• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

ANALİZ - İsrail siyasetinin yeni gerçeği: Sonuçsuz seçimler

Yeniakit Publisher
2020-03-09 14:01:11 -
ANALİZ - İsrail siyasetinin yeni gerçeği: Sonuçsuz seçimler

2 Mart seçimleri, önceki iki seçimden farklı bir tablo ortaya koymadı. Sonuçlar, aslında İsrail’de gelinen noktanın bir çıkmaz olduğunu ortaya koyarken bu çıkmazın İsrail’i bir kırılmanın eşiğine getirdiğine işaret ediyor - Son üç seçim sürecinde yaşanan tecrübelerden ders alan Müslüman kesimin demokrasinin gücünü fark etmesi ve sonraki seçimlerde daha fazla katılım sergilemesi durumunda İsrail’deki ırkçı Yahudi yönetim sisteminin varlığını sürdürmede zorlanacağı kesin - 2 Mart seçiminin ardından Arap lider Eymen Udeh, Filistin topraklarının ilhakından vazgeçip iki devletli çözümü kabul etmesi, Müslüman Arap vatandaşlara da eşit muamele imkânının sağlanması gibi şartların kabulü halinde Gantz’a yeşil ışık yakacaklarını belirten bir açıklama yaptı - Hükümette Müslümanların da yer almasının, dünya kamuoyunda köktendinci bir İsrail devleti yerine demokratik değerlere bağlı bir İsrail devleti tasavvurunun gelişmesine katkı sunacağı kesindir. Ancak bu, Yahudi dini öğretileri ile uygun görünmediği için milliyetçi ve dini hamasetin yüksek olduğu mevcut atmosferde pek mümkün görünmüyor - Müslümanların demokratik sürece daha aktif katılmaları şimdiye kadar iç dinamiklerden beslenen İsrail’deki dini radikalizmi yeni bir sürece sokabilir. Bu sürecin başat aktörleri Yahudilerle birlikte Filistin’de planları olan Hıristiyan Siyonistler olacaktır

İSTANBUL (AA) -ELDAR HASANOĞLU- 2 Mart’ta İsrail halkı Knesset/Meclis seçimleri için sandık başına gitti. Bu, son bir yıl içinde yapılan üçüncü Knesset seçimleri idi. Daha önceki seçimler 9 Nisan 2019’da ve 17 Eylül 2019’da yapılmıştı. Fakat bu seçimlerin her ikisinde hükümet kurmak için gerekli minimum sayı olan 61 milletvekili koalisyonda bir araya getirilemediği için seçimler yenilenmişti. İsrail Cumhurbaşkanı Ruben Rivlin, her seçimin ardından görevdeki Başbakan Binyamin Netanyahu’yu hükümet kurmak için görevlendirmişti. Netanyahu, lideri olduğu Likud Partisi ile birlikte İsrail’deki sağcı partilerin milletvekillerini koalisyonda bir araya getirebilse de, mezkûr 61 milletvekili sayısını toplayamadığı için seçimlerin yenilenmesine karar verilmişti. 2019’da yapılan her iki seçimin ardından hükümet kurma görevinin sol partilerin liderlerine verilmediğine de işaret etmek gerekiyor.

