Suriye'de 4 yıldır binlerce sivili katleden diktatör Esed rejimi, Türkiye’yi BMGK’ya şikayet etme cür'etinde bulundu.
Eli kanlı Esed rejimi, yabancı militanların sınırı aşarak IŞİD’e destek vermek için Suriye’ye geçmelerine göz yumduğu iddiasıyla Türkiye'yi Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne (BMGK) ve BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon’a şikâyet etti. Suriye’nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Beşar El Caferi tarafından BMGK’ya ve Genel Sekreter’e 12 Ocak’ta verilen mektupta, BMGK’nın Türkiye’ye karşı harekete geçmesi istendi.
MADRİD'E DEĞİL TÜRKİYE'YE KARA ÇALDI
Beşar El Caferi, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Fransa’da geçtiğimiz günlerde bir süpermarkete saldırı düzenleyen Amedy Coulibaly’nin eşi Hayat Boumedienne’nin 2 Ocak’ta Madrid üzerinden Türkiye’ye geldiği, Kadıköy’de bir otelde kaldığı ve 8 Ocak’ta Suriye’ye geçtiği tespit edildiği açıklamasına dayandırarak yazdığı mektupta, "Bu açıklama, bizim daha önce çok kez söylediğimiz gibi, Türkiye’nin dünyanın dört bir yanından gelen yabancı militanların Suriye’ye geçmelerinin ana kanalı olduğunun resmi ağızdan itirafıdır. Türkiye, aynı zamanda militanların kendi ülkelerine ya da başka ülkelere geçişlerinin de ana yoludur” denildi.
Caferi'nin, Boumedienne'nin Madrid'den nasıl geldiği ile ilgili İspanya hükümetini hedef alan hiçbir ifadede bulunmaması manidar karşılandı.
İRAN VE LÜBNAN'DAN GELEN Şİİ MİLİTANLARI SURİYE'YE DOLDURDU, 'TÜRKİYE YABANCILARI SURİYE'YE SOKUYOR' DEDİ
Katil rejimin sözcüsü Caferi, yaklaşık 10 gün önce BMGK’ya ve Genel Sekreter Ban Ki Moon’a ilettiği, ayrıntıları dün belli olan mektubunda, Türkiye’nin yabancı milislerin Suriye’ye geçişine izin verdiğini ve Güvenlik Konseyi’nin terörle mücadele kararlarını ihlal ettiğini iddia etti. İran ve Lübnan'dan gelen şii militanları Suriyeliler'i katletmesi için Suriye'ye dolduran rejimin sözcüsü Caferi, “Suriye Arap Halk Cumhuriyeti, bu nedenle Güvenlik Konseyi’ni ve uluslararası toplumu etkili önlemler alma ve Türk rejiminin politikalarını kınama çağrısı yapar. Türk rejimi, uluslararası barış ve güvenliği tehlikeye sokmakla sorumlu tutulmalıdır” diyerek bir devlet mensubunun nasıl hem katil hem de pişkin olabileceğinin örneğini verdi.
