• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Araştırmacı-Yazar Mehmet Yaman: İstanbul Sözleşmesi milli bir felakettir

Yeniakit Publisher
2019-07-22 17:01:00 -
Araştırmacı-Yazar Mehmet Yaman: İstanbul Sözleşmesi milli bir felakettir

Aile kurumunu ifsat eden uygulamalara gerekçe yapılan İstanbul Sözleşmesi’nin isminin masum göründüğünü ifade eden Araştırmacı-Yazar Mehmet Yaman, “‘Zehir altın kasede, çeşitli reveranslarla sunulursa farkedilmez’ derler. Bu sözleşme bizi kendi milli benliğimizden ve ahlaki değerlerimizden koparmış, Avrupa Birliği uğruna aile sınırlarımız yıkmış, ahlaki değerlerimizi çökertmiş ve kadın erkek karşı cinslerle değil de birbirleriyle ilişkilerini teşvik etmiştir.” dedi.

 Oğuzhan Çağlar  yeniakit.com.tr 

Öğretmenlik, hakimlik, noterlik, avukatlık geçmişi bulunan ve şu an Fas’ın Casablanka şehrinde ikamet eden Mehmet Yaman İstanbul Sözleşmesi’nin tehditlerine ilişkin değerlendirmede bulundu. Araştırmacı-Yazar Yaman, “İnanç ve ahlak değerlerimizi tamamen altüst eden ve milli bir felaket olan, henüz farkedilmeyip, ileride ‘Biz ne yaptık?’ vaveylasıyla bağıracağımız bu sözleşmenin kaldırılmasını talep ediyoruz.” diye konuştu.

“Sözleşmenin imza seramonisi bizim imzamızdan 4 ay sonra tamamlandı”

“İstanbul Sözleşmesi 11.5.2011 tarihinde imzaya açılmış olup, ilk imza koyan o zamanın Başbakanı’nın da bilgis dahilinde Dışişleri Bakanımız olmuştur ve sözleşme herhangi bir çekince konmadan imzalanmıştır.” diyen Mehmet Yaman sözlerine şöyle devam etti: “Bu sözleşmeye toplam 15 Avrupa Konseyi Devleti imza koymuş olup, diğer devletlerin, mesela 27 üyeli Avrupa Birliği’nin 14 devleti imzalamıştır, 13 devletin de imzası bulunmamaktadır. İmzalayanlardan bazıları çekince koyarak imzalamıştır. İmza seremonisi, 8.9.2011 tarihinde, yani bizim imzamızdan 4 ay sonra tamamlanmıştır.”

Sözleşmede geçen deyimler, erkekler aleyhine ciddi mahrumiyetler oluşturabilir

Sözleşmenin maddelerini irdeleyerek değerlendiren Yaman, “İstanbul Sözleşmesi’nin 3. maddesinde geçen ‘Ekonomik acı ve ızdırap’ deyimleri, fevkalade muğlak olup, bir eski hakim olarak, bu deyimlerin uygulamada çok farklı ve erkekler aleyhine ciddi mahrumiyetlere sebep olabilecek kararlara vesile olabileceğini öngörüyor ve bazı meslektaşlarımızdan da bu konuda hiç beklenmedik kararlar çıktığını görüyorum. Yine bu maddenin (b) fıkrasında geçen ‘partner’ deyimi kimleri kapsıyor? Gerçekler ışığında bu deyimin, ‘cinsel tercihlerine göre erkek erkeğe homoseksüel ilişkilerde bulunan kişiler’i kapsadığını görmeliyiz. Bu şekilde homoseksüel ilişkiler de yasal teminat altına alınmış oluyor, yasal olarak bu illet korunmuş oluyor.” diye konuştu.

“Evlenecek olanlar İstanbul Sözleşmesi’ndeki müeyyideleri göze almak zorundadır”

İstanbul Sözleşmesi’ni dikkate almadan yapılacak evliliklerin ciddi sıkıntılarla karşı karşıya olduğuna değinen Araştırmacı-Yazar Yaman, “Bu sözleşme bizi kendi milli benliğimizden ve ahlaki değerlerimizden koparmış, Avrupa Birliği uğruna aile sınırlarımız yıkmış, ahlaki değerlerimiz çökertmiş ve kadın erkek karşı cinslerle değil de birbirleriyle ilişkilerini teşvik etmiştir.” dedi. Yaman, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği’ni savunduğunu iddia eden derneklerin çoğunun PKK ve LGBTİ destekçisi olduğunu belirttikten sonra sözlerini şu ifadelerle sürdürdü: “Sözleşmenin 9. maddesinin uygulanmasına ilişkin çok yakınlarda mecliste yapımış bulunan çalışmalara kimlerin davet edildiğine baktığımızda, her çeşit LGBT ve PKK destekleyicisi derneklerin de bu toplantılara çağırıldığını görürüz. Heyhat ki, milletin temel değerlerini temsil eden sivil toplum örgütleri var mı acaba, varsa nerede?”
ÖNE ÇIKAN VİDEO