İsrail’de son hükümet koalisyonu 17 Mart 2015’te yapılan 20. Knesset seçimlerinin ardından Netanyahu liderliğinde kurulmuştu. Netanyahu kendi partisi Likud (Birlik, 30 MV) ile birlikte sağcı ve muhafazakâr yönlü ha-Bayit ha-Yehudi (Yahudi Evi, 8 MV), Şas (Sefarad Muhafızlar, 7 MV) ve Yahadut ha-Tora ha-Meuhedet (Birleşik Tevrat Yahudiliği, 6 MV) partilerini kendi yanında toplamış, buna ilaveten seküler ve liberal yönlü Yisrael Beyteynu (Evimiz İsrail, 6 MV) ve Kulanu (Hepimiz, 10 MV) gibi partileri de koalisyon kurmaya ikna ederek 34. hükümeti kurmayı başardı. Bu hükümetin görev süresinin dolup 35. hükümetin kurulması için yapılacak 21. Knesset seçimlerinin tarihi, 5 Kasım 2019 idi. Ne var ki seçimler erkene alınmış ve 9 Nisan 2019’da erken seçime gidildi. Bunun temel sebebi, ailesinin adının karıştığı yolsuzluklar nedeniyle 2018’de İsrail kamuoyunda ortaya çıkan tepkiler fazla büyümeden, Netanyahu’nun siyasi kariyerini garantiye alma gayesi olarak değerlendirilir. Bu tepkiler, bir zamanlar Netanyahu’nun çok yakınında olup 2013’te parti sekreteri olarak görevlendirdiği İsrail Başsavcısı Avihay Mandelblit tarafından Başbakan Netanyahu hakkında yolsuzluk, sahtecilik ve güveni kötüye kullanma suçlarından üç ayrı soruşturma dosyası açılması zemininde oluştu. Bunun dışında, hükümet içinde de Netanyahu’yu zorda bırakan gelişmeler yaşandı. Koalisyonda yer alan sağcı partiler, aşırı dinci Haredi cemaatler lehine yasa teklifi sundu. Bu yasa teklifi, bahis konusu cemaatlerin Tevrat eğitimi veren okullarında eğitim alanların askeri hizmetten muaf tutulmasına ilişkin hükümler içeriyordu. Savunma bakanı olarak koalisyonda yer alan Yisrael Beyteynu Partisi’nin lideri Avigdor Liberman bu yasa tasarısını eleştirdi ve ilgili maddelere karşı çıktı. Bu tartışmanın oluşturduğu soğuk ortamda Liberman, hükümetin Hamas ile ateşkesini protesto olarak 14 Kasım 2018’de koalisyondan çıkma kararını açıkladı. Ne var ki onun koalisyondan çıkmasıyla kalan milletvekili sayısı 61 olduğu için bu gelişme hükümeti düşürmekle neticelenmiyordu. Fakat boşalan savunma bakanı makamına talip olan sağcı ha-Bayit ha-Yehudi Partisi lideri Naftali Bennett, istediğini alamayınca koalisyondan çıkacağı blöfü ile Netanyahu’yu zora soktu. Netanyahu, bu bıçak sırtı siyasi gerginlikten kurtulmak ve daha önemlisi, imajı ülke medyasında sürekli gündem olan yolsuzluk iddialarından fazla etkilenmeden seçimlere gitmenin daha makul olacağını düşünerek erken seçim hususunda diğer sağ partilerle görüştü, böylece seçimler 5 Kasım 2019’da yapılmak yerine 9 Nisan 2019’a alındı.

- 9 Nisan 2019: 21. Knesset seçimleri

9 Nisan 2019’daki 21. seçimde Knesset’e 11 parti girebildi. Netanyahu’nun lideri olduğu merkez sağ yönlü Likud Partisi oyların yüzde 26,46’sını alarak seçimden birinci çıktı, Knesset’te 35 koltuk kazanmıştır. Onu çok az farkla takip eden, eski Genelkurmay Başkanı Benny Gantz’ın lideri olduğu merkez liberal yönlü Mavi&Beyaz Partisi ise yüzde 26,13’ünü alarak Knesset’te 35 koltuk kazandı. Dindar Yahudilerin partileri Şas 8, Yahadut ha-Tora ha-Meuhedet 8, İhud Miflagot ha-Yamin (Sağ Partiler Birliği) 5 koltuk kazandı. Sol eğilimli partilerden Avoda (İşçi) 6, Meretz (Dinçlik) 4 koltuk kazanmıştır. Likud’un kurduğu 34. hükümet koalisyonunda yer alan liberal milliyetçi Yisrael Beyteynu 5, merkez sağ yönlü Kulanu 4 koltuk kazandı. İsrail’in Müslüman Arap vatandaşlarının siyasi temsilcileri olan partilerden Hadaş-Ta’al ittifakı 6, Birleşik Arap Listesi ve el-Beled ittifakı da 4 koltuk olmak üzere toplamda 10 koltuk kazandı. 15-16 Nisan’da Cumhurbaşkanı Rivlin’le bir araya gelen parti liderleri hükümet kurmak için tavsiye mektuplarını iletti, Müslüman Arap partiler tavsiye mektubu sunmadılar.

