TOBB’un 70. Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili demeçlerini hatırlatan Başbakan Erdoğan, “Ne diyor başkan, ‘sivil bir cumhurbaşkanı’ diyor. Siz, siville neyi ifade ediyorsunuz? Hala apoletli aday arıyorsanız o ayrı mesele” dedi.
TOBB’un 70. Genel Kurulu’nda konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, salonda bulunan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na “Apoletli arıyorsanız bilemem” göndermesinde bulundu. Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili demeçlerini hatırlatan Başbakan Erdoğan, “Ne diyor başkan (Kılıçdaroğlu), ‘Sivil bir Cumhurbaşkanı’ diyor. Sen nesin, sivil değil misin? Hadi aday ol, ben de sivilim. Sayın Demirel sivil değil miydi, Turgut Özal sivil değil miydi, Sayın Sezer sivil değil miydi? Siz, siville neyi ifade ediyorsunuz? Hâlâ apoletli arıyorsanız o ayrı mesele, ama eğer sivil arıyorsanız kusura bakmayın biz demokratik, parlamenter sistem içerisinde sivil milli iradeyi temsil edenleriz, bundan da hiçbir zaman gocunmayacağız” dedi.
“ERDOĞAN SÖZÜNÜN ADAMIDIR”
CHP’nin sivil anayasa konusundaki tavrını da eleştiren Başbakan Erdoğan, “Hep birlikte yapalım” yönündeki önerisini tekrarladı. Erdoğan, (Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda) 60 maddede uzlaşma var, Sayın Başkan (Kılıçdaroğlu) ‘biz bunu çözmeye hazırız’ diyor. Kendilerine arkadaşlarımı gönderiyorum, o zaman 47’deydi, dedik ki, ‘buyurun biz hazırız, hadi gelin bunu yapalım.’ Beyefendi bunu kabul etmedi. Dedi ki, ‘4 partinin 4’ünün de buna katılması lazım. İkimizin oyları buna yetiyor, gelin bunu hemen yapalım. Hemen yapalım. Şimdi ise 60 madde var, buyurun 60 maddeyi hadi gelin birlikte yapalım. Yani MHP’yi, HDP’yi niye bekliyoruz. İkimiz beraber bunu yapalım. Tayyip Erdoğan sözünün adamıdır. Sözlerinin adamı ise gelsinler yapalım. Milletin duyguları sömürülmesin. 60 maddede uyum var. Gelin çıkaralım” şeklinde konuştu.
SOMA’DA SORUMLULUĞU OLANLAR ELBETTE HESAP VERECEK
Konuşmasının önemli bir bölümünü Soma’da yaşanan maden kazasının ardından yaşanan gelişmelere ayıran Başbakan Erdoğan, “Sorumluluğu olanlar hesabını verecekler. Facianın ardından Türkiye’de hiçbir şey eskisi gibi olamaz. Şimdi önümüzde birkaç önemli husus var, bu hadisenin tüm boyutlarıyla aydınlatılması gerekiyor. Kazayla ilgili idari ve adli soruşturma başladı. İnşallah yapılan inclemeler ve soruşturmalar neticesinde kazanın sebebi tam olarak aydınlatılacak hem de ihmali olan, sorumluluğu olanlar bunun hesabını vereceklerdir. Hükümet olarak bu hadisenin bizzat takipçisiyiz. AFAD yoğun çalışmanın içinde. AFAD toplanan desteklerle birlikte şehitlerin ailelerine konuttan çocuklarının okumalarına kadar her şeyi planlamış durumdayız” şeklinde kararlı konuştu.
