Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, kadına karşı her türlü ayrımcılığın çağ dışı olduğunu belirterek, “Kadına karşı şiddet erkeklik değil, ürkekliktir. Kadına karşı şiddette hep beraber el ele vermeliyiz ve bu bilinci her yerde oturtmalıy
İSTANBUL-Jandarma Genel Komutanlığı tarafından düzenlenen Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Kolluk Uygulamaları Semineri’nin açılışında konuşan Bağış, çok anlamlı bulduğu toplantının Türkiye’nin, AB sürecinde nereden nereye geldiğini, demokratikleşmede, şeffaflaşmada, reformlarını gerçekleştirmede, çözüm sürecinde neleri başarabileceğini göstermesi açısından çok önemli olduğunu söyledi.
“KADINA YÖNELİK ŞİDDET
DÜNYA ÜLKELERİNİN SORUNU”
Bakan Bağış, sorunları birlikte tespit ederek, birlikte tedavi etmeleri gerektiğini belirterek, “Zannedilmesin ki kadına karşı şiddet, sadece gelişmemiş, gelişmekte olan ülkelerde ya da sadece doğulu kültürlerde olan bir sıkıntı. Geçen hafta Amerika’nın Ohio eyaletinde 10 sene boyunca üç kadını bir evin bodrumuna kilitleyen bir sapığın haberlerinden hepimiz etkilendik. Dünyanın birçok yerinde, farklı kültürlerde bu sorunla mücadele var. Ancak bizim değerlerimizde, kültürümüzde bununla mücadele etmek aslında bir emirdir, şarttır, hepimizin ortak sorumluluğudur” ifadelerini kullandı. İslam inancında buna çok önemli yer verildiğini, Hz. Peygamber’in Veda Hutbesi’nde kadınların emanet olduğunu söylediğini ve kadın hakkını gözetmeyi emrettiğini anlatan Bağış, kimsenin, inançları ya da değerleri şiddete bahane gösterme acizliğine düşme riski bulunmadığını söyledi.
“KADINA KARŞI HER TÜRLÜ
AYRIMCILIK ÇAĞ DIŞI”
AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, kadına karşı her türlü ayrımcılığın çağ dışı olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı:
“Kadına karşı şiddet erkeklik değil, ürkekliktir. Kadına karşı şiddette hep beraber el ele vermeliyiz ve bu bilinci her yerde oturtmalıyız. İnsanların fikirlerinden, cinsiyetlerinden, kılık kıyafetlerinden, dillerinden, kültürlerinden dolayı ayrımcılığa, hele hele şiddete uğraması hiçbirimizin kabul edemeyeceği bir olgudur. Buna karşı da hep beraber mücadele etmeliyiz. İşte bugün bu toplantının düzenlenmiş olması da Türkiye’de birçok paradigmanın değiştiğini, sadece kanunların, uygulamanın değil, zihinlerin de değiştiğini, Türkiye’nin AB standartlarını da aşarak, Atatürk’ün gösterdiği o noktaya ulaşma konusunda kararlı olduğunu göstermiştir.”
ÖNEMLİ ADIMLAR ATTIK
Seminerde konuşan İçişleri Bakanı Muammer Güler ise şunları söyledi; “Şiddete maruz kalmış bir kadının yaşayacağı suç korkusu, devlet tarafından sunulan güvenlik hizmetinin kalitesini belirleyecek en önemli etkenler arasındadır. Bu bağlamda suç korkusunun kaynağı, bireylerin potansiyel suçlulara karşı koyamayacak ve direnemeyecek kadar zayıf ve kırılgan olmaları, bu nedenle kendilerini pek çok suçun potansiyel mağduru olarak görmeleridir. Bu bakış açısına göre en savunmasız ve en zayıf grubu, kadınlar ve yaşlılar gibi genel nüfus içinde fiziksel özellikleri açısından daha zayıf ve kırılgan olan insanlar oluşturmaktadır. Güler, “Kadına yönelik şiddet konusunda yürürlüğe giren gerek ulusal mevzuat gerekse uluslararası alanda imzalanan İstanbul Sözleşmesi, şiddete maruz kalan kadınlarımızın artık kendilerini daha güçlü ve güvende hissedebilecekleri bir ortama kavuşabilmeleri için önemli adımlar olmuştur” diye konuştu. Konuşmaların ardından seminere katılanlar aile fotoğrafı çektirdi. Akademik çevrenin yanı sıra, Azerbaycan, Cezayir, İtalya, Portekiz, İspanya, Fransa, Şili ordularından askeri temsilcilerin de katıldığı seminer, oturumların ardından bugün sona erecek.