Rivlin hükümeti kurmak için Netanyahu’yu görevlendirdi. Likud ve onu destekleyen sağ partilerin koltuk sayısı toplamda 56 olup bir önceki hükümet döneminde Likud’un koalisyon ortağı olan sağcı Kulanu da buraya katıldığında 60 milletvekiline ulaşılabilirdi. Ancak hükümet kurmak için minimum 61 milletvekili gerektiği için, Netanyahu hükümeti kuramıyordu. Dindarlara tanınan ayrıcalıklardan dolayı 34. hükümette koalisyondan ayrılan Liberman’ın lideri olduğu Yisrael Beyteynu aynı yaklaşımını sürdürerek koalisyona katılmadı. Dolayısıyla hükümeti kurmak için yeterli milletvekili sayısına ulaşılamayınca 17 Eylül 2019’da seçimlerin yenilenmesine karar verildi. Bu, İsrail tarihinde yaşanmış ilk örnekti ve 17 Eylül seçimleri de aynı kaderi yaşadı.
ÖNE ÇIKAN VİDEO

- 17 Eylül 2019: 22. Knesset seçimleri

22. Knesset seçimleri Netanyahu için zor şartlarda geçti. Bir taraftan ailesinin yolsuzluğa karıştığı iddiaları, diğer taraftan kendisine verilen hükümet kurma görevini başaramaması bu süreçte onun imajını zedeleyen önemli faktörler oldu. Seçmenlerin gündemini Netanyahu ailesinin adının karıştığı yolsuzluk iddiaları, zorlu yaşam koşullarından şikâyet, gelir dağılımındaki eşitsizlik, dindarlara tanınan ayrıcalıkların ve muafiyetlerin toplumda doğurduğu rahatsızlık ve tartışmalar meşgul etti. İlaveten Netanyahu’nun boğuşmak zorunda kaldığı bu ortamda, esas rakibi olan Gantz, İsrail Yahudi toplumunun orduya duyduğu yüksek sempati ve güvenden faydalanarak seçim maratonunu daha yüksek moral ve özgüvenle sürdürdü. Bu seçim, her ne kadar Likud ile Mavi&Beyaz arasında geçiyor görünse de, her iki parti tek başına hükümeti kuramayacağı ve diğer partilerle koalisyon oluşturacağı için seçim yarışı aslında İsrail’in dindar ve seküler kesimlerini temsil eden partiler arasında cereyan etti. Liberman seçim gecesi Netanyahu ve Gantz’a çağrıda bulunarak onları “geniş liberal hükümet” kurup Müslüman Arapların partilerini dışlamaya davet etti. Başbakanlık postunu talep eden Gantz, Netanyahu liderlikten uzaklaştırılırsa Likud Partisi ile birleşebileceğini belirtti, Netanyahu ise “güçlü Siyonist hükümet” çağrısında bulundu. Sol yönlü Avoda ve Geşer (Köprü) ittifakı ise Arapların da “masada olmaları” gerektiğini vurguladı.

