Son derece gergin bir dönemden geçiyoruz. Siyasiler, bürokratlar, gazeteler, televizyonlar, üniversiteler, hatta halk dâhil, herkes kendini bir tarafa atmış, karşısındakilere veryansın ediyor…
Gerçek olup olmadığı belirsiz dedikodular “mutlak gerçek” gibi kulaktan kulağa fısıldanıyor, gazetelere manşet oluyor, televizyonlarda programlara konu ediliyor.
Duyumlar, bire bin katılarak dilden dile, kulaktan kulağa yayılıyor.
42 yıllık gazetecilik hayatımda, bu kadar çok yalanı-dolanı, isnadı, iftirayı bir arada yaşamadım.
Herkes hayalinin, mensubiyetinin, tercihinin, peşin hükmünün arkasında koşuyor: Gerçeği arayan da yok, soran da…
Temelde ve hedefte birbirinden farksız gruplar bile, bir birleriyle acımasızca kavga ediyor.
Şimdi size, niyete göre yorumlanacağını bile bile, duruma uygun düştüğünü düşündüğüm bir masal anlatacağım…
YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN