• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Konunun uzmanı Akit için yazdı: Nadir toprak elementleri! NTE silahına sahip olmalıyız

Yeniakit Publisher
Haber Merkezi Giriş Tarihi: Güncelleme Tarihi:
Konunun uzmanı Akit için yazdı: Nadir toprak elementleri! NTE silahına sahip olmalıyız

Nadir Toprak Elementleri, tartışılmaya devam ediyor.. Konunun uzmanlarından Yüksek Mühendis Canip Sevinç, Akit için yazdı..

Herşey enerji ihtiyacı ile başladı... NTE'ler enerji ihtiyacı için mucize bir çözüm mü? Bu çok az bilinen elementlerin topraktan ayrıştırılması ne gibi risk ve avantajlar doğurabilir? Küresel bir radyoaktif tehlike yaşanabilir mi? NTE elde etmek için yeryüzüne mevcut madenciliğin 5 katı daha yoğun yük yüklemeye değer mi? NTE'ni de önemli bir silah olarak kullanan 3. Sanayi Devrimi olarak adlandırılan sürecin dışında kalmak mümkün mü?

Konunun uzmanlarından Makine ve Endüstri Yüksek Mühendisi - Ekonomist Canip Sevinç, bu soruların bir çoğunun cevabını Akit için kaleme aldı. İşte o yazı:

"Dijital dönüşümle birlikte enerji verimliliğine ulaşmak daha kolay ve daha kontrol edilebilir olmasına ve daha az enerji kullanarak daha fazla iş yapılacağı beklentilerine karşın bütün dünyada enerji talebinde ve yatırımlarında tüketimin büyümesi paralelinde ciddi artışlar görülmeye başlanmıştır.
Bunun birinci sebebi küresel iklimdeki değişmelerdir. Kışın ısınma ve yazın serinleme ihtiyaçlarına binaen gittikçe büyüyen bir klimatizasyon ve iklimlendirme olgusu ve sektörüyle ve dolayısıyla önemli boyutta bir artı enerji sarfiyatıyla karşı karşıyayız.

Özellikle Akdeniz ve Ege bölgelerimizdeki elektrik tüketimlerinin klimalar dolayısı ile yaz aylarında kış aylarından çok daha yüksek olduğunu hepimiz biliyoruz.
Diğer taraftan bilgi teknolojilerinin veri merkezlerine olan bağımlılığı çığ gibi büyümüş, bu merkezler yeni enerji tüketiminin büyük odakları olmaya başlamışlardır. Birçok bilgi teknoloji firması (örneğin MİCROSOFT) kendi güvenli elektrik tüketimlerini karşılayabilmek için başta yeni nesil nükleer enerji üretim teknolojileri olmak üzere özel enerji yatırımlarına girmektedirler. Bütün bunlar elektrik üretimindeki talebi yeni bir trend olarak olarak önümüze koymuştur.

Elektrik talebindeki bir diğer büyük artış kalemi bütün süreçlerinde otomasyona geçmekte olan yoğun endüstriyel üretim ağıyla oluşmuştur.

“İSO 2025 - Enerji ve Teknolojilerinde Dünyada ve Türkiye'de Görünüm ve Beklentiler Raporu"nda bütün bu gelişmelerin küresel elektrik talebini 2024’te yüzde 4.3 arttırdığına ve bu seyrin 2027’ye kadar da yıllık en az yüzde 4 artarak devam edeceği tahminine yer verilmiştir.

Halbuki geçmiş 10 yıllarda endüstrileşmiş büyük ekonomilerde elektrik talep artışları ya kayda değer olmazdı veya sabit seyrederdi.Talep artışları çoğunlukla gelişmekte olan ve azgelişmiş ülkelerden kaynaklanırdı.

Dünyadaki bu yeni artı elektrik talebi küresel boyutta öğle görülüyorki başta güneş enerjisi olmak üzere yenilenebilir enerji kaynaklarından (YEK) ve yakın gelecekte de yine nükleer enerjiden sağlanacak gibi görünmektedir.

Bu durumda GES ve NES artık birbirinin alternatifi değil tamamlayıcısı olacak gibi görülmektedir. Teknolojideki imkan ve gelişmelerle tamamen ticarileşmiş piyasadaki fiyatlandırma politikaları bunu zorunlu kılmaktadır.