Yüzde 69,8 katılım oranı ile gerçekleşen 17 Eylül seçimlerinde 9 parti barajı geçerek Knesset’e girdi. Seçimin birincisi, oyların yüzde 25,95’ini alıp 33 koltuk kazanan Mavi&Beyaz Partisi oldu. Az farkla onu takip eden Likud Partisi yüzde 25,10 oranında oy alarak 32 koltuk kazanabildi. Nisan’daki seçimle mukayesede her iki partinin bu seçimde oy kaybettiği görülmekte. Ayrıca, muhtemelen Netanyahu hakkındaki iddialar nedeniyle Likud Partisi diğer sağ partiler lehine oy kaybetti. Seçimin üçüncüsü, siyasi arenada dört farklı parti olarak bulunsalar da seçimlere Birleşik Liste adıyla tek çatı altında giren Müslüman Arap partileri oldu. Birleşik Liste yüzde 10,60 oranında oy aldı, önceki seçimle mukayesede 3 koltuk daha fazla elde ederek milletvekili sayısını 10’dan 13’e yükseltti. Dindar Yahudilerin partileri olan Şas 9, Birleşik Tevrat Yahudiliği 8, yeni kurulmuş Yamina (Sağa Doğru) 7 koltuk kazandı. Liberal ve din devletine karşı olsa da milli değerlere ehemmiyet vermesi dolayısıyla milliyetçi muhafazakâr kitlenin oyunu alan Liberman’ın partisi Yisrael Beyteynu 8 koltuk kazandı. Muhafazakâr olmayan, sol kesimin oy verdiği İşçi Partisi ve Geşer ittifakı 6, Demokratik Birlik ise 5 koltuk kazanmıştır. Seçimlerin ardından parti liderleri hükümet kurma hususunda Cumhurbaşkanı Rivlin’e tavsiye mektuplarını sundular. Netanyahu lehine 55, Gantz lehine ise 54 mektup sunuldu. Müslüman Arapların temsilcileri olan Birleşik Liste’nin 13 milletvekilinden 10’u Gantz’a destek verdi ama onun liderliğinde kurulan hükümete katılmayacaklarını ilan etti. El-Beled Partisi’nden 3 milletvekili ise 2014’te Gazze’ye yapılan Sert Kaya Operasyonu sırasında yaşananlardan dolayı dönemin Genelkurmay Başkanı olan Gantz’ı desteklemediler. 10 milletvekilinin Gantz’a bu desteği, 1992’den sonra Müslüman Arapların İsrail’de bir lideri açıktan desteklemesinin ilk örneğidir.

25 Eylül’de Rivlin hükümeti kurma görevini Netanyahu’ya verdi. Sağ ve muhafazakâr kesimin partilerini kendi yanında toplayan Netanyahu 55 milletvekilini bir araya getirebilse de hükümet kurmak için minimum 61 milletvekili gerektiği için yine yetersiz kaldı. Liberman Netanyahu’nun koalisyon teklifini reddetti. Netanyahu’nun Gantz ile birlikte hükümet kurma girişimleri de karşılıksız kaldı. Gantz Likud Partisi ile koalisyona girebileceğini belirtti ama rüşvet ve yolsuzlukla suçlanan Netanyahu’nun parti liderliğinden uzaklaştırılmasını şart koştu. 22 Ekim’de Netanyahu hükümet kuramadığı hususunda Rivlin’i bilgilendirdi, ertesi gün hükümet kurma görevi Gantz’a verildi. Gerekli 28 gün içerisinde Gantz da hükümet kuramayınca bu görev 61 milletvekilini bir araya getirebilen herhangi bir milletvekiline arz edildi. Gerekli 21 gün içerisinde hükümet kurma hususunda hiçbir gelişme yaşanmayınca seçimlerin yenilenmesi zorunlu hale geldi, 11 Aralık’ta seçimlerin yenilenmesine karar verilmiştir.

- 2 Mart 2020: 23. Knesset seçimleri

Seçim takvimine göre seçimlerin 10 Mart 2020’de yenilenmesi gerekiyordu. Ancak bu tarih Purim bayramına denk geldiği için alternatif tarih üzerinde duruldu. Netanyahu seçimi bir hafta ertelemeyi, Gantz ise bir hafta öne almayı teklif etti. Gantz’ın teklifi kabul gördü ve seçimler 3 Mart’a alındı. Ancak bu tarih İsrail Anım Günü’ne denk geldiği için seçimler 2 Mart’ta yapıldı.

