Mısır’da cuntacı Sisi yönetimine karşı Rabia direnişi ile başlayan direniş katliamlarla devam ederken, Mısır medyası ve dünyanın önemli yayın kuruluşlarının izlediği darbe ve katliam yanlısı tutum, dünya medya tarihine geçti. Mısır ve dünyanın utanç medyası İhvan üyelerini ‘terörist’ olarak yaftalarken, Kahire’deki AA Ortadoğu ve Afrika Bölge Direktörlüğü dünyaya geçtiği fotoğraflarla gösterilerin barışçıllığını ispat etti
KAHİRE
Mısır’da Cuntacı Sisi yönetimine karşı Rabia direnişi ile başlayan süreç katliamlarla devam ederken, Mısır medyası ve dünyanın önemli yayın kuruluşlarının izlediği darbe ve katliam yanlısı tutum dünya medya tarihine geçti. Bu süreçte Mısır kanalları, “Mısır terörizmle savaşıyor” ibaresini ekranlarından düşürmezken, gazeteler İhvan üyeleri için “terörist” ifadesini kullandı; dünya medyası da İsrail ve Amerika perspektifinden olayları yorumlayıp, İhvan-ı Müslimin üyelerine yönelik cadı avını meşrulaştırdı.
AA, KAHİRE’DE OBJEKTİF
HABERCİLİK YAPIYOR
Anadolu Ajansı Kahire Bölge Müdürlüğü ise bu süreçte izlediği tutum ve başarısıyla, dünyanın önemli medya kuruluşlarından oluşan rakipleri arasından sıyrılmayı başardı. Cuntacı Sisi yönetiminin açıklamalarını haberleştirdiği gibi, Rabia ve Ramses Meydanı’ndaki mazlum direnişçilerin sesini de dünyaya duyuran AA Kahire Ortadoğu ve Afrika Bölge Koordinatörlüğü, 73 çalışanıyla bu süreçte haftanın 7 günü 24 saat çalışıyor. 4 Türk, 69 Arap çalışanıyla Kahire’de görev yapan ekip, aynı zamanda Ortadoğu’nun Fas, Tunus, Yemen, Lübnan, Kudüs, Libya ve Irak gibi farklı bölgelerindeki 7 ofisten de sorumlu.
Ayrıca AA Kahire Bölge Müdürlüğü’ne bağlı olarak 23 Arap ülkesinde muhabir bulunuyor. Kahire’deki Müdürlükte, her gün binlerce Arapça, Türkçe ve İngilizce haber yazılıyor.
Ordunun, gazetecilerin haber almaması için elinden geleni yaptığını belirten Mehmet Kemal Firik, “Mesela Sina’daki çatışmalar, ordu ile El-Kaide arasında mı geçiyor, yoksa yerel bedevi kabileler arasında mı? Ben defalarca kabilelerle görüştüm, onlar bu çatışmaların ordu ile kendi aralarında yaşandığını söylüyorlar” diye konuştu.
‘MISIR TARİHİNDE
GÖRÜLMEMİŞ
BİR KATLİAM’
7 senedir Kahire’de yaşayan AA’nın başarılı baş muhabiri Mehmet Kemal Firik, “Gazetecilerin gösterileri takip etmesi zorlaştırılıyor. Asker, operasyon yaptığı yerlere kendi sesini duyuran gazetecileri alıyor” dedi.Firik, objektif gazetecilerin bölgedeki oyunu bozduğunu da ifade ederek, “Bu katliamlar, Mısır’ın tarihinde görülmemiş katliamlardır” diye konuştu.
GÜVEL: DARBECİLER
HİÇBİR HABERİMİZİ
YALANLAYAMADI
3 Temmuz’dan bu yana bölgede bulunan baş muhabir Orhan Güvel de, gece-gündüz uyumadan çalıştıklarını vurgulayarak “Biz yaptığımız haberlerle bu süreçte rüşdümüzü ispat ettik. Ve şunu da belirtmek gerekiyor ki; 3 Temmuz’dan bu yana hiçbir haberimiz Mısır yönetimi tarafından yalanlanmadı” şeklinde konuştu. Tüm dünyaya darbe karşıtlarının ciddi bir kitle olduğunu gösterdiklerini belirten Güvel, “Mısır medyası Rabia’daki göstericileri terörist olarak nitelerken, biz gösterilerin barışçıl olduğunu gösterdik. 3 Temmuz bizim için milat oldu” diye konuştu.
Direnişçiler kollarımda vefat etti
Röportaj sonrasında Haber Merkezi’nde Heba Zekeriya ile karşılaşıyoruz. Heba, geçtiğimiz Cuma günkü askerin Mescid muhasarasında Türk gazeteci Metin Turan ile birlikte cami içindeki gazeteciler arasındaydı. Zekeriya, pazar günü asker tarafından bırakılır bırakılmaz AA’daki görevine dönmüş. Fetih Mescidi’nde yaşadıklarını “Gün boyunca meydanda yaşananları görüntüledim. Akşam namazı ile birlikte bir grup namaz için Fetih Mescidi’ne girince, ben de mescide girdim. İçeride toplamda bin civarında kişi idik. Ardından askerlerin kapıları tuttuğunu biliyorum. Sonra bizden teslim olmamızı istediler. Ardından kadınların çıkıp erkeklerin kalmasını istediler. Her defasında direnişçiler reddetti. Sonra askerler, sabah namazı öncesinde baltacıların geçmesine izin verdi. Baltacılar, kapıları itekliyor, pencereleri kırmaya çalışıyorlar ve bize her türlü tehdidi savuruyorlardı. Asker, polis, baltacılar hepsi bir taraftan tehdit edip, şiddet uyguluyorlardı. Bu sırada yanıbaşımda 30 yaşlarında
bir kadın atılan gaz bombalarıyla ellerim arasında can verdi. Tehlike iyice artınca cami içindekiler kapıların önüne eşyalar koydular” sözleriyle anlatan Zekeriya, “Mescidin içinde silahlı kişiler olduğunu söylüyorlar. Silahlarımız olsaydı Baltacılara karşı kendimizi korumak için kullanmaz mıydık? Minareden nasıl ateş açıldı? Çok basit, minarelerin giriş-çıkışı askerin kontrolünde idi. Minareden açılan ateş de baltacıların açtığı bir ateşti” diyor. Mısır’da Müslüman Kardeşler’e yönelik durumun iç acıtıcı olduğunu söyleyen Zekeriya, “Darbeciler, İslâmi hareketi bu bölgede bitirmek istiyorlar. İslâm’ı bu bölgeden temizlemek istiyorlar. Cemal Abdünnasır döneminde bile, İhvan’la sömürgecilere karşı ve özgürlük yolunda yardımlaşma vardı. Bunlar, Abdünnasır döneminden daha kötüler. İslâm projesini silmek istiyorlar. Mısır, Mısır halkının özgürlük mücadelesini verdiği bir mekandır ve İslâm projesi Mısır’da yenilirse, Tunus’ta, Suriye’de, Irak’ta da yenilecek demektir.”