HİÇBİR ŞEY CANDAN DEĞERLİ DEĞİL
İş güvenliği ve sağlığıyla ilgili işletme sahiplerine de büyük sorumluluklar düştüğünü vurgulayan Başbakan Erdoğan, yapılan bazı yanlış uygulamalara örnekler verdi: “Müfettiş geldiğinde birtakım cihazlar çıkarılıyor. Müfettiş gidince bunlar ortadan kaldırılıyor. İşçi bana bir şey olmaz diyerek baretsiz çalışıyorsa sendika, işveren buna itiraz edecek. Hiçbir şey candan daha değerli değil. Kaybolan kâr telafi edilir. Sakatlığın telafisi yok. Biz hükümet olarak kentsel dönüşüm çalışması yapacağız dedik, hiçbir hükümet bu kararı alamamıştır. Bedeli ne olursa olsun dedik oy kaybedeceksek kaybederiz dedik ve kentsel dönüşümü başlattık. Endişelerin yersiz olduğu ortaya çıktı.
SENDİKALAR POLİSLE ÇATIŞMAKLA GÜNDEME GELMEK YERİNE…
Sendikaların tavrını da eleştiren Başbakan Erdoğan, çatışmalı sokak eylemleriyle gündeme gelen sendikaları hedef alarak şunları söyledi: “Ben diyorum ki, biz adım atmadan işverenimiz adım atsın bizim zorlamamıza gerek kalmadan işveren bunun takipçisi olsun. Bu milli sorun. Bu hepimizin canını inciten sorun. El ele verelim bu acı kazaları Türkiye’nin gündeminden çıkaralım. Siyasetçiler de, medya da bunun takipçisi olsun. Sendikalarımız polisle çatışmakla gündeme gelmek yerine bu konuyla gündeme gelsin. İşçilerimiz hakları ile mücadele etsin bu hayat memat meselesine omuz versin. Türkiye’de hiçbir şey eskisi gibi olamaz. Bedeli ağır hadise yaşadık. Bunun minimize olması konusunda çalışmalıyız. Bir işyeri sigortasız işçi çalıştırıyor, bir iş yeri çocuk işçi çalıştırıyor, bir işyeri tedbir almadan üretim yapıyor. Diğeri tersi.”
KAZA VE KADERE İNANMAK TEDBİRSİZLİK ANLAMINA GELMEZ
Yasama organı, hükümet ve işletme sahiplerinin el birliğiyle gerekli tedbiri almak zorunda olduğuna dikkat çeken Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: Bütün tedbirleri almak zorundasınız. Tevekkül asla ve asla tedbirsizlik anlamına gelmez, kaza ve kadere iman asla ve asla her şeyi akışına bırakmak, tabii mecrasına bırakmak, tedbiri elden bırakmak anlamına gelmez. Tayyip Erdoğan, kaza ve kadere iman eder, kaza ve kadere iman edenlerin şu topluluk içerisinde kahir ekseriyette olduğunu biliyorum ama buna inanmayanların da olduğunu biliyorum. Toplumda birçok köşe yazarlarının bununla alay ettiklerini de görüyoruz. Benim işveren kardeşim de çalışan işçi kardeşim de en kötü ihtimali düşünmek, en kötü ihtimale karşı tedbiri mutlaka almaz zorundadır.”
SON 12 YILDA İŞYERİ YÜZDE 111 ARTTI, KAZA ORANI YÜZDE 55 AZALDI
Son 12 yılda Türkiye’deki iş yeri sayısının yüzde 111 arttığını belirten Başbakan Erdoğan, bu alana ilişkin şu çarpıcı rakamları verdi: “Bundan 12 yıl önce 727 bin iş yeri vardı, şu anda 1,5 milyonun üzerinde iş yerimiz var. Çalışan sayısı aynı şekilde yüzde 128 oranında arttı. Türkiye’de 2002’de 5 milyon kişi istihdam ediliyordu. Şu anda 12 milyon kişi istihdam ediliyor. İşyeri sayısı ve işçi sayısı bu kadar artarken, iş kazası oranı yüzde 55 oranında azaldı. Yaşanan facianın ardından Türkiye’de hiçbir şey eskisi gibi olamaz. Çok acı, bedeli çok ağır olan bir hadise yaşadık, bunun artık minimize olması noktasında hep birlikte çalışmalıyız ve çalışacağımıza da yürekten inanıyorum.”
