Başbakan Davutoğlu, terörle mücadelenin had safhaya ulaştığı bir süreçte, HDP’nin kabineye girmesinin siyasi açıdan sıkıntılara yol açacağını belirterek “HDP kabineye girerse sorumlusu CHP ve MHP olur” dedi.
İSMAİL UĞUR / ANKARA - Başbakan Ahmet Davutoğlu, aralarında Serdar Arseven’in de bulunduğu gazetelerin Ankara Temsilcileri ile Çankaya Köşkü’nde bir araya geldi. Önümüzdeki seçimlerde sandık güvenliğinin önemine dikkat çeken Davutoğlu, “HDP’yi meclise biz getirmedik. Hükümet çıkmamasının da sorumlusu biz değiliz. Bu durumun müsebbibinin kimler olduğu aşikardır.” dedi.
CHP VE MHP SEÇİM GÜVENLİĞİNE DESTEK VERMEDİ
Davutoğlu, “Benim meclis kararıyla seçime gitmeyi öncelemem, tercih etmemin sebeplerinden biri seçime giderken bazı yasal ve anayasal düzenlemelerin yapılacak olmasıydı. Hem Sayın Bahçeli’ye hem de Sayın Kılıçdaroğlu’na seçim güvenliği konusunda gerekli tedbirlerin alınması için gerekli yasal düzenlemeleri birlikte yapmayı teklif ettim ama maalesef bu tekliflerim karşılık bulmadı” dedi.
Davutoğlu, “Sayın Cumhurbaşkanımız anayasaya uyarak 116. madde çerçevesinde Cumhurbaşkanımızı HDP’yi kabineye soktun veya sokmadın diye kim ilzam edebilir. Sayın Cumhurbaşkanımızın Anayasal prosedürü uygulamasından dolayı kimse bizi suçlayamaz. Bu durumun müsebbibinin kimler olduğu aşikardır. HDP’yi meclise biz getirmedik. Hükümet çıkmamasının da sorumlusu biz değiliz” diye konuştu.
7 HAZİRAN SEÇİMLERİNE KOLAYCI YORUM YAPANLAR OLDU
Davutoğlu şöyle devam etti: “7 Haziran seçimleri sonrası yeni siyasi tabloda çok kolaycı yorumlar yapanlar oldu. Yani ‘bir tarafta yüzde 60’lık bir blok var, AK Parti büyük bir hezimete uğradı, artık AK Parti’siz bir siyaset gözüküyor’ diye çok çabuk havaya girenler oldu. Türkiye demokrasi tarihinin belki de en kritik aritmetiklerinden biriyle karşı karşıya kaldı. Parlamento aritmetiği bağlamında 13 yıllık bir tek parti iktidarı sonrasında ortaya çıkan bu aritmetik içinde sürecin dikkatli bir şekilde yönetilmesi gerekiyor.”
ÜLKEYİ HÜKÜMETSİZ BIRAKMADIK
Davutoğlu, “7 Haziran’da ‘Türkiye’yi hükümetsiz bırakmayız, bırakmayacağız’ dedik. Şu ana kadar terörle mücadele, ekonomik politikalar ve diğer alanların hiç birinde Türkiye’de herhangi bir yönetim boşluğu doğmadı. Bu süreçte YAŞ gibi son derece önemli bir süreci de geçirdik, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde görev değişimi oldu. Silahlı Kuvvetler bir taraftan operasyon yönetti, bir taraftan Yüksek Askeri Şûra işledi. Ama herhangi bir şekilde ülke yönetimi bağlamında bir tereddüde mahal vermedik” dedi.
PARALEL YAPI VE TERÖR KONUSUNDA TAVİZ VERMEYİZ
Terör örgütüne silah bıraktırılması yönünde kendilerinden önce de müzakereler yürütüldüğüne vurgu yapan Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Silahların bırakılması yönünde de devletin istihbarat ve güvenlik birimlerinin çaba sarf etmesi yanlış bir tutum değildir. 17-25 Aralık teşebbüslerini bir tahribatın parçası olarak gördükten sonra şeffaflık ve siyasi ahlak konusunda kim ne teklif getirirse her şeyi konuşuruz, her türlü adımı atarız. Fakat bu görünüm altında paralel devlet yapılanmasının zihnindeki eylem planını hayata geçirecek birtakım süreçlerin de doğru olmadığı kanaatindeyiz. Bu bakımdan, ne terörle mücadele konusunda ne de paralel yapılanmaya karşı taviz vermemiz söz konusu olamaz.”
TERÖR ÖRGÜTLERİNE TÜRKİYE’NİN KUDRETİNİ GÖSTERDİK
Davutoğlu şöyle devam etti: “Yurtdışındaki odaklarının, merkezlerinin, barınaklarının, karargahların, sığınaklarının ne derseniz deyin onlara yönelik harekat hem DEAŞ’ın, hem PKK’nın ama aynı şekilde DHKP-C’nin çünkü son dönemde DHKP-C’nin Kandil’de eğitimde aldığına dair elimizde çok kuvvetli istihbarat var. Yani bu örgütler neredeyse görünmez kırmızı telefonlarla birbirleriyle irtibatlıymış gibi birbirleriyle savaşsalar dahi, savaşıyor görünseler dahi Türkiye’nin huzurunu bozmak için aynı anda harekete geçtiler, biz de aynı anda Türkiye’nin kudretini gösterdik.”
3 DÖNEM KURALININ FELSEFESİNDEN VAZGEÇİLMEYECEK
Davutoğlu 12 Eylül’deki Ak Parti Kongresi ve 3 dönem kuralının ne olacağına ilişkin sorulara da şöyle karşılık verdi: “AK Parti, rastgele oluşmuş konjonktürel ülkelerin partisi değil. Oturmuş teamüllerin, ilkelerin partisi olmak durumunda. Bir taraftan 25. dönemle birlikte 3 dönem yasağı kalkmış olan, ara vermiş arkadaşlar var. Bir de daha bu kısa dönem dolayısıyla 3 yapanlar var. Şimdi bizim görevimiz ne? Kimseye haksızlık yapmamak ve bu ilkeyi felsefesine uygun şekilde uygulamak. Bu insan kaynağını en geniş bir potada değerlendirebilecek şartları oluşturmak.”