CHP, fondaş medyası ve azgın azınlık mukaddes değerlerimize kin kusmaya devam ederken, onların dümen suyuna giren sözde muhafazakâr partiler resmen üç maymunu oynuyor. Zilletin milliyetçi-muhafazakâr geçinen partilerinin; İslam’a, Diyanet’e ve imamlara yönelik saldırılara ses çıkarmamasına tepki gösteren kamuoyu soruyor: “İP, SP, DEVA, DP ve GP mukaddesatımıza yönelik saldırılara daha ne kadar sessiz kalacak?”
Geçmişi mukaddesat düşmanlığı örnekleriyle dolu olan malum zihniyet, her fırsatta manevi değerlerimizi hedef almaya devam ederken, onların dümen suyuna giren sözde milliyetçi ve muhafazakar partiler ile medyası yaşanan rezillikleri görmezden geliyor. CHP ve avaneleri, Allah’ın kelamını haykıran hocaları linç ederken, Diyanet’in fetvalarını çarpıtıp hadislerle dalga geçerken, toplu ulaşım araçlarını fuhuş yuvasına çevirirken, sözde mütedeyyin çizgide siyaset yaptığını söyleyen İP, DEVA, DP, GP ve Erbakan’ın emaneti Saadet Partisi, yaşanan rezillikleri görmezden geliyor.
Emperyalizmin kuklası oldular
Konuyla ilgili Akit’e konuşan Araştırmacı Yazar Fazıl Duygun, şunları söyledi: “Diyanet dâhil İslam’a ve milletin değerlerine karşı saldırı olduğu zaman 6’lı muhalefette yer alan muhafakazar partiler başını kuma gömüyor. Sadece dini meselelerde değil milli meselelerde de aynısını yapıyorlar. Düşman safında yer alarak düşmanca hareket ediyorlar. Saadet Partisi’nin de Babacan’ın DEVA’sının da, Davutoğlu’nun GP’sinin de de Batı emperyalizminin ve yerli işbirlikçilerinin kuklası olduğunu yaşanan olaylarla bir kez daha görmüş olduk. Batı tarafından çizilen projeye göre hareket ediyorlar. Bilinçli susuyorlar. Türkiye’nin milli bütünlüğüne kasteden projelerin gönüllü taşeronluğunu bile isteye yapıyorlar. Mukaddes değerlerimize yönelik saldırıda bu partilerin çoğu zaman sessiz kaldığını görüyoruz. Diyanet İşleri Başkanımız bundan 2 yıl önce LGBTİ hakkında görüş bildirdiğinde, CHP ve barolar ağır hakaretlerde bulunmuşlardı. En büyük tepki bunlardan değil de Doğu Perinçek’ten gelmişti ve 7 sayfalık bir açıklama ile Diyanet’i desteklemişti. Bugün 6’lı ittifakta yer alan SP, GP ve DEVA gibi partiler o dönem ne yapıyordu? 28 Şubat mağduruyuz diyen bu 3 parti sessiz kalıyordu.”
Siyaset uğruna körler
Gazeteci Şükrü Sak da, şunları dile getirdi: “Malûm zihniyetin, İslamî değerlerimizi hedef alan bu azgınlığı karşısında, iyi kötü bu toplumun inancına saygılı olduğunu düşündüğümüz Saadet, GP, DEVA gibi partilerin suskunluğu anlaşılır gibi değil. İnsanın, ‘Siz ne ara İslâm’a, toplumsal değerlere düşman oldunuz?’ diye sorası geliyor. LGBT sapkınlıkları normalleştirilmeye çalışılırken de toplumsal değerler aşındırılırken de siyaset adına bu suskunlukları da utanç verici ve toplumun dikkatinden kaçmıyor. Diyanet’in, hocaların İslâm’ın emir ve yasaklarının hedef alınması karşısında daha ne kadar susacaklar. Rezilliklere ‘dur’ demek için haşa Allah’a küfredilmesini mi bekliyorlar! Son dönemde tekil hadiseler üzerinden İslâm’ı hedef alan karalama, çarpıtma olayları planlı bir İslâm düşmanlığının ürünü. Malum zihniyete göre, Türkiye’de hocalar hocalık yapmayacak, Allah’ın emir ve yasaklarını söylemeyecekler. Diyanet, İslâm’ın emir ve yasaklarını topluma hatırlatmayacak da, tahrif edilen Hristiyanlığın ve Yahudiliğin emirlerini mi bildirecek. Bu ne ahlaksız bir tutum, bu ne azgın bir din düşmanlığıdır.”
İşte son rezaletler
Saadet Partisi ve ortaklarının görmezden geldiği zillet rezaletlerinden bazıları şöyle:
Meclis kürsüsünde 4-6 yaş Kur’an kurslarını eleştirerek, okul öncesine verilen din eğitimini ‘orta çağ zihniyeti’ olarak yaftalayan CHP’li Özgür Özel, İslam’ın yasakladığı teşhirciliğe yönelik vaaza “pis dil” dedi.
Diyanet’in fetvasını çarpıtan Cumhuriyet, “Fiyatları tayin eden Allah’tır” başlığıyla Hadis-i Şerifi akıllarınca dalga konusu yaptı.
Seçimden önce türbe türbe gezen, başkan olduktan sonra İETT otobüslerinin fuhuş yuvası olmasına göz yuman CHP’li İmamoğlu, Ali Erbaş hakkında, ‘Beni temsil etmiyor’ açıklamasında bulundu.
Atatürk maskesinin arkasına sığınarak iyice zıvanadan ADD, Mahmut Ustaosmanoğlu Hazretleri’nin cenaze törenini “laikliğe aykırı” olduğu gerekçesiyle yargıya taşıdı.
Türk Ocaklarının kuruluşunun 110. yılı bahane edilerek düzenlenen “Günümüz İslam Dünyasında Meseleler ve Çözüm Yolları” sempozyumuna katılan Kılıçdaroğlu, konuşmasına dini uyuşturucu olarak yaftalayan ateist Karl Marx’ın sözüyle başladı.
İslam’ı “çağdışı” diye yaftalayan ve bünyelerinde eşcinsel sapkınlar için “LGBT Hakları” birimi bulunduran İstanbul ve İzmir Barosu, Ankara Adliyesi bünyesinde talep üzerine açılacak olan Yaz Kur’an Kursunu hazmedemeyerek, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nı “hesap sormakla” tehdit etti.
İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması kendi zaferleri gibi gösteren Milli Gazete ve Saadet Partisi, CHP ve İP’in ’24 saatte getireceğiz” vaadine ses çıkarmadı.