Lozan ile garanti altına alınmış hak ve özgürlüklerinin Yunanistan merkezi hükümeti tarafından her geçen gün erozyona uğratıldığı Batı Trakya Türkleri, son dinleme skandalının ardından iyice huzursuz oldu.
Çınar Demir Ankara
Ülkedeki dinleme skandalına ilişkin açıklamada bulunan Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF) Başkanı Halit Habipoğlu, Ulusal İstihbarat Teşkilatı’nın (EİP) PASOK Başkanı ve Avrupa Parlamentosu Milletvekili Nikos Androulakis ile gazeteci Thanasis Kukakis‘in dinlenme olayı ile patlak veren skandal ile ülkemizin görünürde demokratik, gerçekte ise başka bir yüzü olduğu ortaya çıktı. Ulusal güvenlik gerekçesi ile yasal olarak yapıldığı belirtilen dinleme skandalında demokrasi ve hukuk devleti ilkeleri göz ardı ediliyor. Yeni Demokrasi iktidarında EYP’nin doğrudan Başbakan’a bağlanmış olmasını göz önünde bulundurursak Başbakan, bu skandalda birinci derecede sorumluluk taşıyor. Dinlemenin Miçotakis’in bilgisi dışında gerçekleştiğini kabul edersek ise istihbaratın bir parti liderini ülkenin başbakanının bilgisi dışında dinleyebildiği şartlar altında derin devlet dediğimiz kadroların bölgemizde, ülkemizde başka neler yaptığı sorusu akıllara geliyor. Derin devletin demokratikleşmenin önünde büyük bir engel oluşturduğunun farkındayız. Zira gerçek demokrasilerde ulusal azınlıklar çok kültürlü ve çok dilli yapı içerisinde zenginlik olarak kabul edilirken, ülkemizde ulusal azınlıklar ve Batı Trakya Türk toplumu konusu bir tabu olup ulusal güvenlik ve kamusal düzene tehdit olarak muamele ediliyor” ifadelerini kullandı.
Turan: Çifte standartçı yapıyı gösteriyor
Konuya ilişkin Yeni Akit’e konuşan AK Parti İstanbul Milletvekili Hasan Turan, “Avrupa Birliği ülkelerinden Yunanistan’da yaşanan telekulak skandalı AB ülkelerinin ‘demokrasi insan hakları hak ve özgürlükler’ konusunda çifte standartçı bir yapıda olduğunu göstermektedir. Fişleme ve dinleme skandallarının bolca olduğu, göçmenlere karşı uygulanan acımasız geri itmelerin, üçüncü sınıf insan muamelesi yapmalarının artık AB’nin karakteri durumuna geldiğini üzülerek izliyoruz. Dinleme skandalının perde arkasında ötekileştirme ayrımcılık ve aşırı milliyetçilik ideolojisinin olduğu açıktır. Yaşanan tele kulak skandalı gösteriyor ki, Batılıların dillerinden düşürmediği ne kadar değer varsa hepsi sadece kendileri içindir. Bu anlayış değişmedikçe gerçek barış, adalet ve huzur sağlanamaz” dedi.
