• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Dengeli bir büyüme patikası oluşturduk

Yeniakit Publisher
2015-01-09 08:13:00 - 2015-01-08 21:29:59
Dengeli bir büyüme patikası oluşturduk

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, 10. Kalkınma Planı ile gündeme alınan dönüşüm programı çalışmalarının tamamlandığında, yapısal reformlara ilişkin çok detaylı bir yol haritası ortaya konduğunu ve reformların hayata geçirilmesiyle birlikte Türkiye’nin potansiyel istikrarlı bir büyüme sürecine gireceğini söyledi. Bakan Ali Babacan 2014 yılı Türkiye ve dünya ekonomisi ile 2015 yılına yönelik ilgi çekici değerlendirmelerini Yeni Akit için yazdı

2014 yılını geride bırakırken, küresel ekonominin güçlü ve sürdürülebilir bir büyüme eğilimini sağlayamadığı, ekonomik büyümenin bölge ve ülkelere göre farklılıklar gösterdiği ve büyüme tahminlerinin aşağı yönlü güncellendiği görülmektedir. Dünya ticaret hacmi büyümesi de son yıllarda önemli ölçüde yavaşlamış ve beklentiler aşağı yönlü revize edilmiştir.

2015 yılında küresel ekonominin bir miktar canlanması ve yüzde 3,8 oranında büyümesi beklenmektedir. Toparlanmanın ABD’de güçlü olması beklenirken, gelişmekte olan ülke ekonomilerinde de bir miktar iyileşme olması tahmin edilmektedir.

KÜRESEL EKONOMİ GİDEREK YAVAŞLIYOR

Gelişmiş ülkeler arasında Avro Bölgesi ve Japonya ekonomileri zayıf bir görünüm sergilemektedir. Bunun bir sonucu olarak ABD Merkezi Bankası genişletici para politikalarından çıkmaya başlamış, varlık alım programını Ekim ayında sonlandırmıştır. 

Mevcut durumda, ilk faiz artırımının 2015 yılının ortalarında yapılması beklenmektedir. Diğer taraftan, zayıf büyüme ve deflasyon riski nedeniyle Avrupa ve Japonya Merkez Bankaları ilave genişletici para politikaları açıklamışlardır.

Gelişmekte olan ekonomiler genel olarak bir yavaşlama eğilimindedir. Çin ekonomisinde gözlenen yavaşlama, ticaret ve emtia kanallarıyla küresel ekonomiyi olumsuz yönde etkilemektedir. Bununla birlikte Çin ekonomi yönetiminin, iç talebe daha fazla odaklanan reform ajandasının dengeli küresel büyüme için olumlu olduğu değerlendirilmektedir. Zayıflayan ticaret ve düşen emtia fiyatları, Brezilya ve Rusya gibi emtia ihracatçısı ülkeler üzerinde negatif etkilere neden olmaktadır. Artan jeopolitik riskler, güçlenen dolar ve düşen emtia fiyatları gelişmekte olan ülkeler açısından risk teşkil etmektedir.

DOLAR KUVVETLİ EMTİA DÜŞÜYOR

Küresel talebin ılımlı seyri, Çin ekonomisinin büyümesindeki yavaşlama eğilimi ve doların değer kazanması nedeniyle emtia fiyatları gerilemektedir. Özellikle petrol fiyatları zayıf talebe bağlı olarak 2014 yılının ikinci yarısında önemli ölçüde düşüş göstermiştir. Gerileyen fiyatlar petrol ihracatçısı ülkelere olumsuz etki yaparken, Türkiye gibi petrol ithalatçısı ülkeleri ise olumlu etkilemektedir. Ayrıca, fiyatlardaki düşüşün küresel ekonomik büyüme üzerinde artırıcı etki yapacağı tahmin edilmektedir.

BÜYÜME DIŞ TALEBE DÖNDÜ

Türkiye ekonomisinin 2014 yılındaki seyrine baktığımızda, daha dengeli bir büyüme patikasının oluşturulması amacıyla uygulamaya konulan makro-ihtiyati tedbirler ve vergi düzenlemeleri neticesinde, büyümenin kompozisyonunun net dış talep lehine dengelenmeye başladığı görülmektedir. Alınan politika tedbirlerine bağlı olarak 2014 yılının ilk çeyreğinde başlayan bu dengelenme süreci, yılın üçüncü çeyreğinde de devam etmiştir. Bu dönemde tüketim ve yatırım harcamalarının nispeten zayıf görünümünün ise devam ettiği görülmektedir.

