HDP ve proje Selahattin!
Yahu Selahattin!
Şu HDP’liler ne günah işledi de Allah seni başlarına verdi?
Cehennemde yansalar, sana kuyruk olmalarından iyiydi.
Daha az acı çeker, daha az rüsva olur, daha az başlarını öne eğerlerdi.
Yine kendi çapını hesaba katmadan bir laf ettin...
Kendini de, partini de, üst aklı da rezil ettin.
Şimdi bir ettiğin lafa bakıyorum, bir de o ağlak yüzüne...
“At sahibine göre kişnermiş” ya...
Düşünüyorum da, “acaba bu Selahattin’in sahibi kim ki böyle kişniyor yersiz yere?”
Şimdi itiraf et bakalım Selahattin!
Sen nasıl amorf bir kişiliksin?
Kimin Truva Atı’sın?
Elazığ ağzıyla “ula kofik”, sahibin kim ki kendini dev aynasında görmektesin?
Kimsin ki, “HDP’liler nefes aldıkça sen başkan olamayacaksın, seni başkan yaptırmayacağız, seni başkan yaptırmayacağız, seni başkan yaptırmayacağız” demişsin?
Hadi bir halt ettin...
Dedin...
Bari adam gibi deseydin.
Böyle düşük doz tekrar ederek mi Erdoğan’la baş edeceksin?
Yedi sahipli Selo!
Üç yetmez ki, beş kere... Beş de yetmez yedi kere... Yedi de yetmez kırk kere deseydin daha iyi ederdin!
Hatta “Seni başkan yaptırmayacağız” diye uzatmana da gerek yok...
Sby diye bir kısaltma da icat edebilirdin...
Ne güzel... Hem Elazığlısın, “Baba”lar diyarındansın, nefesin de kuvvetlidir şimdi.
Eline bir tespih alıp, sby, sby, sby... diye kırk kere söyler, köşke doğru üflerdin.
Biraz da tiyatral bir performans katıp kıvırdın mı, şahane...
Al sana mis gibi hücum dozu işte!
Aslında F tipi diyorum ya... Boşuna değil...
Laf olsun diye söylemiyorum.
Hakkındaki iddiaları biliyorum.
F Tipi HSYK üyeleriyle kapalı kapılar ardında yaptığın toplantılardan, BND ile yaptığın anlaşmalardan, İngiliz İstihbaratıyla temaslarından,
YARGITAY üyeleriyle yaptığın tiksinç pazarlıklardan fosseptik sızıyor ya, koku alıyorum.
İster kabul et, ister etme!
Evet, Selocan!
Senin Kürtlerle de, meseleleriyle de ilgili bir derdin, bir fikrin, bir idealin olduğunu asla düşünmüyorum.
Sen ne HDP’sin, ne HDP’yi temsil etme derdindesin...
Yukarıdan aşağı, soldan sağa yeniden bakıyor ve kanaat getiriyorum ki sen bir PROJESİN, PROJESİN, PROJESİN...
Anladın mı yedi sahipli Selahattin?
Senin sahiplerinin lanetine uğrayan PKK’nın Sisifos’u Öcalan mektubunda ne söylerse söylesin, kan-ter ittiği Barış Süreci’nin, Kandil’de tutunamaması, aşağı yuvarlanması, “Çözüm süreci”ne yine başlangıç noktasından başlanması işte bu yüzden.
Senin yüzünden...
Amacın “Barış Süreci”nde köprüleri yakmak!
Görevin bu!
Paralel olandan değil, Paralel değilmiş gibi durandan korkacaksın!
Şimdi “sız” komutunu aldılar ya!
Diyorlar ki Paralelci değiliz!
Zaten Paralelciyim diyenlerden değil, kamuflaj olanlardan korkacaksın!
FETÖ’nün pis işlerine maşa olan Paralelcilerden.
Güneydoğu’da farklı cemaatlerdenmiş gibi görünen tiplerden...
Kaç yazıdır bu tehlikeye karşı dikkat çekmeye çalışıyorum!
Dicle ve Fırat’ın kolları arasındaki bölgeye susayanlar, Diyarbakır’a çoktan mesken kurmuş durumdalar.
SODES kesesinden, “Okuma Salonları”ndan PKK’ya F Tipi ajan devşiren FETÖ gibi sinsi bir terör örgütüyle karşı karşıyayız.
Orada kilit noktada kim varsa, farklı kamuflajlarla aynı amaca HİZMET veriyor durumda.
Bu yüzden, Güneydoğu’da faaliyet yürüten Pensilvanya’nın el işçiliğiyle ürettiği bu vintage kafaların, başka sahiplerin bahçelerinden seslendiklerine aldanmayın...
Biz onların ciğerlerini biliriz.
Paralelci olandan değil, Paralelci değilmiş gibi davrananların çok daha zehirli olduklarını...
İşte bu yüzden bu MKYK üyelerine karşı müteyakkız olunmalı diyorum!
Pis ilişkilerini deşifre ettiğim için beni AK Parti’nin namıyla “yedi nisandan sonra görüşeceğiz” diye tehdit eden MKYK üyelerini de AK Parti’nin adaletine havale ediyorum!