NÜKLEERİN GERİ DÖNÜŞÜ

BM Teşkilatı'nın COP 29 toplantılarından itibaren görüyoruz ki büyük nükleer kazalar sonrası dünyada bir çok ülkede yerini kaybeden nükleer enerji, özellikle çok düşük emisyonlu bir enerji üretim sistemi olması nedeni ve sektörün kendi içinde sağladığı rönesans ve yeni ve daha güvenli bir yapılanma ile siyasi karar yapılarına hızlı bir şekilde geri dönüş yapmaktadır.
Diğer taraftan dijital dönüşüm çağı ile birlikte dünyada elektrik enerjisinin daha büyük miktarlarda ve çok daha farklı teknolojilerle depolanması olgusu yeni dönemde önemli bir güvenlik argümanı olacaktır.

HİDROJEN UMUDU YÜKSELEREK DEVAM EDİYOR

Ayrıca küresel ısınma ile gündeme oturan yeşil dönüşüm olgusu, daha da ileri zamanlar için daha temiz enerji seçeneklerini arama, üzerinde çalışma ve düşünme ufkumuzu oraya odaklama gibi bir umut üzerinde durmamızı da zorunlu kılıyor. Bu durum dünyanın en temiz enerji kaynağı olan hidrojen üzerinde mutlaka çalışılmasını da bir realite olarak görmemiz gerektiğine sebep oluyor. Bugün henüz bir çok sorunu içinde barındırsa da yoğun hidrojen üretimi için geliştirilen elektrolizörlerin gelecekte imalat fiyatının daha düşebileceği yönündeki değerlendirmeler büyük umut kaynağı oluyor.

Bu gerçekleri dünyada birçok ülke fark etmiş ve buna göre stratejiler de ortaya koymuş durumdadır.

Ülkemizde bazı yeni enerji üretim şekillerine geçişin dizginlenmesi değil hızlanması ve olumsuz etkilerinin minimize edilmesi, hedef alınacak stratejiler geliştirilmesi önemlidir.
Yeşil dönüşümde kritik olan kavramlar ve kaynaklar bu dönüşümün bir parçasıdır. Örneğin bu dönüşümün olmazsa olmazı olan Nadir Toprak Elementleri'nin (NTE) aranması, bulunması, üretilmesi, metalin dönüşümü, imalatta bir araya getirilmesi ve kullanılması, sonrasında da geri dönüşümü hiçte kolay olan prosesler değildir. Petrolün keşfi ile başlayan sürece birinci sanayi devrime diyorsak, üçüncü sanayi devrimi diyebileceğimiz "yeşil" denilen teknolojilerin temelinde de dünyadaki bazı enerji uzmanlarının "THE NEXT OIL" adını verdikleri "21. yüzyılın petrolü" olarak adlandırdıkları, ülkemizde de önemli miktarda bulunduğunu bildiğimiz Nadir Toprak Elementleri yer alacaktır. Hem dijital ve hem de enerji dönüşümünde yaşanacak devrimin NTE’ler, yani yeni ve ileri bir madencilik ve kimya, metalürji ve kuantum fiziği ile sağlanacağını aklımızdan çıkarmamalıyız.

Dijital dönüşümde "yeşil" denilen enerji teknolojilerinin geliştirilmesinde de temel kaynak dünyadaki kritik mineraller ve nadir toprak elementleridir.
Çin'in NTE rezervlerinin yüzde 49 ve üretimin yüzde 85'ini kontrol etmesi ve bu gücü stratejik bir araç olarak kullanması ABD ve AB’de ihtiyat ve endişe ile izlenmektedir. Son dönemlerde NTE konusu sıradan vatandaşın bile ağzına düşmüş ve bir hayli ilgi ve tartışma konusu olmuştur.

CİDDİ RİSKLER DE VAR AMA..

NTE'lere bağlı yenilenebilir enerji sistemleri, fosil yakıtlara göre altı kat daha fazla maden ve mineral ihtiyacı doğurmaktadır. Bu ise yerküreye daha fazla yüklenmek, daha fazla tarım arazilerinin zarar görmesi gibi riskler barındırmaktadır. Ayrıca bu yoğun madencilik faaliyetinin, yerkürenin doğal dengesine ne gibi etkiler yapacağı da büyük soru işaretidir. Bir süre sonra birtakım radyoaktif risklerin de doğması muhtemeldir.

Buna rağmen dikkatleri dünyanın yöneldiği bu doğrultudan ayırmak da mümkün değildir. Enerji Bakanlığı kaynakları ülkemizde rezerv olarak dünyanın 2. büyük NTE varlığının bulunduğunu açıklamıştır.

Bu ülkemiz için büyük bir şanstır. NTE yerli ve milli imkanlarla yatırım yapılarak, istihdam yaratılarak, çevre korunarak en uç ürüne kadar ülkemizde işlenmeli ve öncelikle ülkemizde kurulacak endüstriyel işletmelerde, dijital teknolojiler ve yeşil enerji üretim sistemlerinde hayat bulmalıdır"

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23