Zulümden kaçarak çevre ülkelere iltica etmek zorunda kalan Suriyeli mültecilerin dramı bitmek bilmiyor. Daha iyi bir hayat hayali ile Avrupa ülkelerine göç eden mültecilerin durumu Türkiye’ye gelenler kadar şanslı değil. Nasıl mı?
5 yıla yaklaşan Esed zulmü, mazlum hayatları karartmaya devam ediyor. Katliamdan kaçarak Türkiye’ye sığınan mülteciler kendi ülkelerindeki gibi olmasa da en azından onurlarını koruyabilecekleri bir ortam bulmuş olmanın sevincini yaşıyorlar.
Ama tüm Suriyeli mülteciler, Türkiye’dekiler kadar şanslı değil.
İşte her platformda kendilerinden ‘adalet dağıtıcıları’ ve ‘medeniyet abidesi’ olarak lanse eden Avrupa bunlardan bir tanesi.
Hayvan haklarına önem verdikleri kadar Mülteci haklarına değer veremeyen Avrupa’nın ‘medeni’ maskesi ise Avusturya’nın Traiskirchen mülteci kampında düşüyor.
Sayıları yaklaşık 4 bin 500’ü bulan mültecilere reva görülen kamp, Alman Nazi kamplarını aratmayacak cinsten.
Temiz su yok, doğru dürüst çadır yok, yatacak yer yok ve en önemlisi de hijyen yok.
Merak edilen soru ise tam olarak şu:
Avrupa, hayvanlara bile uygun görmediği ortamı çocuk - yaşlı demeden mazlum insanlara nasıl reva görüyor?
Yada bu derece vicdansız olduğu halde tüm dünyaya kendini hala nasıl ‘demokrasi havarisi’ gibi pazarlayabiliyor?
www.yeniakit.com.tr
