Ağaç reçinelerinin fosilleşmesi sonucu meydana gelen organik bir kristal olan kehribar, günümüzde çok eski zamanlardan gelen bir kültür olarak hem takı hem tesbih hem de dekorasyon ürünlerinde kullanılıyor.
Aslına bakarsanız bunlar bizim genel olarak bildiklerimiz. Parfüm yapımından, ilaç yapımına, tekstil sektöründen, mobilya sektörüne kadar kehribarın kullanım alanı geniş bir yelpazeye yayılıyor. Bunun yanında birçok profesörün alternatif tıp literatüründe ve hatta biyoenerji uzmanları tarafından dahi kullanılmakta. Lokman Hekim’den tutun da büyük İslam âlimi Erzurumlu İbrahim Hakkı Efendi ‘ye hatta Mehmet Öz’e varana kadar kehribarı birçok ilaç yapımında kullanmış ve tavsiye etmişlerdir.
Bu mucizevi kristal bugün yeni yeni toz olarak da kullanılmaya başlandı. Elbette hemen bir sektör oluştu bile hatta bunun yanında sahteleri bile hemen türedi. Elbette biz burada Reçine olan kehribardan bahsedeceğiz.
Tozun kullanım şekli çok farklılık arz edebiliyor. Örneğin kaynatılarak içilebiliyor, çeşitli karışımlarlamacun şekline getirilip merhem olabiliyor, istenirse yine toz hali yaraya uygulanırsa enfeksiyon önleyici ve yara izi giderici özelliği var, tozu direkt olarak dahi içmekte bir sakınca olmadığı gibi bir çok da iyi etkileri var. Dolaşım ve boşaltım sistemine, kalp rahatsızlıklarına guatra ve sinir sistemine iyi geldiğinden de psikolojik olarak rahatlatıcı bir etkisi var.
Görüldüğü gibi bu fosil içinde milyonlarca yılda oluşan ve saklanan bakteriler sayesinde insan sağlığına son derece faydalı mineraller var. Ama insan kendine iyi geleni bozmakta da ustadır. Aman sahte ürünlere dikkat edin. Bir sonraki yazımızda da gerçek kehribarın nasıl anlaşılabileceğini ve nasıl bulabileceğinizi anlatacağız.