’ya yönelik tehdit ve tecavüzlerin önlenmesi için, Osmanlı’dan devreden uluslararası hak, hukuk ve sorumlulukların yerine getirilmesi ve Meclis’in Kudüs’e heyet göndermesi istendi...
Siyonist İsrail, basit gerekçelerle Müslümanları ilk kıbleleri olan Mescid-i Aksa’dan çıkarma zulmünü sürdürüyor. İsrail, son olarak geleneksel Sukot Bayramı’nı gerekçe göstererek Filistinli Müslümanları Mescid-i Aksa’ya almıyor. 45 yaşın altındaki Filistinlilerin Mescid-i Aksa’ya girişine izin vermeyen İsrail, kendilerine ait olduğunu öne sürdüğü Mescid-i Aksa’nın altında kazı çalışmaları ise sürdürüyor. Kudüs konusundaki çalışmaları ile dikkat çeken Kudüs Dayanışma Derneği, hilafet yetkisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) şahsında mündemiç olduğuna vurgu yaparak, Meclis’ten Mescid-i Aksa ile ilgili yetkilerini kullanmasını istedi.
OSMANLI’DAN DEVREDEN HAKLARIN
GEREĞİ YERİNE GETİRİLMELİ
İcra Kurulu Başkanımız Mustafa Karahasanoğlu, yazarlarımız Abdurrahman Dilipak ve Ahmet Varol’un da İstişare Kurulu Üyeleri arasında yer aldığı Kudüs Dayanışma Derneği, Mescid-i Aksa ile ilgili müdahale yetkisi kullanması için TBMM’ye başvurdu. Dernek adına başvuruyu TBMM’ye Kudüs Dayanışma Derneği Başkanvekili Adem Çevik yaptı. Çevik, başvurusunda Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa’ya yönelik tehdit ve tecavüzlerin önlenmesi konusunda Osmanlı’dan devreden uluslararası hak, hukuk ve sorumlulukların gereğinin yerine getirilmesi gerektiğine dikkat çekerek, Anayasa TCK 13. ve 77. maddeden kaynaklanan yetkilerin kullanılmasını da istedi.
HİLAFET YETKİSİ TBMM’NİN
ŞAHSINDA MÜNDEMİÇ
Hilafet yetkisinin Cumhuriyet ve TBMM’nin şahsında mündemiç olduğunu hatırlatan Çevik, bu yetkinin Hilafetin İlgasına Ve Hanedanı Osmaniye’nin Türkiye Cumhuriyeti Memaliki Haricine Çıkarılmasına Dair Kanun’da mevcut olduğunu vurguladı.
BU KONU İLE İLGİLENMEK TARİHİ BİR GÖREV
Evrensel insan hakları ve inanç hürriyeti açısından da bu konunun evrensel hukukun bir parçası olarak yine Türkiye’yi ilgilendiren bir husus olduğunun altını çizen Çevik, “Konunun dini, insani, hukuki yanında bizim için bu konu ile ilgilenmek tarihi bir görev, hak ve sorumluluk anlamı ifade etmektedir. Bu konu bu yanı ile evrensel barış ve güvenlik açısından olduğu kadar, hukukun temel ilkeleri ve evrensel normlar açısından da büyük bir değer taşımaktadır.” dedi.
Özellikle, Mavi Marmara konusunun masada olduğu bir zamanda, bu şekildeki bir yaklaşımın asla kabul edilemez olduğunu belirten Çevik, bu tür saldırı ve tecavüzler devam ettiği sürece görüşmelerin askıya alınması ve konunun İslam dünyası ve uluslararası divanlarda görüşülmesi için girişimlerde bulunulması gerekeceğini ifade etti.
SİYONİST SALDIRILAR
2 MİLYAR MÜSLÜMANA HAKARETTİR
Siyonist saldırıların 2 milyar Müslüman’a hakaret olduğunu aktaran Çevik, “Türkiye’nin şahsında İslam dünyasına karşı bir meydan okuma girişimidir. Bu konu Müslüman halkımızın infialine sebep olabilir. Konunun acil bir şekilde ele alınması gerekir.” dedi. Mescid-i Aksa’nın Müslümanların ilk kıblesi olduğunu hatırlatan Çevik, çevresinde de birçok Osmanlı emlaki, vakfı, arazisi bulunduğunu bildirdi.
Mescid-i Aksa’yı ziyarete gidenlere karşı kaba davranışlar, dini inançlarının gereğini yerine getirmek isteyen insanlara karşı suçlu muameleleri yapılmasının, itiraz edenlere karşı kaba şiddet uygulanmasının kabul edilemez bir hukuk ihlali olduğunun altını çizen Çevik, Mescid-i Aksa’nın yıkımı için kazıların sürdüğüne de işaret etti.
MESCİD-İ AKSA HİLAFETİN
KORUMASI ALTINDADIR
Kudüs ve Mescid-i Aksa konusunda gerçek ilgi ve alakanın gösterilmesini isteyen Çevik, “Burada dikkat çekici bir diğer hususta, hilafetin şekli, idari yapısı, görev ve yetkileri, Osmanlıdan aynen devralınmıştır. Dolayısı ile Osmanlı mevzuatındaki Hilafetle ilgili düzenlemeler de aynen geçerlidir. Hilafetin merkezi İstanbul olmakla birlikte yetki alanı itibarı ile Türkiye ile sınırlı bir kurum değil, beynel müslimin bir kurumdur. Dolayısı ile uluslararası hak ve yetkileri vardır ve bütün bu haklar, uluslararası sözleşme ve anlaşmalarla koruma altına alınmıştır.
Tüm dünyadaki dini kurum ve dini vakıflar, münhasıran da Kabe, Medine-i Münevvere’deki Mescidi Nebevi ve Mescid-i Aksa hilafetin koruması altındadır. Bu konuda Osmanlıdan tevarüs eden düzenlemeler ve işin icab ve mahiyeti çok açıktır. Bu hak ve sorumluluklar Türkiye Cumhuriyetine aynen intikal etmiştir. Dini vergilerin toplanması ve dağıtılması da bu kapsamda değerlendirilmesi gerekir. Emaneti mukaddesenin halen İstanbul’da bulunması da, bu konudaki hak ve sorumlulukların devam ettiğinin bir başka kanıtıdır. Hilafet merkezinin işgal edilmemesi için Hindistan Hilafet Fonundan gönderilen paralarla kurulan İş Bankası faizcilik yapması, CHP hissesinin bulunması hukuka aykırıdır. CHP hisselerinin Diyanete devri gerekir. Mescid-i Aksa’ya yönelik tehdit ve tecavüzlerin def’inin de bu kapsamda değerlendirilmesi gerekir.” dedi.
MECLİS KUDÜS’E HEYET GÖNDERMELİ
TBMM’nin konu ile ilgili olarak bölgeye bir heyet göndermesi gerektiğini belirten Çevik, “Siyonistlerin Kudüs’te Müslümanlara karşı yaptıkları insanlığa karşı suçlar kapsamında olduğundan, 5237 Sayılı Kanunun 13. maddesi uyarınca hangi ülkede kim tarafından işlenirse işlensin, Türkiye Cumhuriyeti Mahkemeleri’nin bu suçların faillerini yargılama yetkisi ve görevi bulunmaktadır. Bu konuda hukuki işlemlerin başlatılmasını, TBMM’nin suç duyurusunda bulunmasını, Meclis’te özel bir oturum yapılmasını ve Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını, İslam İşbirliği Teşkilatında değerlendirilmesini ayrıca uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarımızın kullanılması talebimizi bilgilerinize arzeder, saygılar sunarız” dedi.