Üretim tarafında, yılın üçüncü çeyreğinde olumsuz hava koşullarının etkisiyle tarım sektörü yıllık bazda yüzde 4,9 oranında daralmış ve büyümeye 0,7 puan negatif katkı yapmıştır. Diğer yandan, sanayi ve hizmetler sektörü katma değeri büyümeye devam etmiş ve sırasıyla yüzde 2,7 ve yüzde 3,1 oranında artış göstermiştir. Tarım sektörü hariç tutulduğunda 2014 yılının üçüncü çeyreğinde gayri safi yurt içi hasıladaki artış oranı yüzde 2,8 seviyesinde gerçekleşmiştir. 2014 yılının ilk üç çeyreğindeki GSYH bir önceki yılın aynı döneminde göre yüzde 2,8 oranında artış kaydetmiştir.

İSTİHDAMDA KAPASİTE YÜKSELİŞE GEÇTİ

Olumlu büyüme performansı işgücü piyasası göstergelerine de yansımış ve büyümenin istihdam oluşturma kapasitesi artmıştır. 2014 yılının Eylül ayı itibarıyla istihdam artışı bir önceki yılın aynı dönemine göre 1 milyon 270 bin kişi olarak gerçekleşmiştir. 2014 yılının ilk dokuz aylık döneminde istihdam artış hızı, hem geçtiğimiz yılki seviyesinin, hem de uzun dönem ortalamasının üzerinde seyretmektedir.

İşgücüne katılım oranı, uygulamakta olduğumuz işgücü politikalarının da etkisiyle, artış eğilimini 2014 yılında da sürdürmekte olup, 2014 yılı  Eylül dönemi itibarıyla geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2,3 puan artarak yüzde 51,1 seviyesinde gerçekleşmiştir. İstihdamdaki güçlü seyre rağmen işgücüne katılım oranındaki artış, işsizlik oranının mevsimsel düzeltilmiş olarak Eylül ayı itibarıyla yüzde 10,7 seviyesine yükselmesine neden olmuştur.

CARİ İŞLEMLER AÇIĞI İYİLEŞİYOR

2013 yılı sonunda ve 2014 yılı başında alınan makro ihtiyati tedbirlerin sonucunda cari işlemler açığı düşüş eğilimi sergilemiştir. 2013 yılı sonunda 65 milyar dolar seviyesinde gerçekleşen cari işlemler açığı, 2014 yılı Ekim ayında yıllıklandırılmış olarak 45,7 milyar dolar seviyesine gerilemiştir. Petrol fiyatlarındaki düşüşün, önümüzdeki dönemde cari işlemler açığında süregelen iyileşme eğilimini desteklemesi beklenmektedir.

Cari açığın finansmanına bakıldığında, 2014 yılı Ocak-Ekim döneminde doğrudan yatırımlar, bankaların ve özel sektörün tahvil ihraçları, genel hükümetin eurobond ihraçları ile bankaların ve özel sektörün uzun vadeli kredi kullanımları temel finansman kaynakları olmuştur.

ENFLASYONLA MÜCADELE TEMEL ÖNCELİĞİMİZ

Enflasyon gerçekleşmelerine baktığınızda, döviz kurundaki artışın birikimli etkisinin ve gıda fiyatlarındaki olumsuz görünümün devam etmesinin, enflasyonun yüksek seyretmesinde etkili olduğu görülmektedir. 2014 yılı Kasım ayı itibarıyla TÜFE yıllık bazda yüzde 9,15 artmıştır. Diğer yandan, 2015-2017 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program (OVP) temel öncelikleri arasında enflasyon ile mücadeleye birinci sırada yer verilerek bu konudaki kararlılık güçlendirilmiştir.

Bütçe performansına baktığınızda, yılın ilk on bir aylık döneminde bütçe giderlerinin nispeten yüksek seyrettiği ve yurtiçi tüketimdeki yavaşlamanın bütçe gelirlerindeki artışı sınırlandırdığı görülmektedir. Bununla birlikte, merkezi yönetim bütçesinin bu dönemde göstermiş olduğu performans, 2013 yılı Ocak-Kasım döneminde bütçe gelirleri üzerinde etkili olan tek seferlik gelirler hariç tutulduğunda, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüksek gerçekleşmektedir. 2014 yılında merkezi yönetim bütçe açığının GSYH’ye oranının yüzde 1,4 olarak gerçekleşmesi öngörülmektedir.

