“CHP’liler çok yakında sokağa çıkıp milletin yüzüne bakamayacaklar” Çağdaş karun Ekrem İmamoğlu
CHP’nin erken seçim çıkışını değerlendiren Saral, “İmamoğlu, büyük bir imparatorluk oluşturmaya çalıştı. Cumhurbaşkanımıza ‘tek adam’, ‘diktatör’ deyip, kısa zamanda en büyük diktatörlüğü, en büyük tek adamlığı, CHP’nin genetik kodlarıyla oynayarak, İBB’nin büyük bütçesiyle, imkânlarıyla bütün gücü kendi uhdesinde toplayarak, aynı zamanda batıdan gelen yardımla CHP’yi ele geçirip, tek adam oldu. Öyle bir ortam oluşturdu ki, Karun’la yarışır bir halde gayri ahlaki yollardan çok büyük zenginliğe ulaşarak, herkesi satın almaya kalktı” diye konuştu.
Türkiye’de muhalefetin yönü, siyasetin dili ve milletin beklentileri üzerine çarpıcı tespitler... Akit, bu hafta Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Yerel Yönetim Politikaları Kurulu Üyesi Oktay Saral ile gündemi sarsacak bir röportaj gerçekleştirdi.
Saral, ana muhalefet partisi CHP’nin iç çekişmelerle, yolsuzluk iddialarıyla ve gayriahlaki ilişkilerle anılır hale geldiğini belirtirken; özellikle Ekrem İmamoğlu’nun siyasi hırslarını ve parti içindeki tahakkümünü hedef alıyor. “İpliklerinin pazara çıkacağını gördüler, erken seçim çağrıları bunun panik hâlidir” diyen Saral, CHP’nin milletin değerlerinden ne denli uzaklaştığını gözler önüne seriyor.
Terörle mücadeledeki kararlılık, yerel yönetimlerin halktan kopuk yönetim anlayışı, İsrail’in vahşetine karşı duruş ve yeni anayasa ihtiyacı gibi pek çok başlıkta net konuşan Saral, “CHP, halkın mutlu olduğu bir Türkiye’de var olamaz” diyerek, muhalefetin gerçek yüzünü ifşa ediyor.
İşte Oktay Saral’dan, CHP’nin iç yapısı ve Türkiye’nin geleceği üzerine ses getirecek açıklamalar:
İPLİKLERİNİN PAZARA ÇIKACAĞINI GÖRDÜKLERİ İÇİN ‘ERKEN SEÇİM’ DİYE BAĞIRMAYA BAŞLADILAR
Sayın Saral, ana muhalefet partisi CHP’nin seçimlere henüz üç yıl varken Cumhurbaşkanı adayını belirlemesini nasıl yorumluyorsunuz?
CHP’nin geçmişinde hep bu var. CHP, Türkiye’nin hiçbir zaman ilerlemesini, hedefine ulaşmasını istememiştir. Çünkü öyle kodlandırılmıştır. Bu ülkenin değerleriyle, inancıyla, tarihiyle, kültürüyle, medeniyetiyle hep kavgalı olmuştur. Kendileri tek parti döneminde toplum mühendisliğiyle tek tip insan yetiştirme, geçmişinden tamamen kopuk bir nesil yetiştirme hedefiyle yıllarca çalışmışlardır. İktidarda oldukları dönemler malum. Zaten ülkemize, insanımıza ve değerlerimize karşı yaptıklarını anlatsak saatler sürer. 23 yıllık AK Parti iktidarı döneminde de ülkemizin gelişmesi, bendini aşması, dünya muvazenesinde özne olabilecek bir noktaya gelmesi, bağımsızlığını önemli ölçüde kazanması CHP’yi hep rahatsız etmiştir. Oldum olası edilgen, batıya ram olunmuş bir Türkiye arzusu içerisindeler. Bunların çağdaşlık anlayışı, kendi değerlerinden, inancından, tarihinden tamamıyla kopuk ve batıya mahkûm olmuş bir ülke tasavvurudur. Biz toplu iğne üretemez bir ülkeden her gün baş döndürücü hızla gelişen, savunma sanayisinde bütün ülkelerin hayranlıkla izlediği, düşmanlarımızın korktuğu aşamalar kat ettik. CHP’de büyük bir tedirginlik var. Yerel yönetimlerde yolsuzluklar, rüşvet, irtikap