• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Dilipak: "İns’in şeytanlarının iklim oyunu!"

Yeniakit Publisher
Alican Öztekin Giriş Tarihi:
Dilipak: "İns’in şeytanlarının iklim oyunu!"

Abdurrahman Dilipak Haber Vakti'nde yazdı: Perşembe günü kaldığımız yerden devam edelim.. Mikail aleyhisselamın laneti, bu yalanı yayanların, İlahi düzene, NAS ve fıtrata savaş açanların ve onlara yardım edenlerin üzerine olsun.

Abdurrahman Dilipak Haber Vakti'nde yazdı: Perşembe günü kaldığımız yerden devam edelim.. Mikail aleyhisselamın laneti, bu yalanı yayanların, İlahi düzene, NAS ve fıtrata savaş açanların ve onlara yardım edenlerin üzerine olsun.

Hiç düşündünüz mü bilgisayarlar ve onların database’leri, pilleri -+ kaç derecede çalışır ve. Kendilerini kapatırlar. Ve bunların ömürleri nedir. Bilgisayarları işlemci, ekran kartı, ana kart Boşta 35-50°C arası idealdir ve yük altında 60-85°C normal kabul edilir. İdeal ortam sıcaklığı 20-26°C arasında olduğunda bu durum geçerli. 27°C üzeri ortam sıcaklıkları, bilgisayar bileşenlerinin daha hızlı ısınmasına neden olabilir. 0°C altı ortam ısısı da bileşenler için zararlı olabilir. Peki uzaydaki sıcaklık ve gece gündüz farkı ne? Standart atmosfer modeline göre, 20.000 metrede sıcaklık genellikle -56°C ila -50°C civarındadır.

Bu konuda, özellikle Atmosferin Mezosfer ve Termosfer ile ilgili daha ayrıntılı ve teknik bilgi isteyenler yazının sonundaki NOT’a bakabilirler.

Şu Gılagameş destanına geri dönecek olursak, 2003 yılına kadar Gılgameş destanı mitolojik bir hikaye olarak kabul ediliyordu. Ancak Alman arkeolog Yorg Fassbinder, Irak’ta arkeolojik bir kazı alanının haritasını çıkarmak için LiDAR teknolojisini kullandığında bir şey keşfetti, Sümer'lerdeki antik Uruk'un şehrinde "Gılgamış Diyarı" olarak tanımlanan gömülü bir şehir vardı. Burada bulunan bir kral mezarından alınacak DNA örnekleri yeni bir insan ırkının varlığı ile ilgili kanıtlar sunabilecekti. Zaten bu buluştan 4 ay sonra ABD ordusu Irak'ı işgal etti, İşgal kuvvetler, Arkeolojik kazıların tümünün kontrolünü eline aldı. Yorg ve ekibinin aylar önce keşfettiği alanın tam üzerine, helikopter pistleri, lojistik tesisler, biyolojik ve jeolojik analiz laboratuvarları ile donatılmış bir askeri üs inşa ettiler. Yerel kaynaklar "birçok gece boyunca, yerden çıkardıkları nesneleri kamyonlara yükleyip bilinmeyen bir yere götürüldüğünü" bildirdi ama bunlar gündem olmadı. İddia o ki, buradan Nefilimlerin genini aldıları ve bunlar üzerinde klonlama çalışmaları yaptılar. (Tabi bizimkiler o zamanlar da bu günler de Sümerlerin Türk mü, Kürt mü, Arab mı olduğunu tartışıyorlar). Batılılar da, din, kehanet, mitoloji, hepsini birbirine karıştırdılar. Melek dedikleri büyük ihtimalle cin ve şeytan olabilir.. Sanki, Ruhsuz yeni bir insan türü üretmek için çalışıyorlar. Gılgamış ile en çok Hillary Clinton ilgilenmişti. O da, İnsan neslini dönüştürecek, üstün bir ırk için bir çıkış kapısı arıyordu. Onun bu “DNA ve Antik Güce Olan Tutku”su Saddam Hüseyin hükumetinin nükleer ve potansiyel olarak biyolojik silahlar geliştirdiği yalanı ile temellendirilen Harut-Marut’un indirildiği yerde, insan ırkı dışında bir akıllı canlı türünü bulmaktı. Irak savaşı aslında jeopolitik güvenlikten ziyade, TeoPolitik, Yecüc-Mecüc (Gog-Magog) havzasında, Kutsal Kitap ve diğer kadim ruhsal anlatımlardaki bilgi ve kehanetlere, mitolojilerde gizli sırları açığa çıkartmaya yönelik ezoterik bir operasyondu. FOIA tarafından yayınlanan, ABD Dışişleri Bakanlığının Obama dönemine ait e-postalarında Dışişleri Bakanı H. Clinton'ın “…Gılgamış'ın diriliş odası, bedeninin yeri ve gömülü Nefilimlerin yeri ile ilgili belgeler” talep eden yazışmalar bulunduğu görülüyor. Gılgamış’da 5m. boyunda yarı tanrı/yarı insan bir kraldan söz edilir. Bunlar Irakta bunu mu arıyorlardı?.