İSTİKRARDA KESİNTİ YOK

Güçlü kamu mali dengeleri ve uygulanan etkin borçlanma stratejileri ile kamu borç yükü gerilemeye devam etmektedir. 2013 yılında Avrupa Birliği tanımlı genel yönetim borç stokunun gayri safi yurt içi hasılaya oranı yüzde 36,2 seviyesinde gerçekleşmiştir.

2014’te bankacılık sektörü de sağlıklı büyümesine devam etmiş ve toplam aktif büyüklüğü ekimde itibarıyla yıllık bazda yüzde 17 oranında artarak 1,9 trilyon TL seviyesine ulaşmıştır.  Para politikasındaki sıkı duruşun ve makro ihtiyati önlemlerin etkilerinin yansımasıyla 2014 yılının başlarından itibaren kredilerin büyüme hızı ve kompozisyonu arzu edilen yönde gelişmiş, ticari kredilerdeki artış hızı tüketici kredilerindeki artış hızının üzerinde gerçekleşmiştir. Ayrıca, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TMCB) tarafından yapılan düzenleme ile ihracat reeskont kredilerinde maliyetlerin azaltılması, vadenin uzatılması ve limitlerin artırılması sağlanarak ihracat reeskont kredileri firmalar açısından daha cazip hale gelmiştir.

BASEL III ÇALIŞMALARI SON AŞAMAYA GELDİ

Bankacılık sektörü bir yandan bilançosunu büyütürken aynı zamanda güçlü sermaye yapısını korumayı başarmıştır. Bu bağlamda, sermaye yeterlilik oranı yüzde 16,4 seviyesinde bulunmakta ve yüzde 8 olan yasal asgari sermaye yeterliliği oranının oldukça üzerinde seyretmektedir. 

Ayrıca, geçtiğimiz yıl, Basel-III olarak bilinen uluslararası standartların uygulanmasına ilişkin çalışmalar büyük ölçüde tamamlanarak hayata geçirilmiştir. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, 2014 yılında da Türkiye ekonomisinin, 2002 yılından bu yana tesis edilen makro finansal istikrarı koruduğu ve küresel kriz döneminde olduğu gibi son dönemde yaşanan finansal dalgalanmalar karşısında da sağlam duruşunu sürdürdüğü değerlendirilmektedir.

DENGELENME SÜRECİ DEVAM EDİYOR

Türkiye ekonomisinde alınan politika tedbirlerine bağlı olarak 2014 yılının ilk çeyreğinde başlayan dengelenme süreci, yılın üçüncü çeyreğinde de devam etti. Bu dönemde tüketim ve yatırım harcamalarının nispeten zayıf görünümü ise sürerken bu trend yıl sonuna kadar ekonomide etkisini gösterdi. Üretim tarafında, yılın üçüncü çeyreğinde olumsuz hava koşullarının etkisiyle tarım sektörü yıllık bazda yüzde 4,9 oranında daraldı ve büyümeye 0,7 puan negatif katkı yaptı. Sanayi ve hizmetler sektörü katma değeri ise büyümeyi devam ettiriyor. Büyümeler sırasıyla yüzde 2,7 ve yüzde 3,1 oranında arttığı gözlendi.

1 YILDA 1,2 MİLYON İSTİHDAM

Ülkedeki olumlu büyüme performansı işgücü piyasası ve istihdam göstergelerine de yansıdı. Bu durum büyümenin istihdam oluşturma kapasitesini daha da yükseltti. 2014 yılının Eylül ayı itibarıyla istihdam artışı bir önceki yılın aynı dönemine göre 1 milyon 270 bin kişi olarak gerçekleşti. 2014 yılının ilk dokuz aylık döneminde istihdam artış hızı, hem geçen yılki seviyesinin, hem de uzun dönem ortalamasının üzerinde seyretti. İşgücüne katılım oranındaki artış eğilimi 2014 yılında da sürdü. Bu oran 2014 Eylül dönemi itibarıyla geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2,3 puan artarak yüzde 51,1 seviyelerine ulaştı.

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23