Katılım bankacılığına Ziraat Katılım ve Vakıf Katılım’ın da eklenmesiyle sektörün daha da güçleneceğini belirten Albaraka Genel Müdür Yardımcısı Temel Hazıroğlu, “Doğal olarak sektörde genişleme olacak. Bu durum faizsizlik prensibini daha önemli hale getirdi. Bu alanda değerlerimize daha itina ile yaklaşmamız lazım” dedi
ALBARAKA İnsan Kıymetlerinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Temel Hazıroğlu, Türkiye’de katılım bankacılığı alanına devletin de girdiğini belirterek, “Kamu katılım bankalarının gelmesi büyük avantaj. Bu sektörün yaşaması kendisiyle olan uyumunu sürdürmesine bağlı” dedi.
Bankacılıkta islami finansın yeri, katılım bankacılığı ve sektöre düşen görevler konusunda soruları cevaplayan Temel Hazıroğlu, ekonomideki söz konusu alanın oldukça hassas olduğuna dikkati çekti.
MÜSLÜMAN AYDININ GÖREVİ
Özellikle 200 yıldır en eksik alanlarımızdan birinin “Müslüman aydının Gazzali’nin tabiriyle “sosyal görev” (toplumun yapması gereken görevlerden takatımız oranında sorumlu olmak) fonksiyonunu yerine getirememe olduğunun altını çizen Hazıroğlu, “İşte en büyük açmaz burada. Bizim geleneğe bağlı olmamız, onu olduğu gibi tekrar etmemizi gerektirmiyor. Geleneğe bağlı ve öze bağlı kalarak, hakikati koruyarak güncel yeni şeyler söylemek gerekiyor. Yani bu çağa özgü bir fikriyatın oluşturulması, yarının tasavvur ve inşa edilmesi lazım” diye konuştu.
SEKTÖR İÇİNDE BÜYÜKLÜK ARTACAK
Kamunun önce Ziraat Katılım ve ardından Vakıf Katılım’ı devreye aldığını ve sektörü istenen ve beklenen büyüklüğe ulaştırmak için Halk Katılım’ın da sırada olduğuna değinen Albaraka Genel Müdür Yardımcısı Temel Hazıroğlu, bugün bankacılık sektöründe büyüklüğü yüzde 5’ler olan katılım bankacılığının büyümesi gerektiğini, 2016 yılında da oranın yüzde 6,5’lara çıkacağına inandığını söyledi. Devletin bu alanda faaliyet göstermesinin ve desteklemesinin sektörü genişleteceğini ve güveni de artıracağına vurgu yapan Hazıroğlu, katılım bankacılığı ile ilgili de uyarılarda bulundu.
DEĞERLERİMİZİ ZEDELEMEYELİM
Hazıroğlu, “Kanu katılım bankalarının sektöre girmesi büyük avantaj. Doğal olarak sektör büyüyecek. Bu durum bizim faizsizlik prensibine uyumu önemli hale getiriyor. Her şeyden önce bu alanda çalışanlar faizsizlik prensibine daha dikkat etmelidir. Her şeyi, her ürünü çıkaracağız diye bir şey yok. İlle de para kazanacağız diye, değerlerimizi zedelemememiz lazım. Dolayısıyla faizsizlik hassasiyetini onlardan da bekliyoruz. Bunun altını özellikle çizmede fayda var” dedi.
KATILIMIN GENEL BANKACILIKTAN FARKI
Genel olarak bankacılıkta; fon toplama, toplanan fonları üeretimde ve reel ekonomide değerlendirmek üzere fon kullandırma ve EFT, havale, döviz işlemleri gibi genel bankacılık hizmetleri gibi 3 ana esas olduğunu belirten Hazıroğlu, katılım bankacılığını genel bankacılıktan ayıran en önemli farkın fon toplamada sabit bir getiri taahhüdünde bulunmaması olduğunu belirtti.
Fon kullandırırken de para ihtiyacı olana nakit para verilmediğinin altını çizen Albaraka Genel Müdür Yardımcısı Hazıroğlu, “Müşterinin ihtiyacı olduğu mal, katılım bankacılığı bünyesinde peşin alınıp talep edene vade ile satılır. Bazen de ortaklık yapılır. Yani nakit para yerine bir mal alım satımını finanse ederek bu ihtiyaç giderilmeye çalışılır. İşlerimizi faize bulaşmadan yapıyoruz” diye konuştu.
SİGORTA SEKTÖRÜNE KATILIM ÇÖZÜMLERİ
Katılım bankacılığında Katılım Emeklilik ve sigorta sektörüne yönelik tekafül ürününü geliştirdiklerini belirten Albaraka Genel Müdür Yardımcısı Temel Hazıroğlu (sağda), Ekonomi Müdürü Sedat Yılmaz’a islami sigortacılık konularında bilgiler verdi.
TEKAFÜL ARTIK İŞLEVSEL
Albaraka’nın Kuveyt Türk Katılım Bankası ile beraber Katılım Emeklilik’i kurduğunu hatırlatan Hazıroğlu, “Burada bireysel emekliliğe prim yatıran insanlara yüzde 25 de devlet destek oluyor. Katılım Emeklilik, faizsiz enstrümanlarla bu fonları değerlendiriyor. Teşvik edilmiş bir sistem. Böylece bireysel emeklilikte bu sorunu çözmüş olduk” diye konuştu.
Diğer yandan sigortacılığı da tekafül yani islami sigortanın işlevsel hale getirildiğini vurgulayan Hazıroğlu, “Klasik sigortada prim yatırıyorsunuz. Kaza veya birşey olduğunda onu bazen az, bazen fazla karşılığını alıyorsunuz. Ödediğiniz kazadan geriye kalan primler sigorta şirketlerinde kalıyor. Tekafülde yani kefilleşmede ise sigorta mantığı şöyle çalışıyor: Katılıma benziyor. İnsanlar sigorta primlerini yatırıyorlar. Eğer bir hasar, kaza olursa ödeme yapılıyor. Zorda olana ödeme yapılıyor. Kalan paralar da katılımcılar arasında bir sistem dahilinde paylaştırılıyor. Tekafülün biraz daha geliştirilmesi gerekiyor” dedi.