Bu arada kitapta “O, (karanlığı) delip gelen parlak yıldız” Tarık hakkında, onun dünyamız üzerindeki etkileri konusunda “onu ne bilebilirsiniz ki” deniliyor. Bir rivayete göre, batıdan doğup, doğudan batacak olan, güneşin iki katından daha büyük bir yıldız kümesinden söz ediyoruz, bir ay’ı, iki uydusu ve bir de kuyruklu yıldızı olan. “Hiçbir nefis yoktur ki, üzerinde bir gözetleyici (koruyucu) bulunmasın” diyor Allah (cc) Tarık suresinde Tarık yıldızının da Allah (cc)nin iradesine bağlı olduğunu vurguluyor.. Kur’an-ı Kerim’de “Şira”dan da bahsedilir. Şira ve Tarık aynı yıldız mı, ayrı yıldız mı, bu konuda farklı görüşler var. O da Güneş’ten çok daha büyük. Tarık “darbeler vurarak” geliyor, “Şira” dehşetli bir çekim gücü ile geliyor, deniliyor. Yani “yerçekimi kurallarını değiştirecek” bir güç den söz ediliyor. Ayette “Şira’nın da Rabbi Allah’tır” ifadesi yer alıyor.. İki yıldızın da aynı yıldız olduğunu söyleyenler bunun “Sirius yıldızı” olduğunu ileri sürüyorlar. Kimileri de “Planet X” den söz ediyor. Mitolojideki “Marduk ve Niburi” ile ilişkilendirenler de var. “Marduk” Kur’an’da geçmez; Babil mitolojisindeki bir tanrı adıdır, genellikle “Jüpiter” ile ilişkilendirilir. Marduk konusu 1960’lı yıllarda, uzaylıların dünyayı geçmişte bir çok kez ziyaret ettiklerini savunan Eric Von Daniken’in “Tanrıların Arabaları” kitabı ile uzaylılar konusu gündem olmuştu.

Bizi aslında Sıcaklık Değil Frekans Yakıyor. 5G Kulelerine vericiler, radar sistemleri yakıyor. Tepemizde dolaşıp duran Starlink’ler yerin derinliklerini sıcak ediyorlar. Hepimiz bir mikro dalga ya da scanner için içinden geçiyoruz. Chemtrails saldırıları ile zehirleniyoruz. “Karbon ayak izi”, sağlık, gıda ve tarım alanında yapılanların çoğu birer yalan. Bundan beynimiz, karaciğerimiz, midemiz, kan değerlerimiz etkileniyor. Yediklerimiz, içtiklerimizde etkileniyor, o etkiler de dönüp bize geliyor. Akıllı şehirler, evler, otomobiller, telefonlar hep bu sistemin birer parçası. Büyük bir siber kuşatma ve işgal operasyonu ile karşı karşıyayız. Kılavuz Taşları’nı hatırlayın, jeofiziksel bir olaydan sonra toplumun nasıl yönetileceğine dair talimatlar içeriyordu; bu talimatlar arasında nüfusun yaklaşık 500 milyon kişide tutulması da vardı. Bunların hepsi birbiri ile ilgili Şeytani bir plana göre biçimlendiriliyor.