ELEŞTİRİDEN KORKUMUZ YOK, AMA MİLLİ İRADEYE KASTEDİLMESİNE DE MÜSAADE ETMEYİZ
Hükümet olarak eleştirilmekten yana bir sıkıntılarının olmadığını vurgulayan Başbakan Erdoğan, “Bizim eleştiriden korkumuz yok, hukuk içinde yapılan gösteriden, ifade özgürlüğünden asla endişemiz yok, ama eleştiri, protesto, gösteri hakkı adı altında eğer demokrasimiz, milli irade, ekonomi hele hele istiklalimiz hedef alınıyorsa kusura bakmayın buna biz de müsaade etmeyiz, sizlerin de müsaade etmeyeceğine inanıyorum” dedi.
TAYYİP ERDOĞAN DİKTATÖR OLACAK DA SEN MEYDANDA DOLAŞACAKSIN
Kılıçdaroğlu’nun kendisine yönelik olarak kullandığı “diktatör” suçlamasını da hatırlatan Başbakan Erdoğan, protokolde bulunan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu eliyle göstererek, “Bana diktatör yakıştırması yapanlar var. Tam karşımda. Tayyip Erdoğan diktatör olacak ve sen meydanlarda dolaşacaksın öyle mi? Önce ağzınızdan çıkanı kulaklarınızın duyması lazım. Bu tür söylemlerle toplumun huzurunu bozamazsınız” eleştirisinde bulundu.
TÜRKİYE’NİN MISIR VE UKRAYNA GİBİ OLMASINI İSTEYENLER VAR
Türkiye ekonomisini içeride sarsmak için elinden geleni arda koymayanlar olduğuna da dikkat çeken Başbakan Erdoğan, “Dışarıda sistematik kampanya yürütüldü. 17-25 Aralık darbe girişimleri gerçekleşti. 30 Mart’ta milletimiz tarafından gereken ders verildi. Gerek Gezi, gerek 17-25 Aralık darbesi demokrasiyi, milli iradeyi, büyüyen Türkiye ekonomisini hedef aldı. Benzeri tahriklerin Mısır’ı, Ukrayna’yı ne hale getirdiğini görüyorsunuz. Bu saldırılar sizin ekmeğinizi hedef almıştır. Bu gösterilerin yapıldığı yerde camı çerçevesi kırılan esnaf kardeşim. Bu cam ve çerçeveler indirilirken bunları yerine koymak isteyen kim devlet. Bazı yerlerde bankalara varılıncaya kadar soydular. Bu saldırılan kendilerine rant sağlayacağını umanlar oldu. Aynı manzarayı Soma kazasının arkasından görüyoruz.”
KILIÇDAROĞLU BİRDEN PROTOKOL KURALLARINI HATIRLADI
Başbakan Erdoğan, konuşmasının ardından İzmit’te yapacağı bir açılışa yetişmek üzere salondan ayrıldı. Erdoğan’ın ardından kürsüye gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kalıçdaroğlu, TOBB’u hedef aldı. TOBB’u protokol kurallarına uymamakla eleştiren Kılıçdaroğlu, “Saygın her devletin protokol kuralları vardır. Siz neden bu protokol kurallarına uymuyorsunuz. Eğer TOBB’un yöneticileri korkuyorsa, korkmasınlar bu ülkede demokrasi var. Başbakan beni dinleme cesareti gösteremedi” iddiasında bulundu. Kılıçdaroğlu’nun protokol konusundaki eleştirisi; iki hafta önce Danıştay’ın kuruluş yıldönümü töreninde Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun kendisine 20 dakikalık konuşma süresini vermesine karşın 57 dakika kürsüne kalarak protokole büyük saygısızlık yapması karşısında sessiz kalmasını akıllara getirdi. Hatta Feyzioğlu’nun protokol kurallarına uymamasını destekleyen yönde açıklamalarda bile bulunan Kılıçdaroğlu’nun TOBB Genel Kurulu’ndaki eleştirisi havada kaldı.