2 Mart seçimi maratonu Netanyahu için başarılı geçti. Başsavcı Mandelblit 21 Kasım 2019’da yolsuzluk dosyaları nedeniyle Netanyahu hakkında dava açma kararı aldı ve buna izin verilmesi için 2 Aralık’ta Knesset’e başvurdu Bunun üzerine Netanyahu imajını koruyacak ve kendisine zaman kazandıracak ciddi adımlar attı. 1 Ocak 2020’de kendisine tanınan yasal sürenin dolmasına saatler kala Knesset’e başvurarak dokunulmazlık talebinde bulundu, 28 Ocak’ta Knesset Genel Kurulunda bu başvurunun reddedileceği beklenirken Netanyahu başvurusunu geri çekti ve bu başvurunun rakipleri tarafından siyasi malzeme olarak kullanmasına izin vermeyeceğini açıkladı, onlara meydan okudu. Ayrıca, 26 Ocak 2020’de de Likud Partisi liderliği uğrunda girdiği oylamada rakibi Gideon Saar’ı ciddi oy farkıyla yenerek yıllardır elinde tuttuğu liderlik pozisyonunu pekiştirdi. En önemlisi, ABD Başkanı Donald Trump’ın 28 Ocak 2020’de Netanyahu’nun da bulunduğu bir ortamda açıkladığı “Yüzyılın Anlaşması” olarak nitelendirilen sözde barış planı, Netanyahu’nun başarı hanesine yazıldı ve seçimlerde meyvesini verdi. Bu seçimlerde sol partiler birkaç koltuk kaybederek geriledi, Netanyahu ise bu koltukları elde ederek ilerledi.

Yüzde 71,51 katılım oranı ile gerçekleşen bu seçimde Netanyahu’ya desteğin arttığı görüldü. Her ne kadar seçimden hemen sonra oyların sayısında belirsizlik yaşanmış olsa da, İsrail Merkezi Seçim Komitesi açıklama yaptı ve 4 milyon 589 bin 818 oyun geçerli, 25 bin 071 oyun geçersiz sayıldığını ve Knesset’e sadece 8 partinin girmeye hak kazandığını bildirdi. Bu, İsrail tarihinde Knesset’e girmeyi başaran en az parti sayısıdır. Yüzde 29,46 oranında oy alarak seçimin birincisi olan Likud, Knesset’te 36 koltuk kazandı. Yüzde 26,56 oy oranı ile onu takip eden Mavi&Beyaz Partisi ise önceki seçimdeki 33 milletvekili koltuğunu koruyabildi. Görüldüğü kadarıyla bu iki parti birlikte İsrail’in Yahudi nüfusunun oylarının yarısını aldı. Seçimin üçüncüsü, önceki seçimdeki gibi Müslüman Arapların partilerinin temsil edildiği Birleşik Liste oldu. Önceki seçimde yüzde 10,60 oy oranı ile 13 koltuk kazanan bu ittifak, şimdiki seçimlerde desteğini artırmayı başararak yüzde 12,67 oy oranıyla 15 koltuk kazandı. Sağ yönlü partilerden Şas Partisi 9, Birleşik Tevrat Yahudiliği 7 koltuk kazanıp önceki seçimdeki durumlarını muhafaza ettikleri halde, Yamina Partisi oy kaybına uğradı ve 6 koltuk kazandı. Liberal ve milliyetçi Liberman oy kaybederek yüzde 5,7 oy oranıyla 7 koltuk kazanabildi. Sol partilerden İşçi, Geşer ve Meretz ittifakı önceki seçime kıyasla 3 koltuk kaybederek toplamda 7 koltuk kazanabildi.