Bush yönetiminde beyaz saray yetkilisi Catherine Austin Fitts' o zamanlarda “hükümetin, Büyük Güneş Minimumu'na hazırlanmak için trilyonlarca dolar harcadığını” söylüyordu.. Güneşin kararması, cüceye dönüşmesi ve kıyamet kışından söz ediyorlardı. Sonra iç küresel ısınmaya geldi.. Bunlar, tanrısal bilgiye ve onun şifresine sahip olduklarını, geleceği bildikleri düşünüyorlar. Olmakta olanı, olup biteni ve olacakları bildiklerini zannediyorlar. Bunlar her şeyin yıldızlarda gizli olduğunu düşünüyorlar. Her şeyi eksenel devinim ve 12 takım yıldızı takip ederek yorumluyorlar.

2020'de Trump'ın "Soğuyacak, sadece izleyin. Bilim insanlarının bunu henüz bildiğini sanmıyorum" diyordu. O küresel ısınmaya inanmıyor. Toplamda değişen bir şey yok aslında. Yakutistan merkezli bir iklim haritası bize dünyanın soğumakta olduğunu söyleyebilir. Evet Kanada’nın kuzeyindeki buzullar eriyor, ama Yakutistan’ın kuzeyinde buz dağları yükseliyor. Gerçekte küresel ölçekte bir değişim yok, ama, eksene başı olarak, Tarık ve Şira etkisi ile coğrafi olarak iklimde değişecek, bitki ve hayvan florası da. İnsanlar ve göçmen kuşların, balıkların göç yolları da değişecek. Bin yıldır uyuyan fay hatları harekete geçecek, plakalarda hareketler yaşanacak. Depremler, volkanlar, ve bir çok olaya şahid olacağız. Evet, bunların ajandalarında bu da var: “Büyük Güneş Minimumu ve Dünya'nın manyetik alanının zayıflaması, daha büyük jeofiziksel olayın bir parçası olan ani bir küresel soğumaya neden olacak”.

Troposfer (0-12 km): Yüzeye yakın yerlerde oksijen oranı yaklaşık %21'dir. 5.000 m.’de oksijen basıncı, deniz seviyesinin yaklaşık yarısı kadardır ve nefes almak zorlaşır. “Ölüm bölgesi” dedikleri 8.000 m. ve üzeri yükseklikte, oksijen seviyesi insan yaşamını sürdürmek için yetersizdir. Stratosfer (12-50 km)’de atmosferdeki oksijen oranı çok düşüktür ve insan yaşamı için yetersizdir.. Hava basıncı deniz seviyesinin %1'inden azdır. “Karman Hattı” dedikleri 100km’de atmosfer biter ve uzay başlar. (“Schuman Rezonansı”ndan, “Wan Allen kuşağı”ndan daha söz etmedik). Ve bunlar Uzayda yaşamak için şimdiden plan yapıyorlar da, aslında Okyanusun içinde, ya da dağların içinde bir hayat alanı oluşturmak, Ay’da, Merih’de bir hayat alanı oluşturmaktan daha kolay ve mümkünken birileri bu tür fantezilerle insanlığı kandırabiliyor. Biri bizi kandırıyor da, VIP ve CIP birileri da bu yalanlara inanıyor. Son bir hatırlatma daha: Allah (cc) buyurdu ki, “Ay ve Güneş Allah’ın iki şearidir.” Selam ve dua ile.

