• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

İlaçta Siyon oyunu

Yeniakit Publisher
2013-12-10 15:16:16 - 2013-12-10 15:45:43
İlaçta Siyon oyunu

Yıllık 2 milyar kutu satış ve 16 milyar (katrilyon) lira büyüklüğünde pazara sahip olan ilaç sektöründe yabancı hakimiyeti hüküm sürüyor. Hiçbir ilaç patentine sahip olamayan Türkiye’de bir firmanın dışında diğer bütün ilaç fabrikaları ya tamamen veya büyük ortak olarak yabancıların eline geçmiş durumda. Fabrikalarda “Türk” çalışanlarının stratejik noktalara getirilmedikleri ve kendilerini geliştirmelerine fırsat verilmediği belirtiliyor.

SİNAN YAVUZOĞLU / ANKARA - Hükümetin sağlık alanında gerçekleştirdiği reformların ardından ilaç sektörü çok daha önemli hale geldi. Ancak sektörün bütün taraflarında büyük çürümüşlüğün hakim olduğu belirtiliyor.

KİŞİ BAŞI YILLIK 30 KUTU İLAÇ TÜKETİMİ!

Sigortalı vatandaşların tümüne serbest eczanelerden faydalanma hakkı tanınması ile ilaç tüketimi son on yılda üçe katlandı. Devlet 2012 yılı içerisinde ilaca 16 milyar lira (katrilyon) harcadı. Evler adeta ecza depoları haline geldi. Vatandaş toplam 190 milyon kutu ilacı stok yapmış durumda. Süreç içerisinde bu ilaçların yüzde 20’ye yakınının kullanım süresi geçerek çöpe atılıyor. 2002 yılında Türkiye’de toplam ilaç satışları 700 milyon kutuydu. Geçen yıl bu rakam 1,9 milyar kutuya çıktı. Bu rakamlar, kişi başı ortalama 30 paket ilaç tüketimi anlamına geliyor.

PARA BABALARI DOYMUYOR


Türkiye’de ilaç tüketiminde yaşanan astronomik artış, ilaç üreticilerinin kendi aralarındaki rekabetten de etkileniyor. Milyar dolarlar kazanmalarına rağmen doymayan patronlar, pazarlama ve satış departmanlarından artık sadece parasal ‘başarı’ değil, kutu bazında da ‘başarı’ bekliyorlar.

SEKTÖRDE YABANCI HAKİMİYETİ


İlaç sektöründe bir diğer dikkat çeken gelişme ise yabancı hâkimiyeti… Yıllık 2 milyar kutu satış ve 16 katrilyon lira büyüklüğünde bir pazar olmasına rağmen; tek bir ilaç patentine sahip olamayan Türkiye’de, tek bir firmanın dışında diğer bütün ilaç fabrikaları ya tamamen veya büyük ortak olarak kısmen yabancıların eline geçmiş durumda.

TÜRKLER, ‘İKİNCİ SINIF İNSAN’MUAMELESİ GÖRÜYOR!

Bu arada; ilaç fabrikalarının ‘Türk’ çalışanlarını, stratejik noktalara getirilmedikleri ve kendilerini geliştirmelerine fırsat verilmediği yönünde yakınmalar da mevcut. Birçok firma Hindistan’dan uzmanlar getirerek, üretim, AR-GE ve yönetim kademelerini bunlarla doldurmuş durumda. Hindistanlıların getirilmesinde, firma yönetimlerinin önemli bir hammadde merkezi olan Hindistan’la kontak kurma kaygılarının etkili olduğu belirtiliyor. Hindistanlıların getirilmesindeki bir diğer etkenin ise, batılı ilaç firmalarının Asya’nın az gelişmiş bölgelerinde yaptıkları ilaç denemelerinde de bu elemanlardan yararlanma istekleri olduğu konuşuluyor.

İlaç sektörünü elinde bulunduran çevrelerin Mason, Yahudi ve Siyonistlerden oluşması dikkat çekiyor. Mesela büyük firmalardan Bayer ‘Alman’ Yahudilerinin, Eczacıbaşı ve Abdi İbrahim ise Sabataist ‘Türk’lerin yönetiminde bulunuyor. Ancak bu ‘Türk’ler, sık sık Müslüman olan diğer Türklere gerçekleştirdikleri ayrımcılıkla da gündeme geliyorlar. Birkaç yıl önce Tüketiciler Birliği yöneticisi Kemal Özer yaptığı bir açıklamada, Abdi İbrahim firmasının başörtülü bir hanımı fabrika binasına almadığını bildirerek, firmayı ayrımcılıkla suçlamıştı. Özer, Abdi İbrahim’in gerçekleştirdiği ayırımcılığın temelinde ‘Sabetayistliğin’ etkili olduğunu da öne sürmüştü. Abdi İbrahim firmasının sahibi Nezih Barut, ‘Rotary Meslek Hizmet Ödülü’ne de layık görülmüş bir isim olarak biliniyor.


x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23