Mevcut duruma göre Netanyahu sağcı partileri bir araya getirdiğinde toplamda 58 milletvekili ile hükümeti kurmada yine yetersiz kalmakta. Gantz liderliğinde bir araya gelebilecek merkez sol ve liberal yönlü partilerin toplam milletvekili sayısı da 47’den ileri gitmiyor. Bu durum, her iki cenahı hükümet kurmak için ya karşı cenahtan milletvekili kazanma ya da Müslüman Arap milletvekillerini kendi koalisyonuna dahil etme alternatifi ile karşı karşıya bırakıyor. Ne var ki daha önceki iki seçimde sağ ve sol cenahı temsil eden partilerin karşı taraftan destek alarak hükümeti kurmak için yeter sayıya ulaşamadıkları tecrübe edildi. Müslüman Araplarla hükümet kurmak konusu ise, İsrail’in ideolojik yönelişi ve kuruluşundan itibaren Müslümanlara yaptığı muameleden dolayı hem Yahudi hem Müslüman kesim için oldukça zayıf bir ihtimal. Her iki kesimin liderlerinin kendi tabanlarına bu durumu açıklayabilmesi ve ikna etmesinin oldukça zorlu bir mesele olacağı kesin. 2 Mart seçimlerinin ardından konuşma yapan Arap lider Eymen Udeh, Filistin topraklarının ilhakından vazgeçip iki devletli çözümü kabul etmesi, Müslüman Arap vatandaşlara da eşit muamele imkânının sağlanması gibi şartların kabulü halinde Gantz’a yeşil ışık yakacaklarını belirten bir açıklamada bulundu.

Yahudi sağının ve Müslüman Arapların ivme kazandığı 2 Mart seçimleri, önceki iki seçimden pek farklı bir tablo ortaya koymadı. Sonuçlar, aslında İsrail’de gelinen noktanın bir çıkmaz olduğunu ortaya koyup bu çıkmazın İsrail’i bir kırılmanın eşiğine getirdiğine işaret etmektedir. Son üç seçim sürecinde yaşanan tecrübelerden ders alan Müslüman kesimin demokrasinin gücünü fark etmesi ve sonraki seçimlerde daha fazla katılım sergilemesi durumunda İsrail’deki ırkçı Yahudi yönetim sisteminin varlığını sürdürmede zorlanacağı kesin. İsrail bu darboğazdan Müslümanlara da hükümet koalisyonunda yer vermekle çıkabilir. Hükümette Müslümanların da yer almasının, dünya kamuoyunda köktendinci bir İsrail devleti yerine demokratik değerlere bağlı bir İsrail devleti tasavvurunun gelişmesine katkı sunacağı kesindir. Ancak bu, Yahudi dini öğretileri ile uygun görünmediği için milliyetçi ve dini hamasetin yüksek olduğu mevcut atmosferde pek mümkün görünmüyor. İlerleyen gün ve haftalarda, Arap milletvekillerini koalisyona katmamak için İsrail’in Yahudi partilerinin kendi aralarındaki ideolojik farklılıkları bir tarafa bırakıp hükümeti kurmak için yeterli sayıyı oluşturmaları muhtemeldir.

Her halükarda, mevcut tablo uzun vadede İsrail’de dini radikalizmin giderek yükseleceğini söylemeye imkân vermektedir. Aslında bu sürecin son yıllar itibarıyla başladığı görülüyor. Aralık 2017’de ABD Başkonsolosluğunun Kudüs’e taşınmasının ifade ettiği sembolik anlam, Temmuz 2018’de çıkarılan İsrail Ulus Devleti Yasası, Ocak 2020’de ABD Başkanı Donald Trump tarafından açıklanan Yüzyılın Anlaşması planı gibi olgular aslında İsrail’de dini radikalizmi besleyen faktörler olarak değerlendirilebilir. Müslümanların demokratik sürece daha aktif katılmaları şimdiye kadar iç dinamiklerden beslenen İsrail’deki dini radikalizmi yeni bir sürece sokabilir. Bu sürecin başat aktörleri Yahudilerle birlikte Filistin’de planları olan Hıristiyan Siyonistler olacaktır.

[Doç. Dr. Eldar Hasanoğlu, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi, İslami İlimler Fakültesi, Dinler Tarihi öğretim üyesi. Uzmanlık alanı Yahudilik, İbranice ve İsrail Çalışmalarıdır. Alanı üzerine Marmara Üniversitesi, Toronto Üniversitesi ve Hayfa Üniversitesi'nde eğitim görmüştür]

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23