ve gayriahlaki bir sürü işler içindeler. Belediyecilikte beceriksiz, basiretsiz, bilgisiz, bereketsiz, ne yaptığını bilmez bir belediyecilik anlayışları var. Birkaç başarılı sayılabilecek belediye dışında, İstanbul’a, Ankara’ya, İzmir’e bakıyorsunuz, trajikomik işler yapıyorlar. Belde belediyelerinin dahi yapmaktan imtina edeceği çok basit işleri büyük projelermiş gibi sunmaya çalışıyorlar. Kent lokantalarında olduğu gibi, süt dağıtımı, kırtasiye yardımı gibi işleri büyütüyorlar. AK Parti’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) başta olmak üzere, ilçe beledileriyle birlikte on binlerce ihtiyaç sahibi vatandaşımıza ücretsiz yemek hizmetini Kent Lokantası adı altında paralı olarak büyük başarıymış gibi sunmaya çalıştılar. Bunlar aslında geleceği görüyordu. Ekrem İmamoğlu, büyük bir imparatorluk oluşturmaya çalıştı. Cumhurbaşkanımıza ‘tek adam’, ‘diktatör’ deyip, kısa zamanda en büyük diktatörlüğü, en büyük tek adamlığı, CHP’nin genetik kodlarıyla oynayarak, İBB’nin büyük bütçesiyle, imkânlarıyla bütün gücü kendi uhdesinde toplayarak, aynı zamanda batıdan gelen yardımla CHP’yi ele geçirip tek adam oldu. Basın mensuplarının bir kısmını parayla satın almalar, delegelerin oylarını parayla satın almalar, öyle bir ortam oluşturdu ki, Karun’la yarışır bir halde gayriahlaki yollardan çok büyük zenginliğe ulaşarak herkesi satın almaya kalkıp, kendi imparatorluğunu ilan etti. 2028’de yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminde de yandaşlarına her türlü makam ve mevkiyi takdim etmek üzere bir hedefi vardı. Ama devletimiz, Cumhurbaşkanımız bu oyunu gördü. Devlet aklı her şeyi görür. Vakti saati gelince gerekeni yapar. Devlet ihmal etmez, imhal eder. Erteler ama yeri zamanı geldiğinde neşteri vurur. İşte İmamoğlu ve CHP yöneticileri ipliklerinin pazara çıkacağını gördükleri için birden bire “erken seçim” diye bağırmaya başladılar.
İmamoğlu’nun Rant ve Skandalları Gözler Önünde
CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu sizce neden böyle bir yol izledi?
İmamoğlu’nu anlamak mümkün değil. İstanbul halkı seni belediye başkanı olarak seçmedi mi? Sen İstanbul’da durmazsın. İstanbul diye bir derdin olmaz, sen bir takım alavereli dalavereli işlerle gelecek zeminini hazırlamak adına her şeyi yapıyorsun. İstanbul bitmiş, iflas etmiş, vatandaş metrosunda, metrobüsünde, hayatın her safhasında mağdur duruma düşmüş, kar yağdığında, yağmur yağdığında trafik felç olmuş. İstanbul yıllar önce Sayın Cumhurbaşkanımızın Belediye Başkanlığı döneminde makûs talihini yenmişken sen gelip her şeyi berbat etmişsin. Güzel İstanbul’u yerle yeksan etmişsin. İstanbul’u bitirmişsin. Seçimlere daha üç yıl varken seçim istiyorsun. “Cumhurbaşkanı olacağım” diyorsun. İstanbullu seni seçmiş. Sen işini yap, İstanbulluların sorunlarını çöz. Alicengiz oyunları yapma, fitne fesat yapma, tevazulu ol, ahlaklı ol, milletinle hemhal ol, zaten yolun açılırdı. Bunlar bu kadar akılsız. Bu oyunların hepsi bozuldu. Ben Özgür Özel’i de Genel Başkan olarak görmüyorum. Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu’nun parayla delegeleri satın alarak seçtirdiği bir isim. Bununla ilgili ihbarlar, iddialar parti içinden gelmiş. Dava açılmış. Benim hissiyatım da aynı yönde. Siz ana muhalefet partisi olarak Türkiye’nin meselelerini konuşmanız, sorunlarına çözüm önerileri sunmanız gerekirken sabah kalkıyorsunuz Ekrem İmamoğlu, akşam yatıyorsunuz Ekrem İmamoğlu. Kardeşim bir sürü tanıklar, deliller ortada. Artık mızrak çuvala sığmıyor. Bunları da ifşa edenler, CHP yönetiminden muzdarip olmuş CHP’liler. Birbirlerine düştüler. O kadar büyük paralar, o kadar büyük rant dönüyor ki, rant kavgasından birbirlerine düştüler. Allah’a hamdolsun artık milletimiz de yavaş yavaş bunların iç yüzünü, tıynetini, bunların maskesini görüyor. Başta Adalet Bakanımız, Bakanlık yöneticilerimiz, İstanbul Cumhuriyet Başsavcımız, devletin kararlılığı, devletin içinde ne kadar dürüst, doğru yönetici varsa görevini yapıyor. Bu rüşvet, bu taciz skandallarıyla dolu başta İstanbul başta olmak üzere pek çok CHP’li belediyenin yanlış işleri, usulsüzlükleri ortaya çıkıyor. Bunların belediyelerde halka hizmet etme yerine tamamen nefsani arzularını tatmin etmek ve kendi çıkarlarını yerine getirmeye çalıştıklarını vatandaşlarımız görüyor. Özgür Özel’in de İmamoğlu’nun da ve etraflarındakilerin de çabası beyhude. Artık her şey güneşin doğduğu gibi apaçık ortada. Çok yakın bir zamanda bunlar sokağa çıkıp milletin yüzüne bakamayacak hâle gelecektir. Türkiye bünyesindeki arazlardan, cerahatten kurtulmaya çalışıyor. Ben çok daha güzel günlere kavuşacağımıza yürekten inanıyorum.
ORTADA AÇIK NET DELİLLER, ŞAHİTLER VAR
CHP ve fonladığı yandaş medyası, soruşturmaların partizanca yapıldığını öne sürüyor. Böyle bir yaklaşım olabilir mi?
Biz Allah’a inanmış insanlarız, Allah’tan korkarız. 60-70 senelik bir ömrümüz var. Biz hiçbir insanı ayırt etmeyiz. Ne diyor Sayın Cumhurbaşkanımız? “Yaratılanı Yaradan’dan dolayı severiz, hoş görürüz” Biz sorumluluk makamındayız. Cumhurbaşkanımız 86 milyon vatandaşımız hangi partiden, hangi mezhepten meşrepten olursa olsun hiçbirini ayırt etmeden hizmete kendisini adamış, bizleri de öyle yetiştirmiştir. Biz hiçbir insanımıza Allah korusun çamur atmayız. Allah’tan korkarız. Dindar olsun olmasın. İnsana biz insanca muamele ederiz. Biz haksız yere hiçbir insanı suçlamayız. Ortada açık net deliller, şahitler vardır. Bu deliller muvacehesinde hareket ediliyor. Suçlu kimse, kim bu millete, bu devlete hainlik yapmaya çalışıyorsa devlet onun peşine düşer ve gereğini yapar. Siyasi gelecek uğruna Allah muhafaza hangi parti, hangi düşünce olursa olsun biz haksızlık yapmaktan korkarız. Biz masum insanlara çamur atılmasından korkarız. Biz herkesi kucaklayıcı, herkese insani, vicdani gözle bakan bir siyasi oluşumuz. Biz tüm Türkiye’nin partisiyiz. Tüm Türkiye’nin hamisi, hadimiyiz, hizmetkârıyız. Bunları söyleyenler müfteridir, iftiracıdır. İşlerine öyle geldiği için bu iftiraları atıyorlar. Asla ve kata doğru değildir. Biz hakikatin peşinden gideriz. Yargının kararına da herkes gibi saygı duyarız.
HALKIN MUTLU OLDUĞU BİR YERDE CHP OLAMAZ
CHP ve bazı muhalefet partileri vesayet döneminden kalma Anayasa’nın değiştirilmesine neden karşı çıkıyor?