NOT: 100 km yükseklikte, Atmosferin Mezosfer ve Termosfer katmanlarının kesişim noktasına yakın bu bölgede hava son derece incedir (basınç deniz seviyesinin milyonda biri kadardır). 100 km yükseklikte, mezosferin üst kısımlarında veya termosferin alt kısımlarında sıcaklık, moleküllerin seyrekliği nedeniyle, Gündüz, Güneş ışınları, az sayıdaki molekülleri yüksek oranda ısıtır ve ısı 200°C ila 1000°C arasında olabilir. Mezosferin üst kısımlarında (85-100 km), sıcaklık genellikle -90°C ila -70°C civarındadır.
Bilgisayar sistemlerini destekleyen piller, verici sistemler ve yedekleme (backup) sistemlerinin ısı dayanıklılığı, kullanılan teknolojilere, bileşenlere ve tasarım özelliklerine bağlı olarak değişiklik gösterir. Lityum-iyon piller genellikle 0°C ila 45°C arasında en iyi performansı gösterir. Minimum Sıcaklık: 0°C civarı. Daha düşük sıcaklıklarda (örneğin, -10°C), bataryanın kimyasal reaksiyonları yavaşlar ve performans düşer. Uzun süreli soğukta kalıcı şarj tutma kapasitesi azalabilir. Maksimum Sıcaklık 45°C ila 60°C. 60°C üzeri sıcaklıklar bataryanın ömrünü kısaltır ve aşırı ısınma durumunda (80°C+) güvenlik riskleri ortaya çıkabilir. Verici Sistemler (UPS, Sunucu Pilleri, Telekomünikasyon Bataryaları), verici sistemler (örneğin, kesintisiz güç kaynakları - UPS veya telekomünikasyon ekipmanlarında kullanılan bataryalar) genellikle kurşun-asit veya lityum-iyon bataryalar kullanır. İdeal Çalışma Sıcaklığı, 15°C ila 25°C idealdir. Dayanıklılık için minimum sıcaklık -15°C ila 0°C olmalı. Soğuk ortamlarda batarya kapasitesi düşer ve şarj verimliliği azalır. Kurşun-asit bataryalar, -15°C’de bile çalışabilir, ancak performansları ciddi şekilde düşer. Maksimum Sıcaklık, 40°C ila 50°C. 50°C üzeri sıcaklıklarda batarya ömrü hızla azalır ve termal kaçak riski artar. Örneğin, bir UPS bataryası 40°C’de sürekli çalışırsa ömrü %50’ye kadar kısalabilir. Katı Hal Sürücüler (SSD): İdeal Çalışma Sıcaklığı: 0°C ila 70°C. SSD’ler, hareketli parça içermediği için HDD’lere göre daha dayanıklıdır, ancak 70°C üzeri sıcaklıklarda flash bellek hücreleri bozulabilir. Piller, 0°C ila 45°C ideal, -15°C ila 60°C sınır . Verici Sistemler: 15°C ila 25°C ideal, -15°C ila 50°C sınır. Soru, peki Uzayda bu sistemler nasıl çalışıyor.

Uzayda güneşten enerji sağlamanız gerekiyor. STC standartlarında 1 m²’lik bir güneş paneli, (1 kW/m²) enerji sağlıyor. Sahi bunlar uzayda enerjini nasıl sağlayacaklar. Dünyada üretilse nasıl taşınacak. Taşısan burada üretilen orada çalışmayacak, çünkü standartları farklı. Çoğu ticari güneş paneli (monokristal veya polikristal) %15 ila %22 verimliliğe sahiptir. Örneğin: %20 verimli bir panel, 1 m²’de 1000 W/m² ışınım aldığında 200 W (0.2 kW) güç üretir. 1 saat tam güneş ışığında: 1 m² panel, %20 verimle yaklaşık (0.2 kWh) üretir. Üretim için ideal Aralık: 15°C ila 35°C. Bu aralıkta paneller en yüksek verimle çalışır. -40+85’de sistem hasar görür. Çünkü sıcaklık dayanıklılık sınırları aşılır. Nasıl olacak bu iş?

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Ugur kavakoglu

Otomobili bisiklwti şeytan icadı matbaayı kabul etmeyenlere dilipakta katılmış
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23