Sözleşmedeki ifadeler inanç ve ahlak değerlerimizi yok sayıyor

“Sözleşmenin 12. maddesinin 1. fıkrasında geçen ‘kadınlar ve erkekler için alışılagelmiş roller’ deyimiyle, inanç ve ahlaki değerlerimizle örf ve adetlerimizin getirdiği karı-koca sorumluluk ilişkileri tamamen inkar edilmekte ve toplumumuzun, inanç referanslarımızda bulunan tarihi sorumluluk anlayışından uzaklaştırılması istenmektedir.” ifadelerini kullanan Yazar Yaman, "Bu sözleşmeyle ‘cinsel yönelim’ adı altında toplanan bütün sapıklıklar hayatın her alanında koruma altına alınmış bulunmakla, bu tür kişiler size ev kiralamak için geldiklerinde, bu gerekçelerle veremeyeceğinizi bildirmeniz halinde, ‘toplumsal cinsiyet ayrımı yapma’ suçlamasıyla karşı karşıya kalabilirsiniz.” dedi.

“Meşru üremeler engellenecek, toplumda çocuk olmayacak ve nüfus azaltılacak”

Sözleşme kapsamında gerçekleştirilen faaliyetlerin siyonizme hizmet ettiğine işaret eden Mehmet Yaman açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı: "12 ve 13. maddeye göre de cinsel eğilim ve aile fertlerinin alışılagelmiş rollerinin değiştirilmesi adı altında, her türlü ilişkilerle aile içindeki birliktelik huzurunu sağlayan her türlü duygu ve düşüncelerin altüst edilmesine sebep olacak tüm dernekler ve vakıflar korunacak, geliştirilecek ve onlarla sık sık toplantılar yapılacaktır. Bu şekilde tüm insan cinsinin, hayvan topluluklarında bile görülmeyen, zevklerine ve tercihlerine göre cinsel ilişkilerin oluşturulması anlayışları geliştirilecek, tabir caizse insanların hayvanlardan daha aşağı bir hayat sürmesine çalışılacaktır. Kadının hayatından erkeği, erkeğin hayatından da kadını çıkarmak suretiyle, meşru üremelerin de önüne geçilecek, toplumda çocuk olmayacak, bunun yerini kedi ve köpek beslemeleri alarak, uzun zaman içinde insanların sayısı bitirilecektir.”

“İlkokuldan itibaren çocukların eşcinsel ilişkileri hoş görmesi sağlanacak”

Sözleşme kapsamında eğitim faaliyetleri de yürütüleceğini bildiren Araştırmacı-Yazar Mehmet Yaman açıklamalarına şu ifadelerle devam etti: “İstanbul Sözleşmesi’nin 14. maddesi, ‘eğitim’ başlığı altında, ‘bu sözleşme kapsamına giren her türlü cinsiyet rolleri ile, bunlara saygı hususunda her türlü eğitimin, müfredat programlarına eklenmesini ve bu konuda çeşitli kurumlarla eşgüdümlü çalışılmasını emretmektedir. Böylece ilkokuldan itibaren çocukların erkek erkeğe ve kadın kadına cinsel ilişkileri hoş görüp, gereğinde tercihini buna göre yapabileceği anlayışı, küçüklükten beyinlerine yerleştirilmiş olacaktır. 48. madde, anlaşamayıp kavga eden kişiler arasında, arabuluculuk ve uzlaşma yapılmasını yasaklıyor. İlla kavga devam edecek ve mahkemelere intikal edecek. Bu çok tehlikeli ve toplum fertlerini uzlaşma ve anlaşmaya değil, kavga ve mahkemelerde sürünmelere ve aile birlikteliğini ortadan kaldırmaya sevk edecek, yıkıcı bir maddedir. 80. maddeye göre biz istersek hemen, kayıtsız şartsız bu sözleşmeyi feshedebiliriz. Bu sözleşmenin kaldırılmasını Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dan tekrar ve ısrarla talep ediyoruz.”

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

enes

Başımızdaki milletvekilleri uyuyormu biz kimi seçtik artık ahlaksızlıklara bir dur denilsin

Mehmet küçük çalık

Evet maalesef bu bir facia savaşla işgal edemedikleri vatanı tek mermi atmadan alacaklar reis bu işin şakası yok yaptığın bütün güzellikleri anlamsız kılacak gelecekte hep bu sözleşmenin neticeleri ile anılırsın dost acı söyler demedi deme
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23