Adı üstünde. CHP zaten vesayetçi bir zihniyet. Vesayet iliklerine işlemiş. Bu nedenle vesayet anayasasına sahip çıkıyorlar. İnsanımızın hayatını kolaylaştıracak, mutlu edecek, tüm bireylerin eşit, müreffeh, özgürce yaşadığı bir Türkiye’yi sağlayacak bir anayasaya tabi ki razı olmazlar. O zaman halkın mutlu olduğu bir yerde CHP olamaz ki. Onlar sadece kendilerinin ve vesayetçi zihniyetin hakim olduğu diktatörvari bir Türkiye arzu ediyorlar. Yeni anayasa gerçekten elzemdir. Millet memnuniyetini hedef alan yeni bir anayasayı CHP zihniyetine rağmen, diğer siyasi partilerin de katılımıyla yapacağımızı düşünüyorum. Meclis’te olmasa da referandumla milletimize sunulacak, milletimiz de büyük bir çoğunlukla kendilerini özgürleştirecek yeni anayasaya sahip çıkacaktır.
SOYKIRIMCI İSRAİL’İN YERLE YEKSAN OLMASI YAKINDIR
Siyonist İsrail’in Gazze’de iki yıla yakın süredir sürdürdüğü soykırım artık tüm dünyada, Avrupa ülkelerinde büyük tepki görüyor. Avrupa ülkelerinde gayrimüslim halk her gün sokaklara çıkarak İsrail’i telin ediyor. Mazlumlar için gözyaşı döküyor. Büyüyen bu tepkiyle İsrail’in yenilmesi yaklaştı diyebilir miyiz?
Avrupa’da ve dünyanın her yerinde insan olanlar, din farkı olmaksızın vicdanı olanlar bu vahşet, bu katliama karşı geliyor. Tarihte böyle bir vahşet görülmemiştir. Müslüman değildirler ama bugün Avrupa’nın ve dünyanın birçok ülkesinde insanlar büyük kitleler halinde her gün sokaklara çıkıyorlar, gözyaşlarıyla mazlum çocukların, kadınların, yaşlıların, sivillerin bombalanmasını, yakılmasını lanetliyor. Tüm dünyada vicdanlar dile geliyor. İsrail’in bu vahşeti sürdürmesinin en büyük sebebi Müslümanların bölük pörçük olması, parçalanmış olması, bir takım etnik, mezhebi kavgalarla birbirleriyle didişmesidir. Bunlar hep siyonistlerin İslam dünyasına açmış olduğu bir yaradır. Türkiye’de uzun yıllar sağ-sol, laik-anti laik, Sünni-Alevi birçok alanda kavga çıkararak bu kadim milleti birbirine düşürmüşlerse, bütün İslam coğrafyasında da aynı fitneyi çıkardılar, İslam dünyasını paramparça ettiler. Çünkü İsrail’in ayakta durmasının tek yolu, Müslümanların bölük pörçük olmasıdır. Eğer Müslümanlar bir vahdet şuuruyla, Tevhid Bayrağı altında bir ayağa kalksa ve “Dur” dese inanın İsrail adım atamayacaktır. Bunlar Müslümanların paramparça olmasından güç alıyorlar. Müslümanlar birlik olsalardı İsrail oturduğu yerde oturacaktı. Gazze’deki, Batı Şeria’daki şehitler ebedi hayatı kazandı. Biz Allah’a nasıl hesap vereceğimizi düşünelim. Suskun kalan, adım atamayan iki milyarlık İslam coğrafyası nasıl hesap verecek? Türkiye elinden geleni yapıyor. Bilinen bilinmeyen pek çok şey yapmaya gayret ediyoruz. Bugün İsrail hedefine ulaşamadıysa bunda Türkiye’nin payı büyüktür. Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere, Dışişleri Bakanımıza, MİT Başkanımıza ve tüm yetkililerden Allah razı olsun. İslam âlemi sessiz kalırken Gazze’deki Müslüman mazlumlar için gözyaşı akıtan Avrupa’daki Amerika’daki gayrimüslim insanları Allah İslam’la şereflendirsin inşallah. Zulüm ile abad olan, kahr ile berbad olur. Onun için zulüm devletleri zalimlikte en zirvede oldukları noktada yıkılmışlardır. İsrail şu anda zulümde en zirve noktada. Allah’ın izniyle yerle yeksan olmaları yakındır. Tüm dünya bu zalimlerden, bu alçaklardan, bu insan suretindeki yaratıklardan kurtulacaktır inşallah.
BUNLARIN DURUMU ANCAK ‘ÇOK YÜZLÜ’ OLARAK TANIMLANABİLİR
Terörsüz Türkiye projesi çerçevesinde ülkemiz ilk kez bu kadar mesafe kat etti. Terör örgütü kendisini feshederek silah bıraktı. Fakat başta CHP olmak üzere bazı muhalefet partileri bundan rahatsız olmuş durumda. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Daha düne kadar bu CHP değil miydi terör örgütü yöneticilerine toz kondurmayan, yerel seçimlerde siyasi uzantısıyla ittifak yapan? Öyle bir tezat içindeler ki. Kendi kendilerini yalanlıyorlar her yaptıklarıyla. Bunlara ikiyüzlü demek bile yetmiyor. Üzülerek ifade ediyorum, bunların durumu ancak “çok yüzlü” olarak tanımlanabilir. Dün öyle konuşuyordunuz, şimdi böyle konuşuyorsunuz. Hepimiz terör bitsin, akan kan dursun, ülkemiz istikrara kavuşsun. Ülkemizde herkes barış huzur ve kardeşlik içinde yaşasın istiyoruz. Birbirimizden ayrımız gayrımız yok. Kız almışız, kız vermişiz. Bütün hayatımız birlikte geçiyor. Ülkemizin her köşesinde bayram havası olsun istiyoruz. Biz bunu yapmaya çalışıyoruz. CHP ise adeta terörün bitmesinden rahatsız oluyor. Sayın MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin bazı kesimleri dumura uğratan, şaşkınlığa sokan, kendisi adına da büyük bir risk alan muazzam hamlesiyle belki de terör örgütünün hamilerini de şoka sokan bir gelişme yaşıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın sahip çıkmasıyla, Sayın Bahçeli ile birlikte her meselede olduğu gibi terörsüz Türkiye projesini de en güzel şekilde neticelendirmişlerdir. Çok güzel bir noktadayız. İhtiyatlı bir iyimserlik içindeyiz. Daha önceki barış sürecinde bizden değil, karşı taraftan oyunbozanlık yapanlar nedeniyle sıkıntılar yaşanmıştı. Ama Türkiye artık eski Türkiye değil. FETÖ’nün, bir takım zinde güçlerin devleti piyon gibi yönlendirdiği, PKK’nın, FETÖ’nün, DHKP-C’nin, irili ufaklı terör örgütlerinin cirit attığı Türkiye artık yok. Bakın İHA’larımız, SİHA’larımızla, savunma sanayimizdeki gelişmelerle birlikte teröre artık aman vermiyoruz. PKK’yı koruyan bir takım devletler de Türkiye’nin gücünü gördüğü için artık sahip çıkamıyor. PKK pes etti. Çünkü eleman yok, destekçileri yok, dağa kimse gitmiyor. Aslında şimdiye kadar yapmaları gereken buydu. “Beyhude bir yoldayız. Bizi siyonistler kullanıyor. İsrail arzı mevud hedefi doğrultusunda Türkiye’nin Güneydoğusunu koparıp kendisine bağlayacak” deyip çok daha önce teröre son vermeliydiler. Türkiye ile mücadele edilemeyeceğini gördüler artık. Yine yanlışa saparlarsa kendileri zarar görür. Türkiye hiçbir şekilde onlara yol vermez. Ama bakıyorsunuz, her iyi işte, her doğru işte, her güzel işte, her hakkaniyetli işte destek olmak yerine köstek olan CHP yine aynı şeyi yapıyor. Türkiye’nin terörsüz barış ve huzur ortamında gelişmesinden, ilerlemesinden rahatsız oluyorlar. Aklıselim olan her vatandaşımız bunların ne kadar Türkiye gerçeklerinden, dünya gerçeklerinden, siyasi gerçeklerden uzak olduğunu görüyor. CHP Türkiye’nin kâbusudur. Türkiye’nin on yıllarını kaybetmesinin sebebidir. Ülkeye hep takoz olmuştur, bu ülkenin ilerlemesini hep engellemiştir. Ama artık Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde, Cumhur İttifakı’nın kararlılığında milletin hayır duasıyla arkasında olduğu bir hükümet vardır. Elbette başta ekonomi olmak üzere sıkıntılarımız var. Bu sıkıntıların da çok yakın bir zamanda milletimizi memnun edecek, milletimizi refaha kavuşturacak önlemlerle atlatılacaktır. Bu sıkıntılarımızı da çözeceğiz ve bozguncu zihniyete ülkeyi teslim etmeyeceğiz. Ülkemiz emin adımlarla hedefine kararlılıkla ilerleyecek inşallah.
